CHP Hatay Milletvekili Nermin Yıldırım Kara, Orta Doğu’daki gelişmelerle ilgili yazılı açıklamasında iktidarın dış politikadaki yaklaşımını eleştirdi: “Türkiye, savaş politikalarının değil, barış ilkesinin yanında durmalı.”
Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Hatay Milletvekili Nermin Yıldırım Kara, Orta Doğu’da artan gerilim üzerine bir basın açıklaması yayımlayarak, İsrail ile İran arasında tırmanan çatışmanın Türkiye’yi çok yönlü tehdit ettiğini belirtti. Yazılı açıklamasında, “Bölgemizde yıllardır süren vekalet savaşlarının artık doğrudan çatışmaya dönüşeceği anlaşılıyor. Bu gelişmeler, sadece askeri değil, insani, ekonomik ve çevresel etkiler açısından da ülkemiz için büyük riskler taşıyor,” ifadelerine yer verdi.
İsrail saldırılarında hedef alınan Natanz Nükleer Tesisi’nin Türkiye’ye olan yakınlığına dikkat çeken Kara, “Van şehir merkezine kuş uçuşu bin kilometre uzaklıktaki bu tesisle ilgili radyoaktif sızıntı iddiaları, kamuoyunda ciddi kaygılara yol açmıştır. Daha büyük bir sızıntının ülkemizi etkileme riski göz ardı edilemez,” dedi. İran’dan gelebilecek yeni bir göç dalgasının da Türkiye için en öncelikli tehditlerden biri olduğuna dikkat çeken Yıldırım Kara, “Hem Körfez Savaşı hem de Suriye İç Savaşı deneyimlerinden gerekli dersler çıkarılmamıştır. Mevcut tablo, yeni bir insani kriz doğurma potansiyeline sahiptir,” şeklinde konuştu.
Hürmüz Boğazı’nın kapanma ihtimalinin global ve ulusal ölçekte ekonomik şoklara neden olabileceğini vurgulayan Kara, “Günde 21 milyon varil petrolün geçtiği bir boğazdan söz ediyoruz. Fosil yakıtlarda dışa bağımlı bir ülke olarak Türkiye’nin, petrol ve doğal gaz tedarikinde yaşayacağı kesinti, enerji güvenliğimizi doğrudan tehdit eder. İran’dan ithal ettiğimiz doğal gaz da bu denklemde kritik öneme sahiptir,” dedi.
“Barış ilkesini yok sayan bir dış politikayla sağduyu inşa edilemez”
Türkiye’nin dış politikada köklü ve barış odaklı ilkelere dönmesi gerektiğini ifade eden Yıldırım Kara, iktidarın yaklaşımını şu sözlerle eleştirdi: “Türkiye’yi İkinci Dünya Savaşı ve Orta Doğu’daki yıkımlardan koruyan ‘Yurtta sulh, cihanda sulh’ anlayışı ve Lozan Anlaşması’nın çizdiği sınırlar, bugünün krizleri karşısında da rehber olmalıdır. Ancak iktidar, bu köklü ilkelere karşı sistemli bir düşmanlıkla hareket etmektedir. Sağduyulu ve kapsayıcı bir dış politika böyle bir yaklaşım üzerinden inşa edilemez.”
“Muhalefeti susturmak için savaş bahanesi kullanılıyor”
Yıldırım Kara, iktidarın dış politikayı iç siyasete araç haline getirdiğini savunarak, “Ciddi insani ve stratejik riskler içeren bir kriz, iktidar tarafından iç cepheyi sıklaştırma bahanesiyle yönetiliyor. Muhalefete ‘uslu dur’ mesajları veriliyor, ayrık sesler bastırılmak isteniyor,” ifadelerini kullandı. Ayrıca, hükümete yakın çevrelerin aynı anda hem İsrail karşıtı hem de İran karşıtı koalisyon senaryoları ürettiğine işaret ederek, “Bu ikircikli tavır, iktidarın dış politikayı güvenlik kılıfı altında bir baskı aracı olarak kullanma niyetini açıkça ortaya koyuyor,” dedi.
“Kapsayıcı ve gerçekçi bir dış politika şart”
Açıklamasının sonunda çağrıda bulunan CHP’li Kara, “Eğer Orta Doğu’daki krizi sağduyulu bir yaklaşımla ele almak istiyorsanız, muhalefeti susturma çabasını bırakmak ve toplumun tüm kesimlerinin desteğini alacak bir diplomasi çizgisine yönelmek zorundasınız. Geçmişte ‘milli güvenlik sorunu’ bahanesiyle partimize yönelik saldırıları artıran bir iktidarın, bu krizi yalnızca bir fırsata çevirme niyetinde olduğu artık aşikâr,” ifadeleriyle iktidarı eleştirdi.