Hollywood filmlerinde gördüğümüz gerilime benziyor yaşananlar. Daha çok bilim kurgu filmlerine Günce…
Dünya genelinde Nisan 2020 sonu itibariyle 3 milyondan fazla insanın hastalığa yakalandığı ve 230 bine yakın insanın hayatını kaybettiği kayıtlara geçiyor…
Deniz ürünlerinin satıldığı bir pazardan kaynaklandığı iddialarından başlayıp, yarasa çorbasından yayıldığı yönünde söylentilere kadar, hemen her ekranda beliren teoriler…
Eve kapananlar, kapanamayıp çalışmak zorunda olanlar, çocuk işçiler, göçmenler…
Dünya genelinde salgının ne kadar süreceği üzerine sunum yapanlar ve onlarca tedaviden söz edilmesine karşın belirsizliğini koruyan söylemler…
Bu salgın ilk değil ve muhtemelen son olmayacak… Canlılığı sınayan bu krizden dersler de çıkarılır diye umuyoruz… Tüketim çılgınlığını engellemekle ve tüketmeye kurgulanmış çağı iyileştirmekle başlanabilir. İklim krizine çareler aranır belki… Sera gazı salınımlarını azaltmak, yaban hayvanlarının ticaretini yasaklamak ve aşırı avlanmanın önüne geçmek…
Çünkü her felaketten sonra çareler üzerine yazılıp çizilirken, doğaya verilen zarar katlandıkça katlanıyor…
Biyolojik çeşitliliğin kaybı ve yaşam alanlarını terk etmek zorunda kalan canlılar
Kentleşme ve doğal alanlardaki insan müdahaleleri…
Yaşam zincirini tamamlayamayan türlerin çığlığı…
Covid 19 konuşuluyor ama felaketler saymakla bitmiyor Günce… Dünyanın hemen her yerinde, bugünün görsel ya da yazılı medyasına göz atabilseydin, en büyük tehlikenin zorlama etiketler ve bilgi kirliliği olduğunu görürdün.
Bilimsel verilerin kazanımları dururken, ne olduğu bilinmeyen tavsiyeler, her kafadan fırlayan çözüm teorileri ve canlılığın bir kısmını damgalayan asılsız söylenceler…
Yıllar sonra bu yazıyı okuduğunda ve Covid19’u merak edip internetten aradığında “Hiçbir şey eskisi gibi olmayacak” söylemini sık sık duyacaksın…
İnsanlık yeni bir geleceğe adım atacakmış… Hemen her felaketten sonra yazılıp çizilenler anlayacağın…
Senin geleceğin de bunlara tanıklık edecek. Bugünden daha feci salgınlara şahitlik edeceksin belki. Veyahut hayal ettiğimiz gelecekte olmanın tebessümüyle karşılayacaksın yazdıklarımı…
Belki fosil yakıt tüketimi azalmış olacak ne dersin?
Eskisi kadar karbon salınmayacak ve sular daha berrak, gökyüzü daha açık olacak ama en önemlisi çocuklar Günce, çocuklar…
Çünkü senin iki yaşını doldurmaya çalıştığın bu günlerde, BM Çocuklara Yardım Fonu verileri; dünya genelinde ortalama her beş saniyede 15 yaşın altında bir çocuğun yaşamını yitirebileceğini rapor ediyor…
Afrika’da her üç çocuktan birinde büyüme geriliği görüldüğünü, kıta genelindeki çocuk ölümlerinin yarısının açlığa bağlı olduğunu rapor ediyor…
Biz Covid 19’u konuşurken, 10 Afrikalı çocuktan dokuzu Dünya Sağlık Örgütü tarafından belirlenen minimum beslenme kriterlerini sağlayamıyor biliyor musun?
Biz Covid19’u konuşurken, Kuruluşlar Arası Çocuk Ölümleri Tahmin Grubu’na göre, bugünkü eğilimler baz alındığında 2030 yılına kadar 60 milyon çocuk beş yaşına gelmeden hayatını kaybetme riskiyle karşı karşıya…
Biz Covid19’u konuşurken, 5 ile 17 arasında olan yaklaşık 100 milyon çocuk işçi çalışmayı sürdürüyor…
Biz Covid19’u konuşurken yerküre deprem, sel, göç, ırkçılık ve daha birçok felaketle boğuşuyor…
Bugünkü verilerle yaşamın tahminen 3,5 Milyar yıl önce başladığı varsayılıyor Günce. Oksijensiz ortamda yaşamlarını sürdürebilen tek hücreli mikroorganizmalardan bugüne… Sonrası malum; bilinen, bilinmeyen pek çok canlının nesli tükendi ve bu tüketim çılgınlığı var oldukça tükenmeye devam edecek…
Covid 19’un zihnimize kazınan en önemli cümlesi “Hiçbir şey eskisi gibi olmayacak…” buna tanıklık edebilmek ne büyük şans…
Çocuk işçiliği, açlık ve çocuk ölümlerinin en aza indirgenmesi mesela, modern köleliğin yok edilmesi, göç, su ve iklim sorununa çareler; doğa katliamının engellenmesi, canlı türlerinin geleceği…
Umarım eskisi gibi olmaz Günce, umarım kızım…
Murad DEMİRKOL