Gerçek demokrasinin uygulanmakta olduğu ülkelerde, üstünlerin hukuku değil, hukukun üstünlüğü ilkesi de tartışmasız uygulanır.
Bu nedenle de, her türlü yasal sonuç, herkes tarafından benimsenir ve kabul edilir.
Bu demokrasi yönetiminin olmazsa olmazları arasında yer alan en önemli kuralıdır.
Hatırlanacağı üzere, 31 Mart ve 23 Haziran’da yapılan seçimlerde, Cumhur ittifakı başta, Büyükşehirler olmak üzere, çok önemli belediyelerde iktidarı kaybetmiş ve azınlığa düşmüş idi.
Kaybedilen belediyelere bakıldığında, nüfusunun çok olduğu, getirisi ile götürüsünün hemen hemen genel bütçeye denk gelecek kadar büyük olan bölgeleri kapsadığı net bir şekilde görülmekte idi.
İşte Cumhur ittifakı ve bu ittifakı oluşturan AKP ile MHP, zaman zaman bu kaybetme sonucunu içine sindirememiş, sindirememe nedeni ile de bazı yanlış adımların atılmasına neden olacak tutum ve davranış içerisine girebilmiş idi.
Oysaki demokrasilerde kazanmak kadar kaybetmekte vardır.
Yine demokrasilerde kazanılan, makamlar kalıcı değildir. Zaman içerisinde seçmenin görüşlerinin değişmesi, koltuğu veya makamı işgal edenlerin yanlış tutumları sonucu bu makamlar el değiştirebilir.
Durumun böyle olduğu ve olacağı, sağduyu çağrısı yapanlar tarafından birçok kez yazılmış, çizilmiş ve hatırlatılmıştır.
Kanaat önderlerinin de bu doğrultuda birçok uyarılarda bulunulduğu belleklerde tüm tazeliği ile durmaktadır.
Buna rağmen kaybetmeyi bir türlü içine sindiremeyen ve hazmedemeyen anlayış, zaman içerisinde kendini tekrar göstermeye başlamıştır.
Demokrasi, hukukun üstünlüğü ve hukuk devleti ilkesi ile bağdaşmayan, taban tabana zıtlık teşkil eden bu anlayış nedeni ile de bazı yanlış adımların atılmak istendiği, son günlerde medyaya yansıyan haberlerden öğrenilmektedir.
Yerel yönetimlerde iktidarı kaybeden ittifak, bunu içine sindirmediği takdirde, ileriki zaman dilimi içerisinde yapılacak olan seçimlerde sandıktan daha büyük bir yenilgi ile çıkacağını hatırdan uzak tutmamalıdır.
Zira kaybedilen belediye başkanlıklarını kazanmış olan millet ittifakının başarısız olması için her türlü yola başvurulduğu takdirde, kamuoyunun bunu göreceği, izleyeceği ve siyasi partilerin kâr- zarar hanesine not edeceği unutulmamalıdır.
Bir belediye başkanının başarılı olması, o ilin ve dolaysıyla da o ülkenin insanlarının yararına bir sonuç doğuracaktır.
Bir belediye başkanının başarısız olması için her türlü engellemelere girişilmesi halinde de, buna sebebiyet verenlerin sonuçlarına da katlanması da bir kuraldır.
Son zamanlarda özelikle İstanbul büyükşehir belediye başkanının başarısız olması, kolunun kanadının kırılmaya çalışılması suretiyle, görev alanına giren konularda yeterince hizmet üretememesi için bazı adımların atılmakta olduğu yolunda haberler medyada dolaşmaktadır.
Temenni ediyoruz ki; bu haberlerin doğru olmadığı kısa sürede yetkililer tarafından açıklanır.
Yine temenni ediyoruz ki; eğer bu haberler doğru ise, buna karşı yapılan eleştirilere, kanaat önderlerinin uyarılarına, sağduyu çağrılarına kulak verilir ve hızla yanlıştan dönülür.
Şu gerçek hatırdan uzak tutulmamalıdır: Başta İstanbul olmak üzere hiçbir ilin geliri, o ilin belediye başkanına ait değildir. Bu gelirler, o ilde yaşayan ve o ülkede yaşayan tüm yurttaşlarımızın yararına kullanılacaktır. Bunu engellemek veya bazı nedenlerle bunu kullanacak başkanları başarısız kılmaya yönelik adımlar atmak, sonuç itibariyle buna sebebiyet verenler için hüsranla sonuçlanacak bir durumun ortaya çıkmasına neden olacaktır.
Bir kez daha hatırlatmak istiyoruz: Gerçek demokrasilerde, hukuk devletinde, üstünlerin hukuku değil, hukukun üstünlüğü ilkesi geçerlidir. Bu ilkenin geçerli olduğu yerlerde ise ,inat, kin ve nefret duyguları yerine, sevgi, saygı, ilgi ve birlikte olma duyguları hakim olur.
Bu nedenle herkesin, demokrasinin bu kuralını özümsemesi ve buna göre doğru adımlar atması gerekliliğini hatırlatıyoruz….
nabiinal@hotmail.com