İçerisinde bölümler halinde on iki mezar bulunan; sütunlar, sütun başlıkları,kademeler ve üst yapıyı kısmen süsleyen motiflerle oldukça dikkati çeken Beşikli Mağarası’nın hemen önü için yapılan çitler kırık haliyle misafirlerini karşılıyor! Peki, içeriye girmekte ısrar eden ziyaretçiler için bir çözüm üretsek mi?
Hafta sonunda Samandağ’daydık. Tarihi, Roma İmparatorluğu’na dayanan ve 2014 yılında UNESCO’nun Dünya Mirası Geçici Listesi’ne eklenen Titus Tüneli’nden yaklaşık 100 metre ötedeki Beşikli Mağarası’nı ziyaret ettik ve başlayan yaz turizmi hareketliliğine ne kadar hazırız, buna bakalım istedik! Gördüklerimiz mi? Geride kalan haberlerimizin eleştiri kalabalığında eksilmeler var, ki bu iyi! Ancak tekrar eden hatalarımızın ‘kurumsal takipsizlik’ sonucu oluşturduğu görüntüler çok da iç açıcı değil!
-BİLDİK TABLO-
Türkiye’de mevcut kaya mezarları arasında en fazla bilinen tarihi emanetlerden biri olan ve içerisinde bölümler halinde on iki mezar bulunan Beşikli Mağara için paylaşılan en net eleştirilerden birini, mezar alanlarını koruma adına hemen ön cepheye yerleştirilen ‘ahşap çitler’ oluşturuyor. Yakın bir dönemde tamir edilen, ancak şu an kırık ve kullanılmaz halde bulunan çitler nedeniyle, gelen misafirler, ‘mezar alanları’ üzerinde yürümeye ve oluşturdukları görselle de tarih adına ‘olmaması’ gerekenlerin altını çizmeye devam ediyor. Kırık çitlerin ve çitleri bir araya getiren kabloların mezar alanının hemen ön cephesine dağılmış hali, buradaki güvenliği ve kontrol sıklığını gündeme taşırken, mevcut alanlardaki eksiklik ya da sorunların tespitinde ne kadar hızlı ya da yavaş olduğumuzun sorgusunda duruyor!
Bölgeyi gezen bir turizmcinin, gerek Beşikli gerekse Titus Tüneli için söyledikleri ise oldukça dikkat çekici:
“Şimdi şöyle bir şey var… İnsanlar, mağaza vitrini izlemiyor. Buradaki tarihle iç içe olmak istiyor. Bunu da yapabileceği en açık şekilde yapıyor ve ileriye doğru adımlıyor.
Titus’la başlayalım! Mesela getirdiğimiz misafirler belli yaşta insanlardı ve bizler ileriye gidemedik. Niye? Zemin çok kötü ve kayalık, bir de nem nedeniyle taş zemin çok kaygan. Birkaç adım mesafesinden sonra, ne yazık ki dışarı çıkmak zorunda kaldık. Bu durum uzun yıllardır böyle. Neden her hangi bir düzenleme yapılmaz, merak ederim. Gelenler, Tünel’in başından girip sonuna kadar ilerleyebildiği ölçüde burası tam olarak tanıtılır. Ama bunu yapmak çok zor ve bu sene de geçen sene gibi, geldik, gördük, ama ilerleyemeden geri dönüyoruz.
Beşikli Mezarları da öyle! Dışarıdan bakıldığında sadece mezar alanları görürsünüz. Aslında tavan
-BAŞKA MEZARLAR!-
Tartışmalı alanın hemen yanı başında, birkaç metre ilerisinde başka mezar alanları da yer alıyor! Ancak bu mezar alanlarının Beşikli Mağarası’nda bulunanlarla bağlantısı nedir, bilinmiyor. Zaten buna dair her hangi bir uyarı da bulunmuyor. Bulunan şey mi? Minik ağaçlar, yabancı otlar, çöpler! Mezar alanlarında uzun zamandır bakım yapılmadığının bir karşılığı olan bu durumu izleyenler tek bir şey soruyor! Hatta o sorguyu, bu alanı meraklı gözlerle izlediğini söyleyen İstanbul’dan gelen bir turist yapsın:
-SİLMİŞİZ AMA!-
Duvardaki yazıların silinme şekline de işaret eden aynı vatandaşın eleştirisi oldukça sert:
“İstanbul’da da bu tür sprey terörü her yerde. Ama bunu silmenin de bir tekniği var. Özel cihazları var. Bunu bilen insanlar var, gösterilen bir özen var. Şu duvara bakınca, gölge gibi altta kalan yazılar bana ne anlatıyor biliyor musunuz? Sanki elinizdeki bulaşık süngerine biraz çamaşır suyu almışsınız da, duvarı kazırcasına o yazıları çıkartmaya çalışmışsınız! Bu kadar mı özensiz bir temizlik olur? Resmen, silinen yerde duvarı beyazlatmışlar! İyi bir şey yapmaya çalışırken, daha berbat bir hale getirmişler. Yazık…”
-DÜZELTMİŞİZ-
-KİM YAZMIŞ?-
Samandağ Çevlik sahilinde inen ve tarihi alana yürüyenleri ilk karşılayan şey, üzerinde bilgilendirme yazıları olan devasa taşlar! Son dönem düzenleme çalışmaları kapsamında yapımı gerçekleşen bilgilendirme noktasına eklenen yazıdaki cümlelere dair ‘devriklik’ ve ‘hatalar’ ise dikkat çekiyor.
“Tünelin yapımına MS 62 de başlanmışsa da bu konudaki çabaların bu tarihten önce başlamış ve inşaası MS 2. yüzyıl ortalarına kadar sürmüştür.”
Dikkati çeken ikinci hatalı cümle şu:
“Dilimize Titus Tüneli olarak yerleşmiş olan bu yapı, antik kentin batısından akan Değirmendere çayının sularının iç limana akmasıyla taşınan birikintinin limanı sığlaştırması, limanı ani sel baskınlarından koruma ve dere sularının denetimli olarak kullanımı ve kente su teminini gözeten çok yönlü tasarlanmış tünel kanal projesi
3 bölümlüdür.”
Kötü tercüme edilmiş kitapları hatırlatan ‘metinler’ konusundaki sorumluluk hangi kuruma ait bilinmiyor, ancak böylesi önemli bir çalışmaya ekli bilgi notlarının nasıl olup da ‘kontrolsüz’ bir şekilde yerleştirildiği merak ediliyor. -Tamer Yazar-