‘Dikkat bu yapı tehlikelidir’

Demek mi, Çözüm mü? İskelet Mozaiğinin bulunduğu Antakya İplik Pazarı’nın dağın eteklerine doğru uzanan hattında ilerleyen ve dar sokaklar arasında adımlayıp Dutdibi Mahallesi – Göksen Sokak kısmına gelenleri karşılayan ‘tenteli’ bir koridor var… Yıkılmak üzere olan ahşap bir evin riskine karşı yapılmış, ama çözüm deneni bir kez daha unutmuş bir koridor! Bu kentin turizmi için […]

Demek mi, Çözüm mü?

İskelet Mozaiğinin bulunduğu Antakya İplik Pazarı’nın dağın eteklerine doğru uzanan hattında ilerleyen ve dar sokaklar arasında adımlayıp Dutdibi Mahallesi – Göksen Sokak kısmına gelenleri karşılayan ‘tenteli’ bir koridor var… Yıkılmak üzere olan ahşap bir evin riskine karşı yapılmış, ama çözüm deneni bir kez daha unutmuş bir koridor!

Bu kentin turizmi için EMITT gibi önemli platformlarda tanıtımlar yapıyor, ‘Hatay Günleri’ adı altında tüm şehrin tarihini, kültürünü, yöresel lezzetlerini yüzlerce km öteye taşıyıp ‘bize de buyurun’ diye davetiyeler dağıtıyor, finalde de Fransız Rivierası’nın lüks ve zenginliğiyle tanınan Cannes şehrine kadar gidip uluslararası bir emlak fuarında stant dahi açıyoruz! Peki, geride kalanlar adına ‘ne kadar hazırlar?’ sorusunu cevaplandırıyor muyuz? Geride kalanlar ‘ne durumda’, biliyor muyuz? Bildiklerimize sahip çıkıyor muyuz? Yoksa ‘kalan sağlar bizimdir’ deyip, hikayeden kalanla idare mi ediyoruz? Hangisi?
-NE HARCADIK?-
Fuarlardan tanıtım organizasyonlarına uzanan süreçte ‘Hatay’a gelin’ demek için yılda ne kadar ‘para’ harcıyoruz? Ne kadarlık bir bütçeyi sadece bu daveti gerçekleştirmek için ayırıyoruz? Bu bir soru! Ama elde biriken sorunların ‘ertelenmiş çözümleri’ adına sorulmuş bir soru! Kadim kent Antakya’nın ahşap ve taş evleri arasına asılan ‘dikkat bu yapı tehlike arz etmektedir’ demeye devam ettiğimiz için, var olan hallerimizi sorgu altında tutan bir soru! Yıkılan, çöken, yitip giden kent kimliği için ‘beklemeye’ devam ederken, harcadığımız paranın ‘kentin hangi yönü’ için tüketildiğini merak eden bir soru! Peki, bu soruya kim cevap vermek ister?
-SIRADA NE VAR?-
“Bugüne kadar ‘marka kent’ başlığında çok fazla slogan üreten, ama elde tuttuğu gerçeğe çok az dokunan bir kent adına, Antakya gibi birçok medeniyete ev sahipliği yapmış bir coğrafyanın ‘özel’ bir toplantıda ele alınması ve bu kentin dünya turizm (inanç-tarih-kültür) pazarına nasıl ve ne şekilde sunulması gerektiğine karar verilmesi gerekir…” diyenler haksız mı? Özellikle de sık sık bu tür ‘kayıp’ haberlerini yaparken ve bu haberleri yapma sıklığımız düne göre dair ürkütücü boyutlarda artmışken!
-TENTELER ŞEHRİ!-
Antakya’nın son yıllarda yaşadığı ‘bölgesel sıkıntılardan’ kaynaklı çıkmazında gelen birkaç turisti gezdirdiğimiz o dar sokaklar arasında sayılarını giderek arttırdığımız ‘tenteli’ koridorlarla vermek istediğimiz mesaj nedir bilinmez ama, mevcut tablonun bize çok fazla kazandıran bir ‘tercih’ olmadığını çok geç olmadan anlasak iyi olacak! Çünkü ‘bir zamanlar Antakya’ diye anlatacağımız bir hikaye yaratıyoruz, isteyerek ya da istemeyerek!   -Tamer Yazar-

Exit mobile version