Şahin, salgınla mücadele sürecinde hayatını kaybeden sağlık çalışanlarının şehit sayılmasının gerekliliğine bir kez daha vurgu yaptı
Türkiye Kamu-Sen ve Türk Sağlık Sen İl Başkanı Hayrettin Şahin, salgınla mücadele sürecinde hayatını kaybeden sağlık çalışanlarının şehit sayılmasının gerekliliğine bir kez daha dikkat çekti ve covid-19’un meslek hastalığı kabul edilmesinin önemine vurgu yaptı.
Kamu Sen Yüksek İstişare Kurulu toplantısında ele alınan konular hakkında açıklama yapan Şahin, bütün dünyanın küresel COVID-19 salgını ile mücadele ettiğini söyledi, bugüne kadar milyonlarca insanın virüse maruz kaldığını, yüz binlercesinin de hayatını kaybettiğini, virüse maruz kaldıktan sonra sağlığına kavuşanların bir süre sonra yeniden virüs kaptığının görüldüğünü ifade etti.
Salgınla mücadeleden en fazla etkilenen kesim sağlık çalışanları başta olmak üzere kamu hizmetlerini sağlayan kamu çalışanları olduğunu belirten Şahin, şu ana kadar 120 binin üzerinde sağlık çalışanının mücadele esnasında virüse yakalandığını, 220 dolayında çalışanlarının ise hayatını kaybettiğini bildirdi ve “Diğer meslek gruplarından mesleklerini icra ederken virüse maruz kalan, çalışma gücünü ya da hayatını kaybeden kamu çalışanlarının sayısı ise bilinmemektedir. Görevi başında COVID-19 virüsüne maruz kalarak olumsuzluk yaşayan kamu çalışanları açısından bu durumun bir meslek hastalığı olarak kabul edilmesi için gerekli yasal düzenlemelerin yapılması yerinde olacaktır. Bununla birlikte başta sağlık çalışanları olmak üzere görevi başındayken COVID-19’a maruz kalarak hayatını kaybeden kamu çalışanlarının şehit kabul edilmesi hem kendilerine olan minnet duygularımızın bir ifadesi hem de yakınları için bir övünç vesilesi olacaktır” dedi.
Çalışanlar üzerindeki vergi yükü hafifletilmeli
Vergi Dilimlerinin, dar ve sabit gelirlilerin üzerindeki vergi yükünün, ülkedeki zenginlere oranlara çok daha yüksek olduğunu söyleyen Şahin, şunlara değindi: “Vergi politikalarındaki adaletsizlik nedeniyle, zaten düşük ücret alan ve büyük ölçüde ülkenin en fakir kesimini oluşturan kamu görevlileri, KİT çalışanları ve işçiler kısa sürede bir üst vergi dilimine tabi olmakta, maaşları düşmekte ve aldıkları maaş zammının büyük bölümü, artan gelir vergisi ödemesine gitmektedir. Zaten artan enflasyon karşısında maaşları sürekli eriyen kamu görevlileri, bir darbe de gelir vergisi nedeniyle yemektedir. Bu nedenle çalışanlarımız üzerindeki vergi yükünün hafifletilmesi zorunlu hale gelmiştir.
3600 Ek Gösterge, 2018 yılı seçimleri öncesinde dile getirilen ek gösterge değişikliği bütün kamu görevlilerini kapsayacak şekilde ele alınmalıdır. Yardımcı Hizmetler Sınıfında çalışan personel başta olmak üzere ek göstergeden faydalanamayan personele ek gösterge verilmeli ve ek göstergeler hiyerarşik düzene göre yeniden belirlenmelidir. Aynı eğitim düzeyinde olup aynı işi yapan kamu görevlileri arasındaki ek gösterge adaletsizliği çözülmeli, belirlenmiş olan ek gösterge rakamları artırılmalıdır. Türkiye Kamu-Sen’in konu hakkındaki hassasiyetlerini yansıtan kanun teklifi TBMM Plan ve Bütçe Komisyonu’nda beklemektedir. Bu teklifin dikkate alınarak yasalaşmasının sağlanması sorunu çözecektir.
Mülakatın kaldırılması olmazsa olmazımızdır …
Mülakatın Kaldırılması olmazsa olmazımızdır. Yargı kararlarında da defalarca dile getirildiği üzere mülakat, istismara açık, objektiflikten uzak, kişisel değerlendirmelere dayalı bir yöntemdir. Küçük işletmelerde, yalnızca daha fazla kâr elde etme amacı taşıyan ve devletlerle kıyaslandığında son derece sınırlı personel istihdamının sağlandığı firmalarda, çalışanları işletmenin bir parçası haline getirerek işgücünden maksimum verim almak için ortaya konulan insan kaynakları yönetiminin bir unsuru olarak yaygınlaşan mülakat, ülkemizin içinde bulunduğu siyasal ve sosyal durum dikkate alındığında büyük sorunlar yaratacak bir uygulamadır.
Bu bakımdan kamuya alınacak personel seçiminde KPSS temel kriter olarak kullanılmalıdır. Kamuda mülakata dayalı atama ve görevde yükselme uygulamasından bir an önce vazgeçilmeli, atamalarda objektif ölçüm kıstaslarına dayanan KPSS ile, görevde yükselmelerde yazılı sınav ve tecrübe dikkate alınmalıdır.
Kariyer ve liyakat esaslı bir personel sisteminin oluşturulması, yetkin personelin görevlerinde yükselmeleri ve mesleki ve teknik eğitim sonucu elde edilen unvanlara ilişkin atamaların geciktirilmeden yapılarak kamuda adaletin sağlanması, uzmanlaşmanın özendirilmesi ve güçlü bir kadro sistemi oluşturulması için düzenli bir sınav sisteminin kurulması gerekmektedir. Atama yapılacak kadro ve pozisyonlara öznellikten uzak, objektif bir seçme yapılabilmesi amacıyla yazılı sınav yöntemi belirlenmelidir.” Mehmet ÖZGÜN