Bugün biraz da yurtdışında neler oluyor, onlara bir bakalım.
Örneğin Atlantik ötesinde Brezilya’da geçtiğimiz günlerde yapılan bir seçim var.
Açıklanan seçim sonuçlarına göre sol görüşlü aday Lula da Silva sandıktan başarılı olarak çıktı.
Lula da Silva yapılan seçimde sağcı Jair Bolsonaro’ yı geride bırakarak iktidar koltuğunu elde etti.
Seçim çalışmaları yapılırken dikkatimi çeken bir husus vardı. O da; muhalefetin daha çok ekonomik duruma, içinde bulunulan ekonomik dar boğaza değinmesi ve bu doğrultuda iktidara karşı gereken söylemlerde bulunması idi.
Zira iktidar kanadı seçim çalışmaları sırasında yapacağız, edeceğiz söylemleri ile bol bol vaatlerde bulunmuş ve bugüne kadar yapamadıklarını bundan sonra yapacağı yolunda sözler vermeye başlamış idi.
İşte bunu gören solcu lider Lula, seçim çalışmalarından daha çok ağırlığı ekonomiye vermek suretiyle kendine bir yol haritası çizdi.
Sandıktan başarılı çıktığına görede, çizdiği yol haritasının da seçmen tarafından kabul gördüğü ve bu nedenle oyların sola kaydığı anlaşılmaktadır.
Elbette ki yapılan seçim propagandalarında, sadece ekonomi ön plana alınmamıştır. Bunun yanında otoriter bir rejim uygulaması yapan şimdiki başkan Bolsonaro’nın tutum ve davranışları da eleştiri konusu olmuş ve bu doğrultuda da söylemlerde bulunulmuştur.
Görünen o ki; seçmen daha çok ekonomik durumun ağırlığına ve kötüye gidişe önem vermiştir.
Brezilyada da ekonomik kriz had safhaya gelmiş bir durumda olduğu için, seçmende bunun etkisinde kalarak çıkış yolunu, inandırıcı olarak kimin göstereceğine bakmış ve ona göre de oyunu kullanmıştır.
Ayrıca iktidarda olan Bolsonaro’nın her şeyi ben bilirim, benden başkası bilemez demek suretiyle kendi görüşüne karşı olanlara tepki göstermesi, tanımıyorum, kabul etmiyorum gibi sözlerle onları yok sayması gibi tutum ve davranışları da seçmenin gözünden kaçmamış ve oyunu kullanırken bunlara da dikkat edilmiştir.
Latin Amerika ülkelerinde demokrasi tüm kurum ve kuralları ile çalışmamaktadır.
İktidarda bulunanlar, kendi yetkilerini daha genişletebilmek ve bir süre daha iktidarda kalabilmek, demokrasinin kurallarını adım adım yok saymak suretiyle, güçlerini ortaya koymak ve böylece iktidar koltuğundan ayrılmamak için gerekeni yapma yolunda adımlar atmaktadırlar.
Ama buna rağmen rejimin adı demokrasi ve iktidarı belli edecek hususta seçim sandığı olarak görülmektedir.
Bu nedenle Latin Amerika ülkelerinde zaman zaman sol, zaman zamanda sağ görüş iktidar olmakta ve güçlerini seçmenden aldıkları yetki doğrultusunda kullanma yoluna gitmektedir.
Özelikle 2000’li yıllarda başlayan sol harekete, pembe dalga adı verilmiş ve bir süre bu dalga etkisini göstermek suretiyle sol iktidar olabilmiş idi.
Bu gelişmeler Atlantik ötesinde yapılan bir seçim nedeniyle bize bunları hatırlattı.
İster Latin Amerika’da olduğu gibi olsun ,ister diğer ülkelerde olduğu gibi olsun,seçmen ekonomiyi ön planda tutmak suretiyle tercihini yapmaktadır.
Eğer ekonomik kriz had safhaya gelmiş ve buna göre bir yaşam biçimi ortaya çıkmış ise, seçmende bunu değerlendirmek suretiyle seçimini yapmaktadır.
Eğer ülkedeki yoksulluk ve yolsuzluk hali ileri safhaya gelmiş ve bireyler bundan büyük bir sıkıntı duymaya başlamışlar, yaşamlarını etkileyen durumlar ortaya çıkmasına neden olan bir hal görüyorlarsa, seçimini de bunlar doğrultusunda yapacaktır.
Eğer yasakçı zihniyet, giderek etkisini arttırıyor ve bunun sonucu olarakta insanların yaşamını etkileyen bir durum ortaya çıkıyorsa, seçmen tercihini buna göre yapmaktadır.
İşte Brezilya’da yapılan seçimlerde, seçmen bunlara bakmış, söylenenleri bunlar doğrultusunda değerlendirmiş ve bunun sonucu olarakta Lula sandıktan başarı ile çıkmıştır.
Önümüzdeki dönem Lula için zor bir süreçtir.Başarı ile çıkabilmesi için çok çalışması, verdiği sözleri yerine getirmesi ve böylece Brezilya halkının tüm sıkıntılarından kurtulabilmesi için gerekeni yapması zorunludur.
Bizde bugün, Brezilya’daki seçimi inceledik ve sizlerle paylaşma gereğini duyduk…