Çok üzgünüm hem de çok….

Öncelikle belirtmek isterim ki; bu yazıyı,  Tabip Odası yöneticisi, Sendika- Dernek temsilcisi vs. vasfımla değil, bir Hekim ondan ötesi bir insan olarak tüm hissiyatımla paylaşma ihtiyacı duyuyorum… Hekimi ruhen ve bedenen sağlıklı olmayan bir sağlık sistemi sağlıklı o-la-maz… Maalesef hastalarımıza can vermeye çalışan biz Hekimler canımızdan oluyoruz…canlarımız gidiyor !!! Oysa ne ideallerle girmiştik bu yola… […]

Öncelikle belirtmek isterim ki; bu yazıyı,  Tabip Odası yöneticisi, Sendika- Dernek temsilcisi vs. vasfımla değil, bir Hekim ondan ötesi bir insan olarak tüm hissiyatımla paylaşma ihtiyacı duyuyorum…

Hekimi ruhen ve bedenen sağlıklı olmayan bir sağlık sistemi sağlıklı o-la-maz…

Maalesef hastalarımıza can vermeye çalışan biz Hekimler canımızdan oluyoruz…canlarımız gidiyor !!!

Oysa ne ideallerle girmiştik bu yola…

Hekim olmaya karar verdiğim o ilk gün, köyümüzde tarlamızı sularken rahmetli dedemin  “Evladım inşallah hekim olursun da garibi ğurebayı iyi edersin.” lafı ile asgari ücretle 3  çocuğunu çok zor koşullarda okutmaya çalışan babamın mücadelesi aklıma düşmüş ve o kararımı vermiştim. (-Şöyle ki; Tıp okuyacağım düşüncesinin heyecanı ile ertesi gün hem ilaç isimlerini öğreneyim hem babama  destek olayım diye bir eczanede işe başlayıp kalfa olmuştum ilk haftasında ! -) Kardiyoloji hekimliğini seçtiğim o ilk günü de dün gibi hatırlarım 5. sınıfta Acil servisteydim Kardiyoloji hekimi abimizin, kalbi duran bir hastayı yeniden canlandırıp hayata döndürmesine ve hasta yakınlarının o mutluluğuna şahit olmuştum.  Hekim olacaksam  -yaşam ile ölüm arasındaki ince çizgi-diye tanımladığım bu mesleği yaşatmayı, kaybolan umutları yeşertmeyi seçmeliyim dedim kendime ve öylece seçmiştim Kardiyoloji Hekimliğini heyecan ve gururla…

Heyecanla şevkle atıldım meslek hayatıma… İncecik (milimetrik) kalp damarların içine girip açmak, kalp krizlerini tedavi etmek, duran kalbi yeniden çalıştırmak, hastayı yeniden hayata döndürmek- sevdiklerine teslim etmek tarif edilemez bir heyecan bir duygu, şükür ki; belki yüzlercesi-binlercesi böyle oldu şimdiye kadar. Tabiidir ki; kaybettiklerimiz de oldu onlara da üzüldük âdeta yakınlarımızı kaybetmiş gibi.

Evet tüm zorlukları ile, stresi ile hayatlarımızı, sağlığımızı feda ederek icra ettiğimiz bir meslek bu. Misal; sabahtan öğlene 60 muayene aralarda ya da öğle arası yemel molasında anjiografiler (radyasyon!)  yoğun bakımda, serviste  hasta kötüleşti, koş, öğleden sonra 40-50 muayene daha, akşam nöbet, kalp krizleri, anjiolar (gece saatlerinde, sabaha karşı damar açmak, yaşamda tutmak için çabalar vs … ) hafta sonu tatil, bayram-seyran meslek hep devam eder. Gecemiz gündüzümüz yok zaten bizim…Hastanelerde ve dışarda belki her yerde elimizden geleni yaptık, yapıyoruz, gücümüzün yettiği kadar da devam edeceğiz. Hastalarımıza can vermeye çalışırken ailemize sevdiklerimize çoluğumuza çocuğumuza hatta kendimize yeterince vakit ayıramadik ! Sağlığımızdan olduk. Bu meslek ülkemizde öyle bazılarının dedikleri gibi sadece parası için vs. yapılacak bir meslek asla değildir vesselam !

Yurt dışından ciddi teklifler aldık, gidiyorlarsa gitsinler vs. dediler, dövdüler, sövdüler, vurdular ! Biz memleket ülke toprak sevdalısıyız dedik gitmedik. Mesleğimizi yapmaya devam ettik, ediyoruz maddi manevi tüm zorluklara, her türlü değersizleştirilmeye, şiddete rağmen…

Ancak maalesef son gelinen noktada yaşatmaya çalışan bizlerin yaşamı elinden alınmaya, son hızla devam ediliyor…

En son dün değerli meslektaşımız (Eminim ki bu yukarıda yazdıklarımın hepsi onun için de geçerlidir !!!) Kardiyoloji Hekimi Dr. Ekrem Karakaya, ömrünün mesleğinin baharında polikliniğinde hasta bakarken bir cani tarafından silahlı saldırıyla şehid edildi…

Suçu: Cehaletin baştacı edildiği bir yerde zeki, çalışkan, dürüst ve başarılı biri olmak, hayat kurtarmak idi…Bedelini hayatıyla ödedi..!!! Geride iki kız çocuğunu, eşini, ailesini, meslektaşlarını, hastalarını, geleceğini ideallerini bırakarak…

Cahilliğin, zorbalığın ödüllendirildiği bir ülkede dürüst, çalışkan, başarılı zeki biri olmak, tüm zorluklarına rağmen mesleğini icra etmek insanı yaşatmaya çalışmak suç mu ?  Soruyorum…

Sağlık sisteminde anlayamadığımız o kadar problem var ki; Hekimler olarak çoğumuz mevcut sağlık sisteminde, mevcut şartlarda zaten ruhen tükenmiş durumdayız. Yazık ki; artık bedenen de tükeniyoruz…

Bir Hekim, bir Kardiyoloji Hekimi kolay yetişmiyor ve hiçbir anne baba evladını öldürülsün, ölsün diye yetiştirmiyor…

Sağlık yöneticileri, Devlet Ekabirleri Hekimlerin bu tükenmişliklerini ne vakit görecek, seslerini ne vakit duyacaksınız ? Hepimiz tükendikten sonra mı ? Merak ediyorum.

Değerli halkımız, değerli hastalarımız bilmelisiniz ki; randevu alamamanızın, 20 dakika muayene olamamanızın, istediğiniz şekilde sağlık hizmeti alamıyor olmanızın, sağlıkta ücretin onun bunun nedeni Hekimler değildir ! Sağlık sistemidir.

Ve unutmayınız ki; Hekimi ruhen ve bedenen sağlıklı olmayan bir sağlık sistemi sağlıklı o-la-maz.

Bunu dile getirmek zorunda olduğum için çok üzülüyorum ama…Biz Hekimler;

“Yaşatmak için Yaşamak istiyoruz”

(Konya’da şehit edilen meslektaşım Kardiyoloji Hekimi Dr. Ekrem Karakaya’ya Allah’tan rahmet, tüm yakınlarına, başsağlığı ve sabır diliyorum)

Exit mobile version