Dünya edebiyatının köşetaşlarından Joseph Conrad, Polonya asıllı olmasına karşın, İngiliz dilinin en önemli yazarları arasında yer almayı başarmıştı.
Fransız ticaret gemilerinde miçoluk yaparak başladığı denizcilik kariyerini büyük İngiliz gemilerinde birinci kaptanlığa kadar yükselten yazar, denizcilik yıllarında edindiği deneyimleri edebiyatına yansıtmış, yirmi yıl denizcilik yaptıktan sonra 1894’te İngiltere’ye yerleşerek tam zamanlı yazarlığa başlamıştı.
Conrad’ın birbiri ardına yazdığı büyük yapıtları, İngiliz edebi modernizminde bir çığır açtı. James Joyce, Graham Greene, Virginia Woolf, Ernest Hemingway ve George Orwell gibi yazarlar Conrad’a borçlu olduklarını sıkça dile getirdiler.
Yazarın “Lord Jim” adlı romanı, İngilizce’de yazılmış en değerli romanlardan biri sayılıyor. Yazar bu yapıtında yalnız dilin olanaklarını zorlamakla kalmamış, ahlakı kendi döneminin de ötesine taşıyarak evrensel bir kavram olarak tartışmaya açmıştı.
Patna gemisinin ikinci kaptanı Jim, kahraman olmayı düşleyen bir gençtir. Ama Patna batma tehlikesiyle karşı karşıya kalınca Jim korkar ve kahramanlık hayallerini bırakıp gemiden atlar. Soruşturma sonucunda kaptanlıktan men cezası alır; ama asıl ceza kendi yüreğinde ve kafasında şekillenir. Denizciliğin “gemiyi en son kaptan terk eder” kuralını çiğnediği için ömür boyu sürecek bir utancın ve suçluluk duygusunun yükü altında ezilen Jim, bütün cesaretini kaybetmek üzereyken, Marlow adında yaşlı bir adamla tanışır. Marlow’un yardımıyla Malaya yakınlarındaki Patusan ülkesine kaçar ve oradaki halkın çıkarlarını savunduğu için yerli dilinde “Lord” anlamına gelen “Tuan” unvanını kazanır. Halkın saygısının yanı sıra Mücevher adındaki melez bir kadının aşkını da kazanarak huzura kavuşur. Ne var ki her şey bu kadarla bitmez.
Ünlü yazarın “Lord Jim”, “Gizli Ajan” ve “Altı Öykü” kitaplarını dilimize kazandıran Hasan Fehmi Nemli ile sohbet etme olanağım olmuştu.
Hasan Fehmi Nemli, 1950 Zara doğumlu. ODTÜ Kimya Mühendisliği bölümünden mezun olmuş. Ancak ilgi alanı hep edebiyat olmuş. 12 Mart dönemini genellikle cezaevlerinde geçirmiş. Beş altı defa tutuklanmış, hüküm giymiş. Yaklaşık otuz yıl mühendislik yaptıktan sonra emekliliğe ayrılmış.
Ankara’da yaşayan Hasan Fehmi Nemli, tam anlamıyla bir Conrad tutkunu. Yalnızca sevdiği kitapları çeviriyor. İngilizceden ve Fransızcadan yaptığı otuza yakın çevirisi bulunuyor.
Hasan Fehmi Nemli, “İnsan ruhunun derin dolambaçlarında yapılan yolculukların en muhteşemini bence Poe ve Conrad yapmıştır” dedikten sonra, Conrad’ın çok önemli bir özelliğine dikkat çekmişti:
“Büyük yazarlar görüneni başka bir ışık altında ve başka bir açıdan bir daha gösterirler bize. Bir yerlerde bir şeyler olduğunu bizden önce ya da bizden güçlü olarak hisseder ve bunları soruya dökerler. En yakıcı insanlık halleri üzerinde sorular, bizim çoktan karara bağladığımızı sandığımız, çok net düşüncelere sahip olduğumuzu düşündüğümüz konular hakkında sorular sorarlar. Yeni sorular sorarlar. Conrad’ın “La Condition Humaine” üzerine sorularının Malraux’nunkilerden daha yakıcı olduğunu düşünüyorum. Ki bu soruların bazıları şunlardır: ‘Dostluk nedir? Yiğitlik nedir? Erdem nedir? Suç nedir? Suçluluk nedir? Bunlar için evrensel, her yerde, her dönemde, herkes için geçerli cevaplar var mıdır? Cesaret hiç korkmamak mıdır, ölesiye korkup yine de bildiğini yapmak mıdır?’ Sorular her zaman yanıtlardan önemlidir. Ve çok bilinen bir şeydir: soru ve sorunlar ancak yanıtların olduğu yerde vardır.”
Hasan Fehmi Nemli ile oldukça keyifli sohbetimiz, onun şu sözleriyle sona ermişti: “Conrad’ı, dili için, romanlarındaki muhteşem kurgu için, müthiş serüvenlerinin peşine düşmek için, egzotik bir coğrafyada gezinmek için, felsefi soruları için ve daha birçok nedenden dolayı okumalıyız.”
Sözün özü: “Lord Jim”i Hasan Fehmi Nemli’nin çevirisinden okuyunuz.
Orhan Tüleylioğlu