Bu Hal, tam 55 yıldır ayakta!

Yeni bir hal zamanı… Yarım yüzyılı geride bırakan Antakya Meyve ve Sebze Hali, kurumsal ilgisizliğe mahkum çaresizliğini çözmeye çalışıyor. Eldeki durum için konuşan, Antakya Meyve ve Sebze Komisyoncuları Derneği Başkanı Mustafa Bal, “Açıkçası, beklentilerimizi yeni Valimiz ile henüz görüşemedik. İki defa Valiliğe telefon açtım, hatta randevu talebinde bulundum, ama henüz bir cevap gelmedi” derken, Valilikten […]

Yeni bir hal zamanı…

Yarım yüzyılı geride bırakan Antakya Meyve ve Sebze Hali, kurumsal ilgisizliğe mahkum çaresizliğini çözmeye çalışıyor. Eldeki durum için konuşan, Antakya Meyve ve Sebze Komisyoncuları Derneği Başkanı Mustafa Bal, “Açıkçası, beklentilerimizi yeni Valimiz ile henüz görüşemedik. İki defa Valiliğe telefon açtım, hatta randevu talebinde bulundum, ama henüz bir cevap gelmedi” derken, Valilikten gelecek daveti sabırla beklediklerinin altını çiziyor.

Antakya Meyve ve Sebze Komisyoncuları Derneği Başkanı Mustafa Bal, artan ‘sebze ve meyve fiyatları’ noktasında Türkiye genelinde sürdürülen denetimlere Antakya’da da başlandığına işaret ederken, son dönem ağırlaşan mevsim şartları gereği Hal’e giren ürünlerde ciddi düşüşler yaşandığını söyledi. Buna karşın, başka şehirlerden gelen ürünlerde ciddi bir artma olduğu bilgisini veren Bal, “Bu da doğal olarak fiyatları maliyetler başlığında yukarıya çekiyor” şeklinde konuştu.
Bu kapsamda merak edilenleri cevaplandıran Bal’a ilk sorumuz, tarladan, market ve pazarlara uzanan zincirde hangi halkada sorun olduğu yönünde oldu!

Sizce, yaşananların ‘suçlusu” kim?
Basit bir cevap olacak ama, doğa! Antalya’dan Hatay’a, son dönem mevsimsel şartların tarımsal alanlarda nasıl büyük bir tahribat yarattığını hepimiz gördük. Antalya’nın Demre ve Kumluca kısımlarında meydana gelen hortum felaketinin sonuçlarını hep beraber izledik, ki oldukça yüksek maliyetler söz konusu, zarar gören tarımsal alanlarda. Sadece Antalya mı? Adana ve Mersin de aynı durumda. Bahse konu iller, tarımsal üretimi sırtlayan alanlar. O yüzden de sonuçları itibariyle iyi değerlendirmek lazım.
Hatta bu konuda kendimizden bir örnek vereyim merak edenlere… Samandağ’da, civar köylerde, ekimi yapılan sebzelerin hepsi sular altında kaldı. Şu an bize Samandağ’dan ne maydanoz geliyor, ne marul, ne de roka.

Hepimizin merak ettiği ve takip ettiği asıl şey rakamlar, yani fiyatlar. Dünden bugüne, artışlar ne oranda?

Fiyatlar, düne göre haliyle yükseldi doğal olarak, ama bir dengeleme de yaşanmıyor değil. Çünkü bahsettiğim sorunlar nedeniyle, bize yakın yerlerden Hal’e ürün akışı kesilince, alternatif ürünlerin adresi Adana, Mersin, Tarsus gibi iller oldu. Bu ise, beraberinde artan maliyetleri getirdi. Zira gelen ürün zaten geldiği noktada pahalı. Bir de buna yol maliyetleri ekleniyor, ki sonuç ortada. Yüksek fiyatlar! Ama ifade ettiğim gibi, bazı ürünlerde bu durum kendini dengelemeye başladı ve zamanla da düzelecektir.

Doğal olarak bu durum, vatandaşın mahalle pazarlarına da yansıyor. Doğru mu?
Aynen… Ama bu sadece bize özel bir durum değil. Türkiye’nin her yerinde aynı şeyler yaşanıyor.

Peki, en pahalı sebze desem, ne söylersiniz?
Antakya Hali içinde patlıcan ve Samandağ biberi, aynı zamanda salkım ve kiraz domates, bu anlamda en pahalı ürünler.
Hükümetin aldığı kararlar neticesinde, Ticaret İl Müdürlüğü ekipleri geçtiğimiz günlerde Antakya Hali bünyesinde kontrollerde bulundu. Peki, denetimin içeriği neydi?

Fiyatlar kontrol edildi, ki buradaki girişlerimiz-çıkışlarımız zaten belli. Bu anlamda her hangi bir sorun yok. Hatta şöyle diyebilirim ki… Denetime katılan Hatay Ticaret İl Müdürü Halit İmrek Bey ile beraber gezdik Antakya Halimizi. Antalya’dan gelen ürünlerin faturalarını beraberce kontrol ettik. Dediğim gibi, hepsinin girişleri-çıkışları belli.

Denetimler sonucunda her hangi bir sıkıntı yaşanmadı, öyle mi?
İfade ettiğiniz gibi, sorun yaşanmadı. Zaten Vergi Dairesi’nden de arkadaşlar geldi. Onlar da kontrol ettiler.

Fiyatlardaki dalgalanma, Hal’deki trafiği de etkiledi mi?
Etkilemez olur mu? Ciddi anlamda azalma oldu. Fiyatlar yüksek seyredince, haliyle satışlar da ona göre az oluyor. Çünkü adam normal şartlarda iki sandık ürün alacağına, bir sandık alıyor. Zira alacağı ürünün elinde kalma riskini göz ardı edemiyor! Örnek vereyim… Tere, Adana’dan geliyor. Her bir sandığında 50 tane tere var. Fiyatı, 55-60 TL! Ama ‘normal mi?’ diye sorarsanız eğer, hayır! Bu fiyatlar, görülmemiş fiyatlar, ki bizler de oluşan bu fiyatlardan memnun değiliz.
Alışveriş de ciddi anlamda düştü o halde…
Kesinlikle. Durum öyle bir hal aldı ki, fiyatı duyan, dokunduğunu bırakır hale geldi. Almıyor, anlayacağınız!

Biraz da beklemeye alınan Hal Yasası’nı konuşalım. Beklentiniz ne yönde?
İlk düzenleme içinde, biliyorsunuz, tarladan pazara ya da markete ulaşan ürünlerin fiyatlarında yaşanan dalgalanma kapsamında ‘Hallerdeki komisyonculuğun kaldırılması’ yönünde bir çalışma vardı, ama şu an o kısım yeniden ele alınıyor. Ancak şunu içtenlikle ifade etmem gerekiyor ki, komisyonculuk olmadan bu iş olmaz! Yalnız burası için değil, ki bu kısım tüm dünya için de geçerli. Anlayacağınız, komisyonculuk bize dair bir şey değil sadece.
Diğer taraftan, ürünlere dair fiyatlar ‘Hallerde’ yükselmiyor, ama Hallerden çıktıktan sonra bu hale geliyor. Bunun da altını özenle çizmemiz gerekiyor. Yani, bu fiyat zincirinde, Hallere iliştirilebilecek her hangi bir suçlama olamaz. Düşünün bir kere, bir ürün bana 3 TL’ye geliyor, ama Markete ulaştığında 2 ya da 3 kat olabiliyor bu rakam! Mahalle pazarlarında da böyle!

Peki, sizden çıktıktan sonra, arada ne oluyor da bu tablo yaşanıyor?
O arada ciddi bir kontrolsüzlük var. Mesela, şu an Antakya’da kaç tane Pazar kuruluyor? İnanın ki, bizim bu meyve halinden semt pazarlarına 10 kişi gitmiyor! Hepsi dışarıdan geliyor! Dışarıdan getiriyorlar. Onların bile bir kontrolü yok! Bunu, Hatay Ticaret İl Müdürü Halit İmrek Bey’e de, Vergi Dairesi memurlarına da söyledim.

Yani, semt pazarlarındaki ürünlerin çoğu, şehir dışından getirilip vatandaşa sunulan ürünler mi?
Evet…

Peki, bu nasıl oluyor da mümkün oluyor? Çünkü yerel idarelerin zabıta kollukları bu alanlarda sürekli kontrol halinde! Öyle değil mi?
Belediyeye telefon açıyoruz. İlgili yerlere durumu iletiyoruz. Ama kimse ilgilenmiyor.

Bu arada, son dönemde, Büyükşehir Belediyesi tarafından sizlere bir Hal Projesi sunumu yapıldı. Bu, nihai bir proje mi, yoksa üzerinde hala konuşuluyor mu?
Üzerinde durulan bir proje. Ancak net değil! Zira bir seçim süreci yaşanıyor ve bizler de bu sürecin bitmesi ve tablonun da herkes adına netleşmesi gerektiğini düşünüyoruz. İhale süreci de bu nedenle 31 Mart sonrasına bırakıldı.

Artık yeni bir Hal’in zamanı geldi galiba!
Kesinlikle geldi. Burası, tam 55 yıldır hizmet veriyor. Bilmeyenler olabilir… Burası, Vali Ürgen Paşa zamanında yapılan bir Hal. Ama üzücü olan kısım şu ki, o günden bugüne ne çivi çakıldı, ne de bakımı yapıldı. Bundan önceki dönemlerde, amcam, tam 45 yıl dernek başkanlığı yaptı. Ama onu da bir adım ilerletmediler. Bizler de 1995 senesinden bugüne bu sorumluluğu üstlendik. Bizde de durum değişmedi. Şu an içinde olduğumuz şartların ağırlığını her kuruma taşıdık, her makama ilettik. Ama durumda bir adım ileri gidemedik. Mesela Hal’in karşı köşesinde bir dükkan çökmüş durumda ve o çöken kısmı bir türlü yaptırtamadık. Niye mi? Burası sit bölgesiymiş!
Peki, ne olacak? Bu bakımsızlıkta sonumuz ne olacak? Bekleyecek miyiz?

Son olarak şunu sorayım… Yaşanan bu durumu, Hatay’ın yeni Valisi Rahmi Doğan’a iletme fırsatınız oldu mu?

Açıkçası, yeni Valimiz ile henüz görüşemedik. İki defa Valiliğe telefon açtım, hatta randevu talebinde bulundum, ama henüz bir cevap gelmedi. Bizler de Valimizden gelecek daveti sabırla bekliyoruz.
Teşekkürler… -Tamer Yazar-

Exit mobile version