Samandağ ilçesinde bir ortaokulun öğrencilerine konuk olduk…
Geleceğe umutla, heyecanla bakan çocuklar…
Pırıl pırıl
Romana ve öyküye dair söyleştik…
Her yazılanın doğru olmadığını, ama her doğru adımın, iyi bir okuma olduğunu paylaştık…
Gençlerin kendine güvenmesi ve hayatın gerçeklerinden kopmaması gerektiğini ifade ettiğim söyleşide, okumanın, insanı bilgi ile güçlü kıldığını ve hayatın zorluklarına karşı uyardığını; Yazarlığın ise, ısrarcı bir sorumluluk gerektirdiğini; iyi bir yazarın doğaya ve her türden canlıya duyarlı metinler yaratmasının, zorunluluk olduğunu belirttim…
Teknolojinin baş döndürücü hızla ilerlediği günümüzde, sanal ortamdaki dilin kirlendiği, şiddet dilinin sıradanlaştığı, doğanın hızla tüketildiği, somut ilişkilerin değersizleşip, yalnızlaşmanın arttığı ve bunun tek çözümünün nitelikli kitaplara yönelmek ve okuduklarımızı sorgulamaktan geçtiğini ifade ettim…
Pırıl pırıl çocuklar…
Mustafa Kemal Atatürk’ün Nutuk eserinden, Rıfat Ilgaz’ın eserlerine, Ali Yüce’nin şiirlerinden, Sabahattin Ali’ye…
Kafka’dan, Dostoyevski’ye; John Steinbeck’ten, Tolstoy’a… Birçok yazar ve eserden söz ettik…
Pırıl pırıl çocuklar…
Okuyan ve okuma heyecanıyla yerinde duramayan çocuklar…
Hemen ardından 3. Hatay Kitap Fuarında okurlarla buluştuk… Her yaştan, her kültürden, her inançtan okurlarla…
Barış ve gelecek umudunda ortaklaştığımız
Özgürlük ve yaşam umudunda ortaklaştığımız…
Şiddete ve çocuk istismarına karşı ortaklaştığımız okurlarla…
Charles Dickens, Büyük Umutlar adlı eserinde, “Çocukların içlerinde yaşadığı küçük dünyada, onları kim büyütürse büyütsün, haksızlık kadar içlerine oturan, onları duygulandıran başka bir şey yoktur. Bir çocuğun karşılaşacağı haksızlık küçük, önemsiz olabilir ama çocuk da küçüktür. Onun dünyası da küçüktür.” diye yazar.
Ne yazık ki, fuar heyecanını yaşarken, çocukların stantlara olan ilgisini keyifle izlerken, İstanbul’dan gelen haberle yıkıldık…
Küçükçekmece’de 5 yaşındaki çocuk cinsel istismara uğradı.
Ankara Barosu Çocuk Hakları Merkezi tarafından yayımlanan raporlarda, sadece yılın ilk üç ayında ve soruşturma aşaması ile sınırlı olmak üzere cinsel istismar mağduru olarak 83’ü 12 yaşın altında, toplamda 483 çocuğun olduğu belirtiliyor.
Toplumsal bir kırılma anı, cinnet hali…
Evlendirilen, istismara uğrayan, çalıştırılan, kaçırılan çocuklar…
Ve belki açıklanamayan yüzlerce şiddet ve istismar…
Bir kez daha sarsıldık…
Bir kez daha korktuk…
Bir kez daha toplumun yaşadığı bu insanlık dışı vahşeti tanımlayamadık…
“İçimdeki çocuk hiç büyümedi. Sesini çıkarmadan sustu, oturdu içimde. Orada öylece yıllar yılı bekledi…” diye yazmış Murathan Mungan
“Gerçekten de toplum olarak fazla gerildik. Tasada ve kıvançta beraber olan toplumlar, milletler huzur içinde yaşarlar. Dolayısıyla biz farklılıklarımızı zenginlik kabul edip, tasada ve kıvançta beraber olmalıyız. Beraber şarkılar söylemeliyiz. Beraber türküler söylemeliyiz. Beraber sevinmeliyiz, beraber üzülmeliyiz. Sevinçlerimizi çoğaltmalıyız…” diyor
Kemal Kılıçdaroğlu ona yapılan saldırının hemen ardından…
Şiddete karşı olmak…
Doğaya, kadına, çocuğa, sana ve bana…
Kime yapılırsa yapılsın, şiddetin karşısında olmak bir yaşam gerekliliği…