Çocuğun Yaşama Hakkı İhlal Edildi,

Dünya Ayağa Kalkmalı Kadınlar alanlara çıktı, 6 yaşındaki çocuğa istismarı sert dille lanetledi       Hatay Kadınlar Birlikte Güçlü Platformu bileşenleri geçtiğimiz gün Antakya Köprübaşında bir araya geldi, 6 yaşındaki bir çocuğa istismarı sert dille lanetledi, Ellerinde pankartlarla bir araya gelen platform adına konuşma yapa Sevilay Elmas, ülke gündemine de balyoz gibi düşen bu olayın kuşkusuz […]

Dünya Ayağa Kalkmalı

Kadınlar alanlara çıktı, 6 yaşındaki çocuğa istismarı sert dille lanetledi

      Hatay Kadınlar Birlikte Güçlü Platformu bileşenleri geçtiğimiz gün Antakya Köprübaşında bir araya geldi, 6 yaşındaki bir çocuğa istismarı sert dille lanetledi,

Ellerinde pankartlarla bir araya gelen platform adına konuşma yapa Sevilay Elmas, ülke gündemine de balyoz gibi düşen bu olayın kuşkusuz “Çocuğun Nitelikli Cinsel İstismarı” olduğunu, çocuğun yaşama ve gelişme hakkının ihlali söyledi söyledi ve dünyanın ayağa kalkmasının gerekliliğine vurgu yaptı.

      Elmas, son dönemde bu karanlık yapılar içinde artarak süregelen, biri bitmeden diğerinin gündeme geldiği erkek ve kız çocuklarına yönelik cinsel istismar vakalarının bütün  toplumun vicdanını yaraladığını, yaralamaya devam ettiğini söyledi ve şunları dile getirdi: “Çeşitli dernekler, odalar, sendikalar, partiler, gruplar, kişiler yaşanan olay sonrasında açıklamalar yapmışlar, olayın ortaya çıktığı 3 Aralık’tan itibaren de gerek görsel gerek yazılı basın gerekse de sosyal medyada tepkiler dile getirilmiştir.  

Toplumsal bir soruna dönüştü…

      Ancak çocukların cinsel ve fiziksel istismarı, sadece kınama açıklamaları ile geçiştirilemeyecek kadar önemli, münferit olarak kabul edilmeyecek kadar da toplumsal bir soruna dönüşmüştür.    Zira ülkemizde çocuklara yönelik istismar vakaları son 10 yılda %700 artmıştır. Ülkemizin dört bir yanındaki adliyelerde her yıl on binlerce çocuğa yönelik cinsel istismar davaları açılmaktadır.

      Sadece bu rakamlar ve oranlar bile son günlerde H.K.G. şahsında gündeme oturan bu sorunun ne kadar vahim boyutlara ulaştığını ve ne kadar yaygın bir hale geldiğini ortaya koymaktadır. Üstelik bunlar sadece kayıtlara geçen rakamlar olup, sorunun gerçekte bundan çok daha büyük olduğu malumdur. Bu karanlık yapılar içinde yaşanan ve gündeme gelen çocuğa yönelik cinsel istismar vakaları artık toplumsal bir sorun haline gelmiştir.

       İstatistikler 1,5 milyonu aşkın kız çocuğunun eğitim sisteminin dışında bırakıldığını göstermektedir. Eğitime devam etmeyen kız çocukları şiddet, istismar riski altında yaşamlarını sürdürmekte, çocuk yaşta evliliğe maruz bırakılmaktadır. Milli Eğitim Bakanlığı ise bu konuda hiçbir çalışma yürütmemekte aksine cemaat, tarikat ve vakıflarda yaşanan istismar vakaları ortadayken, onlarla protokoller imzalayan Bakanlık bu karanlık yapıların okulların içine girmesine izin vererek çocukları istismara açık hale getirmektedir.”

Bu zihniyeti kabul etmiyoruz …

      Elmas, eğitimin dinselleştirildiğini savunduğu bu süreçte, dini tarikat ve cemaatlerin çocuklara ve topluma karşı işlediği suçların hasıraltı edilmeye, suçların üstünün örtülmeye çalışıldığını iddia etti ve şunlara değindi: “Ancak bizler çocuklarımızı bu karanlığa teslim etmemek için gerçeği ısrarla söylemeye devam edeceğiz. Çocuk Haklarına Dair Sözleşme, Lanzarote Sözleşmesi gibi çocuğu koruyan uluslararası sözleşmeleri uygulamayan, failleri aklayan, cezasızlık politikalarında ısrar eden yargı, çocukları korumayan kolluk kuvvetleri, evlilik yaşının 12’ye düşürülmesini isteyen Diyanet İşleri Başkanlığı, laik ve eşit eğitim hakkını yok sayan, cemaatlerle iş birliği yapan Milli Eğitim Bakanlığı, tekçi, gerici ve cinsiyetçi temelde bir toplum inşasını hedefleyen siyasi iktidar çocuk yaşta evliliklerin ve istismarın suç ortağıdır. 6 yaşındaki çocukları evlendiren, istismarı meşrulaştıran gerici, ataerkil zihniyetinizi kabul etmiyoruz! Çocuklarımızı karanlığınıza teslim etmeyeceğiz. 

Çocuğa yönelik cinsel istismar insanlık suçudur …

      Laik, eşit ve demokratik bir toplum, çocuklarımıza özgür bir dünya bırakma mücadelemizden vazgeçmeyeceğiz! Öyleyse en kısa zamanda ve planlı olarak çocukların cinsel istismarını yaratan eril ve cinsiyetçi söylemin ortadan kaldırılması için çok yönlü ve yaygın bir eğitim programının uygulanması ve bunun bir devlet politikası haline getirilmesi, bundan daha önemlisi bu durumu besleyen eril söylemlerin ve cinsiyetçi dilin yaşamın her alanında mahkûm edilmesi ve daha da önemlisi İstanbul Sözleşmesine yeniden dönülmesi gerekmektedir.  

      Ayrıca Çocuk Hakları Sözleşmesinin Çocuğa Karşı Ayrımcılık Yasağı, Çocuğun Yaşama ve Gelişmesinin Sağlanması, Çocuğun Yüksek Yararının Gözetilmesi, Çocuğun Katılım Hakkının Sağlanması olan dört temel ilkesinin esas alındığı kanuni ve toplumsal düzenlemelerin acilen yaşama geçirilmesi gerekmektedir.  

Çocuğa yönelik cinsel istismar bir insanlık suçudur! Laik, eşit, demokratik toplumu yeniden inşa etme mücadelemizden vazgeçmeyeceğiz.”

      Mehmet ÖZGÜN

Exit mobile version