Kurtuluş mücadelesi verilirken bir yandan iç ve dış düşmanlarla savaşılmış, öte yandan da ülkenin şekillenmesine ve kurulacak olan yeni devletin dünyanın saygın ülkeleri arasında yerini alabilmesi için plan ve projeler üretilmiş ve bunları yaşama geçirmek için gereken kararlar alınmıştır.
Bunların başında çağdaş bir yaşam biçimi ve bunun içinde gerekli bir çağdaş eğitimin var olması gerekliliği ön plana çıkmıştır.
Bu nedenle bir yandan kurtuluş mücadelesi verilip, birlik ve beraberlik içinde ulus devlet olabilme yolunda adımlar atılırken, öte yandan çağdaş bir yaşamın gereği olan çağdaş eğitimin gerekleri yapılmış ve bugünlere gelinmesi sağlanmıştı.
Kurtuluş mücadelesi verildiğinde kadınların hemen tamamı, erkeklerin ise büyük bir çoğunluğu okur-yazar bile değildi.
Bunun içinde okur-yazarlık oranını arttırma ve bu doğrultuda gereken adımları atabilmek içinde ağırlık köylere verilmiş ve böylece köy okulları açılmıştı.
Yine öğretmen ihtiyacının karşılanabilmesi içinde yurdun çeşitli yerlerinde öğretmen okulları yaşama geçirilmek suretiyle gereken öğretmen ihtiyacının karşılanması yoluna gidilmişti.
Köy okulları, öğretmen okulları ve gelişmekte olan ülkelere örnek teşkil eden köy enstitüleri aşama aşama açılmış ve bunlar yaşama geçirilmek suretiyle, dünyanın etkin ve saygın ülkeleri arasında yer alınabilmiş, çağdaşlığın elde edilebilmesi için gerekenler yapılmıştır.
Genç Türkiye Cumhuriyetini kuran ve bize emanet eden Gazi Mustafa Kemal Atatürk ve dava arkadaşları sanayileşmenin de, tarımında dünyanın sayılı ülkeleri arasında yer alabilmenin de, küçük el sanatları dalında da lider olabilmenin kapısının çağdaş eğitimden açıldığını görmüşler, bilmişler ve buna göre bir yol haritası belirlemişlerdi.
Eğer onlar yapılmamış olsa idi,
Eğer çağdaş bir yaşama ulaşabilmenin özelikleri ve güzellikleri fark edilmeseydi,
Eğer dünyanın sayılı ülkeleri arasında yer alabilmek için çağdaşlığı yakalamak gerektiğinin ayırdına varılmamış olsaydı,
Bugünlere gelinmesi mümkün olmaz ve ulus devlet yerine geri kalmış bir devlet modeli ile karşı karşıya kalmamız söz konusu olabilirdi.
Okulların açılmak üzere olduğu yeni eğitim öğretim yılına başlanacak olan şu günlerde geriye bakıp nereden nereye geldiğimizi görmek, bilmek ve anlamak gerekir.
Eğitim modelimiz yaz- boz tahtasına çevrilmemiş olsaydı, çağdaş bir yaşam için atılan adımlardan zaman zaman şu veya bu nedenle geri dönüşler yapılması yoluna gidilmeseydi, bugün daha değişik bir yerde ve konumda olabileceğimizi hatırdan uzak tutmamak gerekir.
Çağdaş bir yaşamın değerini her zaman bilmek gerekir.
Çağdaşlığa ulaşabilmek içinde çağdaş bir eğitimin zorunlu olduğu bilinci ile hareket etme zorunluluğu vardır.
Köy okullarını, öğretmen okullarını ve köy enstitülerini kapatmakla çağdaş eğitimin yapılamayacağı unutulmamalıdır.
Eğer çağdaş bir eğitim modeline kavuşmak istiyorsak, bu okulların kuruluş günlerindeki gibi bir model olarak yeniden yaşama geçirilmesi ve böylece çağdaş bir eğitimin oluşmasının sağlanması gerekir.
Eğer bunlar yapılırsa, yani çağdaş bir eğitimin gerekleri yerine getirilirse, çağdaş uygarlığa da ulaşmak mümkün olabilir.
Bunlar yapılmadığı takdirde çağın yeniliklerini, güzelliklerini takip etmek, arayıp bulmak ve uygulamaya koymak zor ve hatta imkânsız olur.
Yeni eğitim ve öğretim yılına başlamak üzere olduğumuz şu günlerde çağdaş bir yaşamın ve bunun içinde çağdaş bir eğitimin var olması gerekliliğini bir kez daha hatırlatıyoruz…
nabiinal@hotmail.com