Çocuklarımız ve Okullarımız

Yeni eğitim dönemi başladı. Başladı ya, okullarımız çocuklarımıza uygun olmaktan günden güne daha uzaklaşıyor. Her şeyden önce çocukların her biri bir kişiliktir, biriciktir. Çoğu zaman zaman yetişkinlerin düşünemediklerini düşünürler, dillendirirler. Geçmişte de eksikliydi, bereliydi ama çocukla, gençle ilgilenen, gerektiğinde evine giden, ulaşan, sorunları ailenin desteğiyle çözmeye çabalayan bir eğitim-okul kurumu vardı. On yıllar var ki […]

Yeni eğitim dönemi başladı. Başladı ya, okullarımız çocuklarımıza uygun olmaktan günden güne daha uzaklaşıyor. Her şeyden önce çocukların her biri bir kişiliktir, biriciktir. Çoğu zaman zaman yetişkinlerin düşünemediklerini düşünürler, dillendirirler.

Geçmişte de eksikliydi, bereliydi ama çocukla, gençle ilgilenen, gerektiğinde evine giden, ulaşan, sorunları ailenin desteğiyle çözmeye çabalayan bir eğitim-okul kurumu vardı. On yıllar var ki böyle bir kaygı kalmadığı gibi yetişen kuşaklarımız alabildiğine sorunlar girdabındadır. Tümününse temelinde devlet ciddiyetiyle bağdaşmayan yönetimin egemenliğinin sürmesi yatmaktadır. Eğitimin niteliği yerlerde sürünürken, çocuklar ne okulda ne ailede değerler dizgesi edinebilen bir amaçsız kitle durumuna getirildi. Tam kişiliğini arayış çağında önüne anlamlı, uğrunda çalışabileceği, gerekirse özveride bulunabileceği bir gerçeklik konmamaktadır. Bu durum müthiş acı veren devasa boşluktur, eksikliktir. Akçalı olanakları bulunan gençlerin beynine çok değerli kavramlar mı işlenir sanırsınız; yine para, kariyer…

Kimi bol akıllı akademisyenler Osmanlıda her şeyin bulunduğunu, Cumhuriyetin bunları kendisine mal ettiğini savlayacak denli aymazlaşabiliyorlar. Bu mu Osmanlıdan alınan varsıllık?.. Eğitim konuşuyoruz, işte bu da bir diğer çürümüş yanı.

Bir zamanlar özel sayılabilecek bir ilköğretim okulunda okul aile birliği üyesiydim. Kızımın başarısı ve bursundan dolayı… Aklınıza başka bir şey gelmesin! Bir de hekim var birlikte. Bir gün birbirimize epey çıkıştık; ben kantinde kolalı içecek satılmasın diyorum, hekimimizse “onun da içeni var, satılsın” demekte…

Bir ülke yönetimi ekonomide, siyasada, enerjide… kıskanıldığını savlarken neden “Okul Gıdası Hakkında Tebliğ” gereği, “okul gıdası” onay yazısını paketlere ekleme işini yerine getirmekten 2019’dan beri inatla kaçınır, bu kez 2026’ya erteler? Göz boyamak için yapılan işlerin ayaklarına dolanmasından olmasın?..

Bugün ne çocuklar ne gençler gereğince beslenebiliyor. Süte, yoğurda, ete… erişemiyorlar. Bir zamanlar ulaşılabilen makarna bile lüks oldu. Sıradan ekmek yedi lira…

Çocukların her yönden, beslenme yönünden, ussal, bedensel, düşünsel iyiliğinin gereklerini yerine getirmek yönetimlerin görevidir. Savsaklamak ise gerçeğin itirafı.

 

Exit mobile version