Dil üzerine yazarken bu denli sorunla karşılaşacağımı beklemiyordum doğrusu. Hele basın kurumları dili en doğru kullanmakla, örnek sunmakla sorumlu bulunmalarına karşın sıklıkla yanlışların yerine dönüştüler. Geçmişte TRT dil, iletişim okuluydu. Konuşmacılar, yapımcılar, sunucular güçlü dil eğitiminden geçerlerdi.
Yapmak eylemi bildirir ve kullanım durumları doğru belirlenmelidir. Türkçedeki elverişliliklerden biri de eylem sözcüğünün genellikle destek sözcüğe gereksinim duymamasıdır.
Tavan yapmak, denmez. Çok arttı, çoğaldı, doruğa çıktı, yükseldi…dersin. Önce de işledik; yapmak sözcüğü gelva yapmak benzeri habire kullanılıyor. Gurur yapmak, nasıl bir tümcedir?
Yapmak böyleyken olsun durur mu? İyi akşamlar olsun! İyi bayramlar olsun!.. Olsun sözcüğüne gereksinim nereden doğdu? Anlayabilen varsa bana anlatsın lütfen.
Start almak, finiş, skor…gibi aymazlıklar “devam etmeyi sürdürüyor.” ya da “sürdürmeye devam ediyor.” Yanlışlığı hemen ayrımsadınız değil mi? Yalnız sürdürmek yeterken…
Türkçe değilse, Türkçeleşmez! Bu doğru ve gerçek yaklaşımı bir türlü anlatamadık. Türkçeye geçmişse, Türkçeleşmiştir, büyük yanılgıdır. Bu anlayış diğer dillere karşıtlık değildir. Diller, iç koruma çabalarıyla yaşarlar. Türkçe Dil Devrimi yaşanmadan bugünkü yalın durumunu kazanamazdı.
Siyaset ile dil ilişkisi çok açık gözlenebilmektedir. Dil Devriminin öncesinde bile yapılan yasaların dili olabildiğince temizdir. Örneğin Köy Yasasının dili böyledir. Dil Devrimi Türk Devriminin omurgasıdır (1927, 1932).
1950’ye değin inişe geçen devrim duyarlığı, 1950-1960 yılları arasında bilerek isteyerek yapılan eylem durumuna getirildi. Yasa, yasama dili Arapça Farsça kargaşaya boğuldu. Kamutay, saylav, yurttaş vb. sözcükler terk edildi.
1960’lı yıllarda bir toparlanma gözlendiyse de özellikle 1970’li yıllarla yoğunlaşan güçler arası çatışma dile yansıdı. 1980 faşist darbesi ilk saldırılarından biriyle Atatürk’ün Türk Dil Kurumu’nu kapattı. Türkçe Türk-İslam sentezci Aydınlar Ocağına bırakıldı. Duyarsız kalmayan aydınlar Dil Derneği’ni kurdular. Bu satırların yazarı Dil Derneği’ne altı yıl yoğun emek vermekten onur duyar.