Değerlerimizi ortaya çıkaramamışız

Değerlendirememişiz Gaziantep ve Hatay’ın Gastronomi dalında UNESCO tarafından “Yaratıcı Şehirler Ağı”na dahil edildiğini hatırlatan Bakan Ersoy, Gastronomi’nin turizm gelirini ciddi derecede etkilediğini ifade etti, bu konuda yapılacak çalışmaların önemine işaret etti. Zengin mutfağı ve sahip olduğu lezzetlerin bilinirliği noktasında UNESCO tarafından “Yaratıcı Şehirler Ağı”na dahil edilen az sayıda şehirden biri de Hatay. Ancak sahip olunanların […]

Değerlendirememişiz

Gaziantep ve Hatay’ın Gastronomi dalında UNESCO tarafından “Yaratıcı Şehirler Ağı”na dahil edildiğini hatırlatan Bakan Ersoy, Gastronomi’nin turizm gelirini ciddi derecede etkilediğini ifade etti, bu konuda yapılacak çalışmaların önemine işaret etti.

Zengin mutfağı ve sahip olduğu lezzetlerin bilinirliği noktasında UNESCO tarafından “Yaratıcı Şehirler Ağı”na dahil edilen az sayıda şehirden biri de Hatay. Ancak sahip olunanların ne derece sunulabildiği ve sunum yapılırken standardın ne kadar tutturulabildiği tartışmalı! Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy’un buna dair son açıklamasında paylaştığı, “İşin üzücü tarafı, Gastronomi ve Türk Mutfağı konusunda rakiplerimizin çok çok ilerisindeyiz, fakat bu değerlerimizi ortaya çıkaramamışız, değerlendirememişiz” eleştirisi de tam olarak buna dair.
-STRATEJİMİZ NE?-
Soru önemli! Ama verilecek cevap da! Zira bu konuda kent idarecilerinin nasıl bir rota izledikleri konusunda hala net bir fotoğraf yok. Özellikle de, İspanya’nın Valencia kentinde gerçekleşen Gastrónoma Yemek Festivali’ne katılan Hatay ekibinin, Büyükşehir destekli tanıtımına ekli yemek listesinde yer alan ‘Analı-Kızlı’nın aslında tescilli bir Gaziantep yemeği olduğunu bilirken! Peki, böylesi bir yanlışın, Gastronomi ünvanlı bir kent idaresi tarafından yapılabilmesini nasıl karşılamak gerekiyor? Peki ya yapılan yanlış noktasında şu ana kadar her hangi bir açıklama yapılmamasını!
-POTANSİYEL YÜKSEK-
Gastronomi dalında UNESCO tarafından “Yaratıcı Şehirler Ağı”na dahil edilen Hatay ve Gaziantep örneğinde konuşurken, Türkiye’nin, gastronomi turizminde potansiyeli olan, dünyanın sayılı ülkelerinden biri olduğunu söyleyen Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy, bu konudaki çalışmaların, turizm gelirini ciddi derecede etkilediğini ifade etti.
Ersoy, 2019’da hedeflerinin nitelikli turist olduğunu da dile getirdiği açıklamasında, “2018’de konaklama gelirlerimiz 10 milyar dolar olacak tahminen, gastronomi gelirleri ise 5 milyar dolar. Aslında bunun birbiriyle dengeli olması lazım. Konaklama kadar sizin minimum gastronomi yapmanız lazım ki hedeflediğiniz turizm gelirlerine ulaşın. Bu bizim bu konuda geri kaldığımızı da gösteriyor, öncelikli olarak incelenmesi, genişletilmesi gereken noktalardan biri olması gerektiğini belirtiyor. İşin üzücü tarafı, gastronomi ve Türk mutfağı konusunda rakiplerimizin çok çok ilerisindeyiz, fakat bu değerlerimizi ortaya çıkaramamışız, değerlendirememişiz” diye konuştu.
HANGİ YÖRELER?-
Bundan sonraki çalışmalarda; Gastronomi, kültür ve arkeolojik değerlerin, turizmin tanıtımında ve gelir getiren kısımlarında öncelikli olacağının altını özenle çizen Bakan Ersoy, 20 Mart 2019’dan itibaren gerçekleşecek olan yurt dışı sergi konseptlerine gastronomi bölümünü de ekleyeceklerini işaret ederken, sergi kapsamında hangi yörelerin ve yöresel lezzetlerin olacağına dair çalışmalara ise start verdiklerini ifade etti.
Bakan Ersoy, buna dair şunları söyledi:
“Şimdi 2019 itibarıyla gastronomi bizim için çok çok önemli bir hale geliyor. 20 Mart 2019’dan itibaren yurt dışı sergi konseptlerine başlıyoruz, önce Japonya’da Tokyo ve Kyoto’da, daha sonra 2020 itibarıyla Londra, Berlin ve Moskova’da… Bu gezen sergilere biz normalde Topkapı Müzesi eserleri ile başlıyorduk. Bunların yanı sıra gastronomi bölümü de koyacağız artık. Bununla ilgili çalışmalarımız başladı. Hangi yöreler katılacak, bununla ilgili çalışmalara başladık. Bundan sonra gastronomi, kültür ve arkeolojik değerlerimiz de turizmin tanıtımında ve gelir getiren kısımlarında öncelikli olacak.”
-YAPILMASI GEREKEN!-
Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy’un eleştirisi ile netleşen Gastronomi başlığında yapılması gerekenlere dair konuşan Antakya’lı bir turizmcinin tespiti ise, bir dönem kurulan ‘marka komisyonlarının’ gastronomi için de devreye girmesi gerektiği yönünde…
“O dönem yapılanlar şimdi de olmalı diyorum ama… O dönem ki gibi değil! Gerçekten de bir şeyler yapılmalı! Çünkü o süreci hepimiz yaşadık. Marka Kent Komisyonları adı altında gruplar oluşturuldu, çok şey konuşuldu ve ardından da sessiz sedasız her şey rafa kalktı, kaldırıldı. Zaten ne yapıldı, ne yapılmadı, kimse bilmedi, bilemedi! Benzer bir karışıklık Gastronomi konusunda da yaşanıyor. Hatay’ın Büyükşehir Belediyesi kendi başına, yalnız başına bir şeyler yapmaya çalışıyor, bu net! İyi niyetle yola çıkılsa da, acemilikler eldeki değerden ne yazık ki çok şey eksiltiyor. Bir kere gastronomi başlığı ‘lokanta işletmesinin’ tanıtımı değil! İki tencere kaynat ve sunum yap, değil! Bu işi iyi bilmelisiniz. Detaylara hakim olmalısınız. PR denileni şansa bırakmamalısınız. Bu konuda küresel gelişimi ve trendi takip etmelisiniz. En başta da, kendinizi iyi anlatma adına çok iyi bir ekip oluşturmalısınız.
Birkaç defa bu anlamda Hatay’ın katılımlarını izledim. Onlara nacizane tavsiyem, İngilizceye anadili gibi hakim biri ile sunum yapsınlar. Bir de, başka şehirlerin yemeklerini Hatay diye sunma hatasına bir daha düşmesinler. Çünkü ‘hata yaptık, bir daha olmaz’ kısmı Gastronomi için geçerli değil! Kayıplarınız öyle büyük olur ki, telafi edemezsiniz!” -Tamer Yazar-

Exit mobile version