Bir taraf yüzde 50+1’i bulmak suretiyle parlamenter rejimi etkisiz hale getirebilmek, öbür tarafta yaşadığı bölünme nedeniyle varlığını sürdürebilmek ve barajı aşabilmek için 24 Haziran seçimlerinde ittifak yapmışlardı.
24 Haziran seçimlerinde her iki tarafta amacına ulaştı.
Sistem değişikliği meydana geldi.
Tek adam yönetimi adım adım varlığını hissettirmeye başladı. Öte yandan MHP barajı aşmak suretiyle parlamentoda belirli bir sayıda milletvekili ile temsil edilme imkanını elde etti.
Ama asıl sorun bundan sonra kendini göstermeye başladı. AKP; sadece bir doğru var oda benim doğrum anlayışı ile tek başına iktidar olma hareketini devam ettirdi. AKP Genel başkanı aynı zamanda Cumhurbaşkanı seçildiği için ülkenin kararnamelerle yönetilmesi ve böylece siyasi iktidarın istediğini yapabilmesi, istediği kararları alabilmesi, ülkeyi istediği tarafa yöneltmek suretiyle iktidarını sürdürmesi yolunda adımlar atılmaya başlandı.
Buna karşılık kendini iktidarın gizli ortalığı kabul eden, her dediğini iktidar partisine kabul ettireceğini sanan MHP ise, giderek sertleşmeye, tıpkı AKP gibi dediğim dedik anlayışı ile hareket etmeye başladı.
Zıtlar arasındaki bu anlayış, ittifakın adım adım çatırdamaya başladığının göstergesi olarak medyaya yansıdı.
Bu arada yaklaşan yerel yönetimler seçimlerinde de özellikle MHP sahip olduğu belediyeleri koruyabilmek, kuvvetli olduğu yerlerde yeni belediye başkanlıkları elde edebilmek için AKP ile yeni bir ittifak arayışına girmek istedi.
AKP ise, özellikle Büyükşehirleri yeniden kazanabilmek ve Türkiye genelinde yerel yönetimlerde birinci parti olabilmek için MHP’nin desteğinin yanında başka arayışlarında kendisine yararlı olabileceği anlayışında olduğu için bir yandan MHP’yi oyalamaya, öte yandan da başka arayışlara girmeye başladı.
Sonunda, İstanbul başta olmak üzere, güney ve güneydoğuda birçok belediye başkanlıklarını kazanabilmek için MHP’nin desteğinin yeterli olmayacağı kanısına vardığı için bu parti ile ittifak yapmaktan vazgeçme kararına vardı.
Bunun içinde fırsat kollamaya başladı.
MHP’nin, af, yaşa takılan emekliler, andımız gibi konulardaki ısrarcı tavırları ve buna karşı AKP’nin sert bir söylemle karşı çıkması suretiyle iki parti arasındaki ittifakın sona ermesine neden olan bir durum ortaya çıktı.
Şuan için söylenebilecek olan şey: AKP ile MHP arasında yerel yönetimler seçimlerinde bir ittifakın söz konusu olmayacağıdır. Ama yarın ne olur bilinemez? Çünkü MHP’nin tutum ve davranışı sık sık değişiklik göstermektedir.
AKP ise iktidarını kesintisiz sürdürebilmek ve herhangi bir sıkıntıyla karşı karşıya kalmamak, özellikle İstanbul, Ankara gibi büyükşehir belediyelerini yeniden kazanabilmek arayışındadır. Bu nedenle de AKP –MHP ittifakı yeniden gündeme gelebilir. Bunun içinde AKP’nin girdiği başka arayışlardan istediği sonucu alamayacağını anlaması şarttır.
Ne olursa olsun, AKP-MHP ittifakı bozulmaya yüz tutmuştur. İki parti arasında karşılıklı sert söylemler meydana gelmiştir. İki partide de huzursuzluk oluşmuştur.
Bundan sonra yerel yönetimler seçiminde bir ittifak yoluna gidilse bile tabanda bunun yeterince destek göremeyeceği açıktır. Zira huzursuzluğun, kavganın, çekişmenin, güvensizliğin bulunduğu bir ortaklığa kimsenin itibar etmesi mümkün olamaz.
Görünen o ki; yerel yönetimlerde seçime AKP ile MHP ayrı ayrı girecekler, birbirlerine karşı en ağır söylemlerde bulunacaklar , karşı propagandalar yapacaklar.
Bu durumda Cumhur ittifakının devam ettiğini yada edeceğini söylemek ne derece inandırıcı olur, bunu kamuoyunun takdirlerine bırakmak gerekir.
Şimdi başta ana muhalefet olmak üzere diğer muhalefet partilerine büyük görevler düşmektedir. Eğer sağduyu ile hareket edilir, ülke geleceği düşünülerek doğru adımlar atmaya başlanırsa, umuyoruz ki yerel yönetimler seçiminde muhalefet büyük bir başarı kazanabilir ve bunun sonucu olarakta kaybolmaya yüz tutan umutlar yeniden yeşermeye başlar…