Biz alışmayı değil…

Baş etmeyi öğrendik… “Var olmak, orada konuşabilmek, üretebilmek bizim için önemli” diyen Oyuncu Pınar Yıldırım, Antakyalı Oyuncu Barış Atay’ın ‘Sadece Diktatör’ oyunu ile gündeme gelen ‘sansür’ algısı üzerine konuşurken bir şeyin altını özenle çizdi… Emek Tiyatrosu’nun kurucularından Pınar Yıldırım, Antakyalı Oyuncu Barış Atay’ın ‘Sadece Diktatör’ oyunu ile gündeme gelen ‘sansür’ algısı üzerine konuşurken, bugünlere gelişlerinin […]

Baş etmeyi öğrendik…

“Var olmak, orada konuşabilmek, üretebilmek bizim için önemli” diyen Oyuncu Pınar Yıldırım, Antakyalı Oyuncu Barış Atay’ın ‘Sadece Diktatör’ oyunu ile gündeme gelen ‘sansür’ algısı üzerine konuşurken bir şeyin altını özenle çizdi…

Emek Tiyatrosu’nun kurucularından Pınar Yıldırım, Antakyalı Oyuncu Barış Atay’ın ‘Sadece Diktatör’ oyunu ile gündeme gelen ‘sansür’ algısı üzerine konuşurken, bugünlere gelişlerinin hikayesini de paylaştı. Kendi tiyatrolarını kurma sebebinin de ‘sansür’ olduğunu söyleyen Yıldırım, “2012’de, tiyatroyu kurmamızın sebebi sansürdü. ‘Kafamdaki Çatlak Sesler’ adlı bir oyunumuz vardı, Gebze’de sansürlenmişti, temelde yazarının Nazım Hikmet olması nedeniyle. Sansüre uğradıktan sonra düşündük ki hayata, insana, evrene dair söyleyecek çok sözümüz var; eğer oyunlarımız yasaklanıyorsa, biz de kendi mekânımızı açmalıyız. Tabii, oyunlarımızın sansüre uğrayamayacağı bir alana duyduğumuz ihtiyaçtan ötürü mekân sahibi olduk” dedi.
AGOS’tan Merve Ceyhan’a konuşan Pınar Yıldırım, Barış Atay’ın sahneye koyduğu ‘Sadece Diktatör’ün yasaklanması sürecine dair ise şöyle konuştu:
“Bu, sansür yiyen ilk oyunumuz değil. Beş yıl önce, Özen Yula’nın yazdığı ‘Kırmızı Yorgunları’nı sahnelerken, oyunda yer alan Barış Atay bir gözaltı süreci yaşadı. Oyun Gebze’ye gidecekti, programa koymadıklarını gördük. Barış Atay’ın adını oyun programına yazmak istemediklerini söylediler. Oyun kalacaktı, ama oyuncunun adını yazmayacaklardı. Bunu kabul etmedik. O dönem yine sivil polisler geliyordu sahnemize, oyunları seyrediyorlardı. Sahneye gelip tehdit edenler, ev adreslerimizi soranlar bile oluyordu. Bunlar çok korkutucu, ama biz buna alışmayı değil, bununla baş etmeyi öğrendik. Var olmak, orada konuşabilmek, üretebilmek bizim için önemli. Bunu sürdürmeye çalışıyoruz. Örneğin Nuriye-Semih eylemlerinde, başıma bir iş gelir endişesiyle çıkıp birkaç söz söylemezsem, devletin istediği olmuş olur.”
Bundan sonrası için konuşan Yıldırım’ın mesajı mı?
“Biz, çizgimizden ödün vermeyeceğiz. Nasıl başladıysak öyle devam edeceğiz. Çünkü savaşmanın başka yolunu bilmiyoruz. Biz tiyatro yapıyoruz. Benim dünyayla bir derdim varsa bunu sahnede söyleyeceğim. Duruşumuzu yumuşatmamız gerektiğine inanmıyoruz, çünkü duruşumuzun meşru olduğuna inanıyoruz. Eğer onların bizi ittiği yola doğru gidersek hayallerimizden, yapmak istediklerimizden vazgeçmiş oluruz.”  -Tamer Yazar-

Exit mobile version