KESK Genel Sekreteri Şenol Köksal ilimize geldi, gündem ile ilgili görüşlerini aktardı
KESK Genel Sekreteri Şenol Köksal, beraberinde yürütme kurulu üyeleri ile birlikte geldiği ilimizde gündemi değerlendirdi. Köksal, halkın % 99’u olarak yaşadığımız tablonun gittikçe karardığını söyledi, çok zor günlerden geçtiğimize vurgu yaptı.
KESK Hatay Şubesinde düzenlenen toplantıda, enflasyondan işsizliğe, yoksullaşmadan ekonomik durgunluğa kadar hayatlarımızı her alanda kâbusa çeviren kapsamlı krizin bitmek bilmediğini belirten Köksal, ülkeyi yönetenlerin ‘Gelişmiş ülkelerde bile raflar boş, dünya hatta gelişmiş batı ülkeleri bizi kıskanıyor’ nutukları attığını hatırlattı ve “Evet, ülkede market rafları dolu ama bizim cüzdanlarımız, ceplerimiz boş. Marketleri, pazarları artık müze gezer gibi dolaşıyoruz. Raflardaki her şey el yaktığı için bakıp, bakıp çıkıyoruz.
İşsizlik kronik hale geldi …
Temel ihtiyaçlarımızı karşılayamaz olduk. Kış kapıya dayandı. Doğalgaz, elektrik faturası kâbusumuz yeniden başladı. İşsizlik kronik hale geldi. İşsizlerin sayısı 8 milyona yaklaştı. Neredeyse her evde bir işsiz var. İşsizlik en çok kadınları ve gençleri vuruyor. Şanslı olup, çalışacak bir işi olanlardan ise açlık sınırı altındaki bir asgari ücrete kölece çalışması bekleniyor. Çalışan her iki kişiden biri asgari ücret alıyor. Diğerinin ücreti-maaşı ise asgari ücrete her yıl daha fazla yaklaşıyor.
Her dört kişiden biri sosyal yardımlar olmadan hayatını asgari ölçüde dahi idame ettiremiyor.
Gelir adaletsizliği derinleşiyor. Toplumun en zengin yüzde 1’i toplam servetin yüzde 41’ini elinde tutuyor. %99’u olarak bizler ise geriye kalan yüzde 59’u paylaşıyoruz.
Geldiğimiz noktada Türkiye ‘Asgari Ücretliler Ülkesi’ne dönüştürülmüş, emeğin milli gelirden aldığı pay son yirmi yılın en düşük noktasına inmiştir.
Her şey bir yana ülkemizin enflasyon ve işsizlik oranlarının toplamından oluşan Küresel Sefalet Endeksinde dünya liderliğine yükselmiş olması her şeyi zaten fazlası ile anlatıyor.
Dün aldığımızı bugün alamıyoruz …
Maaşlarımız, ücretlerimiz yıllardır hiç birimizin inanmadığı TÜİK sanal rakamlarına göre artırıldı. Yaşadığımız gerçek hayat pahalılığı ile ilgisi olmayan bu sanal rakamlar özellikle ücret zammı dönemlerinde daha da aşağı çekildi.
Seçim dönemleri öncesinde ise ağzımıza bir kaşık bal sürmek adına bu sanal rakamların birkaç puan üzerinde artışlar yapıldı. Ama hem iğneden ipliğe her şeye hem de bizden alınan vergilere bu rakamların çok üzerinde zamlar yapıldı. Sonuçta dün aldığımızı bugün alamayacak hale geldik. Satın alma gücümüzü kaybettik, gittikçe yoksullaştık.
Şimdi TBMM’de görüşmeleri devam eden bütçe ile yine bir kez daha aynı oyunu kuruyorlar. Bir taraftan bizim maaşlarımızı, ücretlerimizi sahte TÜİK rakamlarının birkaç puan üzerinde arttırmayı vaat ediyorlar. Diğer taraftan tüm yükü ücretli kesimler, dar gelirliler olarak bizim omuzlarımıza yıkılan vergileri, faiz giderlerini geçen yıla göre en az bir buçuk kat artırıyorlar. Yani bir cebimize birkaç kuruş koymayı vaat ederken diğer cebimizden çok daha fazlasını alıyorlar” dedi.
İki yıl içinde yapılan zamlar geri alınmalı …
Köksal, konuşmasının sonunda taleplerini şöyle sıraladı: “Gelin temel tüketim maddelerine son iki yıl içinde yapılan zamların geri alınması, mali kayıplarımızın yaşanan gerçek hayat pahalılığı ve yoksulluk sınırında yaşanan artış temel alınarak telafi edilmesi, vergide adaletin sağlanması, az kazanandan az çok kazanandan çok vergi alınması, tükettiğimiz her şeyden alınan dolaylı vergilerin düşürülmesi, gelir vergisi birinci dilim oranının %15 ten % 10’a düşürülerek, yoksulluk sınırına kadar olan maaşların-ücretlerin birinci vergi diliminde sabitlenmesi, Kar, faiz ve servet gelirlerine tanınan ayrıcalıkların kaldırılması, belli bir servet düzeyinin üzerindeki zenginlerden servet vergisi alınması, toplumsal cinsiyete duyarlı bir bütçenin hayata geçirilmesi kamu hizmetlerinin tasfiyesine, özelleştirmelere, Kur Korumalı Mevduat (KKM) sistemine aktarılan hazine garantilerine son verilmesi, kamu hizmetlerine ve yatırımlarına bütçeden ayrılan payın artırılması, her türlü güvencesiz istihdama son verilmesi, engelli yurttaşların erişebilirlik sorununun çözülmesini, engellilere yönelik kamu hizmetlerinin geliştirilmesi,
Kaynaklarımızın savunmaya, güvenlikçi politikalara, silahlanmaya değil; adaletin tesis edilmesi, emek, barış ve demokrasi için kullanılması,
Taleplerimize hep birlikte sahip çıkalım. Gelin; insanca yaşamaya yetecek bir ücret, adil bir vergi sistemi, halk için-emek için bütçe, güvenceli iş, güvenli gelecek için omuz omuza verelim.”
Mehmet ÖZGÜN