Türkiye Barolar Birliği ile Hatay Barosu tarafından yapılan konferans salonunun açılış toplantısı için
Ankara’dan Antakya’ya geldim.
Bu konferans salonuna benim ismimin verilmesi benim için çok ayrı bir önem taşıyor.
Bu arada plaket törenide yapıldı.
İşte bu vesile ile Hatay Havalimanı’nı bir kez daha görmüş oldum ve gördüklerimi de sizlerle
paylaşmak isterim.
Yine bu arada Antakya Şehir Klübü’nün emektar çalışanlarının bir kısmı ile de buluşma imkanım
oldu.
Hatay Havalimanı bir inşaattan ibaret.
Her taraf toz duman içinde. İnşaat mı desem, hatalı bir yol izleniyor mu desem bilemedim.
Her tarafta inşaat var. Bu durumda inşaatın bir an evvel bitmesini temenni etmekten başka bir şey
gelmiyor elimizden.
Bunları bir araya getirip harmanlamaya çalışınca bugünkü yazının temeli çıkıyor ortaya.
Çıkıyor da ne oluyor?
Olanlar oluyorda sonunda görünen köy kılavuz istemiyor gibi geliyor bana.
Türkiye Barolar Birliği ve Hatay Barosu’yla yapılan işbirliğiyle yapılanlar azımsanmayacak bir iş.
Benim ismimin bu konferans salonuna layık görülmesi beni çok onurlandırdı.
Meslekte kıdem sırasına göre plaket verilmesi de ayrı bir değer taşıyor.
Türkiye Barolar Birliği ve Hatay Barosu’nun düzenlediği bu toplantıda bana sunulan plaket, baro
çalışanlarının ve meslektaşlarımın gösterdiği ilgi ve alaka, meslektaşlarımın samimi duygularını
içeren konuşmaları ve onlarla birlikte baro çalışanlarının sıcak sarılışları…
Baro tarihine böyle hatırlanarak geçmek…
Tüm bunlar beni kat kat duygulandırdı ve onurlandırdı.
Bir de şehir klübü garsonlarıyla tekrar bir arada bulunmak, onlarla sohbet etmek ve sorunlarını
dinlemek, çözüm yolları bulmak benim için ayrı bir önem taşıyor.
Onların her zamanki gibi samimi davranışları ve bana ikramda bulunmaları beni çok duygularındı
ve gözlerimi doldurdu.
İşte bugün yazımı böylece tamamlamak istiyorum.
Bir kısmı benimle ilgili,
Bir kısmı Hatay’la ilgili,
Bunları bir araya getirerek yazımın sonuna geldim.
Bugün de böyle olsun, gönüller neşeyle dolsun.
YORUMLAR