Bir önceki yazımızda, Mustafa Kemal Atatürk’ün Çanakkale Muharebeleri’nde verdiği bazı emirlerden söz etmiştik. Konuya devam edelim.
Üsteğmen rütbesiyle Çanakkale Savaşı’na katılan Fahri Belen’in kızından bir anı: ¨1949-1950’de, babam Gelibolu kolordu komutanıydı. Sıcak bir yaz günü, bizi Çanakkale Savaşı’nın geçtiği yerlere götürmüştü… Gelibolu’dan Eceabat’a doğru ilerlerken, ardından 34 yıl geçmesine rağmen, savaşın bütün dehşeti gözler önüne seriliyordu. Beni, çocuk yaşta içimi acı ile burkan, geçtiğimiz yerlerdeki yolların kenarındaki insan kemiklerinin fırlamış olmasıydı. Bu, Gelibolu yarımadasının birçok yerinde aynıydı… Babam aniden cipi durdurdu… Gözleri dolmuş, elleri titriyordu. ‘İşte şurada, bacağım şarapnel parçasından yaralanmış kanıyordu, hendeğe sığınmıştım. Askerlerin yardımı ile tütün bastırarak kanı durdurmaya çalışıyorduk, etrafımda birçok yaralı vardı. İşte o anda ağabeyim Yüzbaşı Hasan Tahsin’in şehit olduğu haberi geldi. Şarapnel kafasını parçalamıştı. Biz iki kardeş muharebeye (Çanakkale Savaşı) ben teğmen, o yüzbaşı olarak katılmış, aynı gün o şehit ben gazi olmuştum. O’nu ateşkes sırasında bir kaç yüz metre ileride bir yere gömdük. Bir zaman sonra mezarını yaptırdım’ dedi. Biraz dolaştıktan sonra, amcam Hasan Tahsin’in mütevazı mezarını bulduk. Biz şehidimizi bulmuştuk ama hala binlerce isimsiz kahraman toprak altındaydı. Babam, bize sık sık: ‘Bizim nesil aç, susuz, aylarca maaş almadan, yıllarca evinden uzak, inanılmaz özveriyle bu vatanı kurtardı. Umarım gelecek nesiller bu yapılanları anlar ve Cumhuriyeti yaşatmak için ellerinden geleni yapar’ derdi.” M. Tülin (Belen) Yalçın. (Üsteğmen rütbesiyle Çanakkale Savaşı’na katılan, General Fahri Belen’in kızı).
Tarihte, bu kadar küçük bir toprak parçasında en çok şehit verilen yerdir Gelibolu. Çanakkale Deniz Harekatı dahil 287 gün, Kara Harekatı ise 260 gün sürmüştür. Türk tarafının kaybı 250 bin, İtilaf kuvvetlerinin zayiatı ise 252 bindir. Çanakkale, Cumhuriyet’in bir ön sözüdür. Çökmüş, çağdışı bir devletten yepyeni, tam bağımsız, dünya devletleri ile eşit haklara sahip, saygın bir devletin, Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluşunun hazırlık evresidir.
Bir ulusun geleceğine ve Rusya rejiminin değişmesine etki edecek derecede büyük bir olay olan Çanakkale Muharebeleri, Mustafa Kemal’in başlangıçta muharebeyi yönettiği yer olan KEMALYERi’ni ve Mustafa Kemal’i Türk Ulusu’na ve dünyaya tanıtmıştır. Mustafa Kemal’in Türk Ulusu ile kendi kaderini birleştirdiği ve zafere koştuğu yerdir Kemalyeri. Bu nedenle, Mustafa Kemal’in doğum yeri Kemalyeri’dir sözü çok anlamlıdır.
Mustafa Kemal, Çanakkale Muharebeleri’nde üç kez İstanbul’u kurtarmıştır. Birincisi; 25 Nisan 1915’te, Arıburnu’na çıkan düşmana 57 ve 27’inci Alaylarla yaptığı taarruzdur. İkincisi; Anafartalar Grup komutanı olarak düşmana 9 Ağustos 1915’te, 7 ve 12’nci Tümenlerle yaptığı saldırıdır. Üçüncüsü; 10 Ağustos 1915’te, Conkbayırı’na kadar ilerlemiş düşmana yaptığı taarruzdur. Çanakkale Muharebeleri, Mustafa Kemal Paşa’nın dört yıl sonra başlatacağı Milli Mücadele’nin ve İstiklal Savaşı’nın çekirdek kadrosunu oluşturmasını da sağlamıştır.
102 yıl geçmesine rağmen, Çanakkale Zaferi’ni elde eden kahramanlar ve Cumhuriyet’in erdemleri sayesinde özgür ve bağımsız bir ülkede yaşayanların bazılarının, Mareşal Gazi Mustafa Kemal Atatürk’e karşı nankörlükleri hiç azalmadı. “Sözde aydınların” da desteğiyle, bugünlere gelindi.
Emaneti tam koruyamamış olmanın üzüntüsüyle; Mustafa Kemal Atatürk, O’nun silah arkadaşları ile Çanakkale’nin kahraman şehitlerini ve kahraman gazilerini saygı ve minnetle anıyorum… Ruhları şad olsun…
Kaynakça
(1), (2) Mustafa Kemal, Anafartalar Muharebatı’na Ait Tarihçe, TTK, Ankara, 1990.
(3) ATASE, ATAZB, Dos. 6-35, Def. 10, Fih. 1-7.
(4) ATASE, ATAZB, Dos. 6-35, Def. 11, Fih. 1-13.
naimbaburoglu@gmail.com