Bu Ayıp Kime?

Antakya Saint Pierre Kilisesi’nin tam karşısındaki Hacı Krüş Deresi, çöp ve pislik içinde. Antakya ilçesinin kenar ve dağ mahallelerinin bitiminde, dağın eteğinden kent içine uzanan sel taşkınlarında oluşturduğu tahribatlarla adından sıkça söz ettiren Hacı Krüş Deresi, şimdilerde tamamen SU’suz. Yılın 12 ayında, yağışlı günlerde dahi birkaç saat suların aktığı Hacı Krüş Deresi, Habib-i Neccar Dağı […]

Antakya Saint Pierre Kilisesi’nin tam karşısındaki Hacı Krüş Deresi, çöp ve pislik içinde.

Antakya ilçesinin kenar ve dağ mahallelerinin bitiminde, dağın eteğinden kent içine uzanan sel taşkınlarında oluşturduğu tahribatlarla adından sıkça söz ettiren Hacı Krüş Deresi, şimdilerde tamamen SU’suz.
Yılın 12 ayında, yağışlı günlerde dahi birkaç saat suların aktığı Hacı Krüş Deresi, Habib-i Neccar Dağı eteğinden çıkıp Hacı Ömer Alpagot Mahallesi kenarından, Müze Otel önü ve Küçükdalyan sınırlarından Asi Nehri’ne dökülüyor. Ancak bugünlerde perişan halde.
Suyu tamamen kuruyan Hacı Krüş Deresi; çöp, taş, karton, sap ve akla gelebilecek her türlü çöpün atıldığı bir merkez konumunda. Hem de, kentin dış turizmdeki yüz akı kabul edilen Saint Pierre Kilisesi’nden kuşbakışı görüntüde, tam karşısında, önünde… Kiliseye gelen her turist, Hacı Krüş Deresi’ndeki bu çirkinliğe, pisliğe ne yazık ki şahitlik ediyor, etmek zorunda kalıyor.
Kimi zaman temizlenen bu dere genellikle çöp yığınlarıyla dikkat çekerken, belediyenin, dere kenarlarına çöp bidonları yerleştirmesi, hem bölgedeki temizlik ekiplerinin daha özenli çalışması hem de bölge halkının dereye gelişi güzel çöp atmaması, attırmaması, görüntü kirliliği oluşturmaması, kentimizin güzelliği ve temizliği bakımından gerekmiyor mu? -Cemil Yıldız-

Exit mobile version