Çalışkan’dan siyasete uyarı…

Biraz da Vicdan Ayarı Necmettin Çalışkan: “Ülkemizde yaşanan herhangi bir cinayet sonrası, olay olduktan 15 dakika sonra yayın yasağı getirilirken, başka bir ülkede yaşanmış olan olayları miting meydanlarında, yüz binlerce insana ve koro halinde tüm yandaş medyada göstertmek/seyrettirmek. Bu asla kabul edilemez.” Mucaad Ibrahim, Haji-Daoud Nabi, Husna Ahmed, Lilik Abdul Hamid, Sayyad Milne, Atta Elayyan, […]

Biraz da Vicdan Ayarı

Necmettin Çalışkan: “Ülkemizde yaşanan herhangi bir cinayet sonrası, olay olduktan 15 dakika sonra yayın yasağı getirilirken, başka bir ülkede yaşanmış olan olayları miting meydanlarında, yüz binlerce insana ve koro halinde tüm yandaş medyada göstertmek/seyrettirmek. Bu asla kabul edilemez.”

Mucaad Ibrahim, Haji-Daoud Nabi, Husna Ahmed, Lilik Abdul Hamid, Sayyad Milne, Atta Elayyan, Amjad Hamid, Ansi Alibava, Ali Elmadani, Naeem Rashid, Taha Naeem, Khaled Mustafa, Hamza Mustafa, Linda Armstrong, Farhaj Ahsan, Syed Jahandad Ali, Hafiz Musa Patel, Tariq Omar, Junaid Ismail, Hussein Moustafa, Zeeshan Raza, Ghulam Hussain, Karam Bibi, Hussein Al-Umari, Kamel Darwish, Suhail Shahid, Abdelfattah Qasem, Arifbhai Vora, Ramiz Vora, Haroon Mahmood, Syed Areeb Ahmed, Mohsin Al-Harbi, Ahmed Gamal Eldin Mohamed Abdel Ghany, Abdukadir Elmi, Osama Adnan Yousef Abukwaik, Muse Nur Awale, Mounir Guirgis Soliman, Muhammad Abdus Samad, Ashraf Ali, Matiullah Safi, Ashraf El-Moursy Ragheb, Mohamad Moosid Mohamedhosen, Dr Mojammel Hoq, Ozair Kadir ve Muhammad Haziq Mohd-Tarmizi. Onlar, Yeni Zelanda’da, camilere yönelik saldırının kurbanları.
Yaşanan kanlı saldırının, 31 Mart seçim sürecindeki Türkiye’nin miting meydanlarına yansıyan ‘tartışmalı’ görüntülerine eklenen en net eleştiri ise, Saadet Partisi’nin Hatay siyasetindeki önemli ismi, Dr. Necmettin Çalışkan’dan geldi.
“Ülkemizde yaşanan herhangi bir cinayet sonrası, olay olduktan 15 dakika sonra yayın yasağı getirilirken, başka bir ülkede yaşanmış olan olayları miting meydanlarında, yüz binlerce insana ve koro halinde tüm yandaş medyada göstertmek/seyrettirmek. Bu asla kabul edilemez. Özellikle miting meydanlarında gösterilmesi daha büyük bir fecaat. Küçük hesaplarla, her yaştan insanın olduğu ve görüntülerin küçücük çocukları etkileyeceği hiç düşünülmeden gösterilmesi, çok büyük yanlış.”
-AYNI FİKİRDEYİZ-
Kanlı katliamda 50 Müslüman şehit olurken, saldırıyı bir film veya oyun sahnesi gibi canlı yayınladıktan sonra yakalanan 28 yaşındaki Avustralyalı failin bıraktığı manifesto üzerinden büyük tartışma koptuğuna işaret eden Çalışkan, “Saldırganın adını zikretmeme konusunda Yeni Zelanda Başbakanıyla aynı fikirdeyiz. Zalimlerin, psikopatların ne varlığına, ne isimlerine, ne de kötü şöhretlerine tahammülümüz yoktur” dedi.
-ELDEKİ TABLO!-
Konuya ilişkin değerlendirmesinde, “Şimdi olayın, farklı ve belki de pek dillendirilmeyen noktasına dikkat çekmek istiyoruz. Müslüman coğrafyadaki cami baskınları ve bombalamaların oranı ne kadar?” diye soran Çalışkan, şu çarpıcı notları paylaştı:
“Farklı mezheplere ait cami olduğu için özellikle hedef seçilen ve havaya uçurulan kaç cami var? İslam coğrafyasında böyle bir hadise yaşandığında tepkimiz nasıl oluyor? Yeni Zelanda başta olmak üzere, Kanada ve Avustralya gibi ülkelerde gerçekleşen terör karşıtı etkinlikleri nasıl anlamalıyız? Ya da ülkemizde rahip öldürüldüğünde nasıl bir tepki verdik?
Avrupalılar, bu olay karşısında hemen ‘camiye sahip çıkıyoruz’ dediler. Cami önüne çiçekler bıraktılar, camilerin etrafında kalkan oldular. Öyle ya da böyle, -emperyalist siyasetçileri bir kenara bırakırsak-, Batı’nın bu konudaki duyarlılığını takdir etmek gerekir. Eğriyi doğruyu aynı kefeye koymak, düşmanca bir genelleme ile davranmak, tam da terörizmin istediğini yapmaktır.”
-ACI GERÇEKLER-
Yaşanan trajedi noktasında oldukça dikkati çeken bir soru da soran Çalışkan, şöyle devam etti:
“Peki, ülkemizde veya bir Müslüman ülkesinde bir kilise saldırıya uğrasaydı ve Hristiyanlar ölseydi, acaba Müslümanlar gidip destek, taziye mesajı verirler miydi? Elbette çıkıp destek mesajı veren olurdu, ama herhalde destek verenlere önce Müslümanlar tepki gösterirdi. Sahip çıkanlar lince maruz kalabilirlerdi.
Aslında yeni Zelanda’da yaşanan olaylar, bazı acı gerçekleri tekrar gün yüzüne çıkardı. Mesela dünyanın pek çok noktasında, her gün onlarca, yüzlerce Müslüman öldüğünü görmezden geldik. Ama bir Batılı devlette ölmesini gündem yaptık. Tabii ki gündem yapılmalı, ama çuvaldızı önce kendimize batırmalıyız.
Nijerya’da sabah namazında yüzlerce insan katledildi, gıkımız çıkmadı. Pakistan’da medreselerde yüzlerce fidan gibi genç intihar saldırısıyla havaya uçuruldu, görmezden, duymazdan geldik. Afganistan’da, Irak’ta bombalar patlıyor. Sözüm ona sırf farklı mezheplere mensup oldukları için camiler patlatılıyor… Yemen’in ve diğer Müslüman ülkelerin de hali ortada…
Bu cinayetler İslam adına işlenirken, camide namaz kılan insanlar havaya uçurulurken, sesimiz çıkmazken, Batılı bir ülkede yaşanmasına karşı topyekûn mücadele içerisinde oluyoruz. Bu duyarlılığı her yere göstermemiz lazım.
Müslüman katilinin Müslüman olması, gayri Müslüman olmasından çok daha kötüdür. Irkçılığın her türlüsünün tezahürü kötüdür. Hem ırkçılık hem mezhepçilik ise bizim sonumuzu yaklaştırmakta ve geleceğimizi yok etmektedir.” -Tamer Yazar-

Exit mobile version