DİSK, KESK, TMMOB ve TTB ortak açıklaması:

OHAL değil, demokrasi istiyoruz! Kamu Emekçileri Sendikaları Konfederasyonu, Türk Tabipler Birliği, Devrimci İşçi Sendikaları Konfederasyonu ile Türkiye Mimar Mühendis Odaları Birliği Hatay Şubeleri ortak bir açıklama yaparak, Olağanüstü Hal’in kaldırılmasını ve demokrasinin egemen olmasını istedi. Cuma günü SES binasındaki ortak açıklamada,15 Temmuz darbe girişiminin başarısız olsa da, 20 Temmuz 2016 tarihinde ilan edilen OHAL ve […]

OHAL değil, demokrasi istiyoruz!

Kamu Emekçileri Sendikaları Konfederasyonu, Türk Tabipler Birliği, Devrimci İşçi Sendikaları Konfederasyonu ile Türkiye Mimar Mühendis Odaları Birliği Hatay Şubeleri ortak bir açıklama yaparak, Olağanüstü Hal’in kaldırılmasını ve demokrasinin egemen olmasını istedi.
Cuma günü SES binasındaki ortak açıklamada,15 Temmuz darbe girişiminin başarısız olsa da, 20 Temmuz 2016 tarihinde ilan edilen OHAL ve KHK rejimi ile AKP’nin fiili darbesine dönüşerek bir rejim değişikliğine giden yolun açıldığı öne sürüldü ve şöyle devam edildi:
“Bu on sekiz aylık sürede Anayasa fiilen ilga edilmiş, yasama-yürütme ve yargı tamamen tek bir kişinin emrine verilmiştir. Türkiye Cumhuriyeti, artık hiçbir biçimde Anayasa’dan iddia edildiği gibi ‘Demokratik, Laik, Sosyal Hukuk Devleti’ değildir. Biçimsel demokrasi dahi rafa kaldırılmıştır! TBMM fiilen etkisizleştirilmiş, yasama yetkisi de bütünüyle askıya alınmış durumdadır.
TBMM onayından geçirilmeyen KHK’lar, yargı süreçleri ile de denetlenememekte, tek bir kişinin akşam aklına gelen, sabah kanun olabilmektedir. Yaz saati uygulamasından, kış lastiğine kadar darbe girişimiyle uzaktan yakından ilgisi olmayan hemen her konu, KHK’lar ile düzenlenmektedir.
Sadece TBMM değil, yerel yönetimler de tek adamın atadığı seçilmemiş, kişilere devredilmiştir. 83 belediyeye kayyum atanması ve 6 belediye başkanının ‘görevden alınması’ sonucu Türkiye nüfusunun %43’ünü seçilmemiş, atanmış belediye başkanları tarafından yönetmektedir. Milli irade diyenler, TBMM’den yerel yönetimlere halkın iradesini gasp etmeye devam etmektedir.
OHAL toplumsal muhalefeti susturmak için bulunmaz bir fırsat olarak görülmekte ve kullanılmaktadır. AKP, siyasal projesinin önünde engel gördüğü kesimleri OHAL hukuksuzluğu ve keyfiyetinden faydalanarak ihraç etmekte, susturmakta ve cezaevine göndermektedir. Basın yayın organları, dernekler kapatılmış, gazeteciler tutuklanmış, OHAL tek sesli bir Türkiye yaratmak için kullanılmıştır. Yine bu hedefe uygun olarak her türlü hak arama mücadelesi keyfi biçimde yasaklanmaktadır. Devletin “laik” olduğunu söylemek mümkün değildir.
Darbe girişiminin merkezinde olan cemaatin devletin her kademesinde yerleşmesini, kadrolaşmasını ve palazlanmasını sağlayan AKP iktidarı, yüzlerce insanın ölümündeki sorumluluğunun hesabını vermek bir yana, aynı ‘hata’da ısrar etmekte, Gülen cemaatinden boşalan devlet kadrolarını bugün kendine biat eden tarikat ve cemaatlerle doldurmaktadır.
Liyakatin yerine mülakatın getirilmesinin amacı, açıktır ki başka başka cemaatlere ve ‘sadık kullara’ kadro sağlamaktır. Dini cemaatler arasındaki mücadele ekseninde şekillenen bir devlete ‘laik’ demek mümkün değildir. OHAL, gerici-mezhepçi bir toplumsal yapı inşası için kullanılmaktadır. Eğitim
müfredatı bilimsel olmaktan çıkarılmış, tamamen dinselleştirilerek, sınav sistemleri değiştirilerek tüm okullar imam hatipleştirilmiştir.
Kadınlara yönelik şiddet, taciz, tecavüz artmış, ceza indirimleri ile kadına yönelik şiddet teşvik edilmiş son olarak da müftülere nikah kıyma yetkisi verilerek çocuk gelinlerin artması ve çok eşlilik meşrulaştırılmış, kadın ve çocukların yasalarla korunan haklarının da ortadan kaldırılması söz konusu olmuştur. OHAL döneminde artan iş cinayetleri “fıtrat”a bağlanarak sorumlular yargılanamaz hale getirilmiştir.”
-İLK ŞART-
Demokrasi ve barış için ilk şartın Olağanüstü Hal’in kaldırılması olduğu görüşüne yer verilirken; KESK, TMMMOB, DİSK ve TTB ortak açıklamasının son bölümünde şöyle denildi:
“Bizler; DİSK, KESK, TMMOB ve TTB olarak geleceğimizi ipotek altına almaya çalışan, hak-hukuk tanımayan bu adaletsiz düzene karşı, OHAL rejimine karşı, toplumun tüm kesimlerini ortak mücadeleye çağırıyoruz. Siyasi partilerle, demokratik kitle örgütleriyle, gazetecilerle, akademisyenlerle, sanatçılarla, toplumun tüm renkleriyle Hayır’ı kazanan, adalet talebiyle yan yana yürüyen milyonlar olarak bir araya geldiğimizde neler yapabildiğimizin tanığıyız!
OHAL rejimine son vererek demokrasiyi kazanacak olan biziz! Laik, demokratik ve sosyal bir cumhuriyeti kendi kollarımızla, aklımızla, yüreğimizle inşa edecek olan biziz!
Bu bilinçle, ‘OHAL DEĞİL DEMOKRASİ İSTİYORUZ’ başlığıyla düzenleyeceğimiz kampanyamızı 81 ilde emek ve meslek örgütleri ve yerel demokrasi güçleriyle ortaklaştırarak yaygınlaştıracağız. Öncelikli amacımız 20 Ocak 2018 tarihinde OHAL’in bir kere daha uzatılmamasıdır. Bu amaçla demokratik birçok etkinliği hep beraber, omuz omuza hayata geçireceğiz.
Emekçilerin yüzyıllardır süren mücadele ile kazandığı hakları ve özgürlüklerini OHAL’e, AKP’nin tek adam rejimine terk etmeyecek, demokrasi, barış, eşitlik, özgürlük ve laiklik için mücadeleyi büyüteceğiz.”

Exit mobile version