Biz değil, bu kent soruyor
Kimisi 100 yıllık, kimisi daha fazla… Kimisi tescilli kimliğinde sahipli, kimisi terk edilmişliğinde yorgun, bitik ve hatta yıkık… Ama her birinin hikayesinde Antakya’nın dünü var, dünden kalanları var, tokmaklı kapıları var, ahşap yapılar var, taş bedenleri var, meyve ağaçları ile dolu avluları var, anıların biriktiği yüzyılları var…
Peki, böylesi bir kentin ‘tarih’ denen arşivine ‘asfalt’ ekleme cesareti gösterenlere soralım mı? Sahi, biriken bunca hikayenin orta yerine ‘asfalt’ döken sizler, nasıl bir mantıkla “Hatay Anıtlar Koruma Bölge Kurulu” için bu kadar çaba gösteriyorsunuz? Tescilin hikayesine ‘zift’ dökerken, savunduklarınızın arkasında nasıl oluyor da duruyorsunuz? Cevap var mı? Olsun! Bu kent daha fazlasını kaybetmeden, bir cevabınız olsun! -Tamer Yazar-