Diziler ve Antakya

Biz tartışıyoruz, kentler kazanıyor Hırvatistan’ın Adriyatik Denizi sahilinde bulunan, Orta Çağ’dan kalma tarihi eserleri ile ünlü şehri Dubrovnik; Krallıklar arası güç mücadelesinin kanlı savaşlarını, entrikaları ve şiddet içeren sahneleriyle dikkat çeken Game of Thrones sayesinde ‘dizi’ turizminin gözdesi konumunda! Peki, Antakya’nın dizilerle arası nasıl? Dizi Turizmi, tüm dünyada ciddi kalabalıkları coğrafyalar arası seyahat ettiren önemli […]

Biz tartışıyoruz, kentler kazanıyor

Hırvatistan’ın Adriyatik Denizi sahilinde bulunan, Orta Çağ’dan kalma tarihi eserleri ile ünlü şehri Dubrovnik; Krallıklar arası güç mücadelesinin kanlı savaşlarını, entrikaları ve şiddet içeren sahneleriyle dikkat çeken Game of Thrones sayesinde ‘dizi’ turizminin gözdesi konumunda! Peki, Antakya’nın dizilerle arası nasıl?

Dizi Turizmi, tüm dünyada ciddi kalabalıkları coğrafyalar arası seyahat ettiren önemli bir konu başlığı! Bunun en büyük örneklerinden bir tanesi, Game of Thrones! Game of Thrones’un kamera arkasını merak edenler, Hırvatistan’ın Dubrovnik kentine koşarken, Hobbit’in çekildiği yemyeşil dağlık araziyi keşfetmek isteyenlerse soluğu Yeni Zelanda’da alıyor. Gişe rekorları kıran Yüzüklerin Efendisi ve Hobbit filmlerinin merkez platosu olan Yeni Zelanda’nın kuzeyindeki Hobbiton mu? Filmlerin yayınlandığı dönemde, bölgede ziyaretçi rekoru kırdı ve bu ilgi, dün olduğu kadar bugün de devam ediyor.
Dizi turizmine yön veren etken, yayınlanan dizilerin ya da filmlerin ‘romantik-komedi’ ya da klasik ‘aşk’ hikâyesi olup olmaması değil! Buradaki asıl etken, ünlü isimlerin ve çekim platolarının kent kimliğinde yarattığı merak ve bu merakın, kent yönetimleri tarafından iyi yönetilmesi!
-ASİ DİZİSİ-
Antakya, bu rüzgârı, 2007-2009 tarihleri arasında yayınlanan Asi Dizisi ile yaşadı. Hatay’da geçen dizi, iki ailenin dört kuşağa varan hikâyesini anlattı. Asi Kozcuoğlu (Tuba Büyüküstün) ve Demir Doğan’ın (Murat Yıldırım) aşk hikâyesi ve aileleri arasındaki gerginlik, dizinin ana temasını oluşturdu.
Dizi sayesinde Antakya’nın eski kent kimliği ortaya çıktı, doğal güzellikleri paylaşıldı, yemeklerinden bahsedildi, geleneksel yaşamından kesitler sunuldu. Bu ise beraberinde ciddi kalabalıkları Antakya’ya çekti.Çok izlenen yerli TV dizilerinin çekim mekanlarını Anadolu’ya taşıması ise, iç turizmde çok da bilinmeyen yeni bir akım yarattı. Kültür turizminde uzmanlaşan birçok firma, tur programlarını artık günün popüler dizilerine göre düzenlemeye başladı. Tur güzergâhlarına ise dizilerin setleri, oyuncuların kaldıkları oteller, yemeğe gittikleri restoranlar eklendi.
-SONRASI!-
Antakya’yı çekim platformu olarak kullanan birkaç dizi daha oldu, ama beklenen olmadı! Dizi turizmi noktasında iyi yönetilemeyen ‘süreç’, hiç beklenmeyen tepkilerle, her bir diziyi kısa zaman içinde yayından kaldırdı!
Bu diziler arasında, Fox TV’de 2017 senesinde yayınlanan ‘Deli Gönül’ dizisi var. Murat Ünalmış, Tuvana Türkay, Çiğdem Batur ve Ogün Kaptanoğlu gibi isimlerin Antakya macerası çok uzun sürmedi! Dizi, kent kimliğine zarar verdiği yönünde bir kampanya ile karşı karşıya kaldı! Antakya’yı çekim platformu olarak kullanmak isteyen bir diğer dizi, Nefes Nefese oldu! Usta oyuncu Uğur Yücel’in başrolünde oynadığı, yönetmenliğini de gerçekleştirdiği, çekimleri Adana ve Antakya’da gerçekleşen Nefes Nefese de benzer suçlamalarla birkaç bölüm ilerledi ve ardından yayından kalktı! Son sırada ise Show TV kanalında yayınlanan ‘Nöbet’ dizisi var! O da Antakya’nın rol aldığı bir diğer dizi! Ancak ona da tepkiler benzer!
Sorun genel olarak diziler mi, içerik mi, yoksa dizilerle oluşan merakı yönetemeyen bizler mi? Hangisi?
-KEŞFİN KENTLERİ-
Antakya, dizi turizmi adına kendi içinde yaratamadığı kalabalıkları tartışa dursun, dünyanın birçok noktasında biriken başka kalabalıklar, çekilen dizilerin ve filmlerin platolarının yaratıldığı şehirleri turlamayı sürdürüyor.
Bunun nedeni oldukça açık! Hayranı oldukları yapımların çekildiği atmosferi merak edenler, dünyanın farklı bölgelerindeki plato ve stüdyoları gezerek, kendilerini adeta senaryonun içinde hissetmek istiyor. Hal böyle olunca da kaçınılmaz bir turizm potansiyeli oluşuyor.
Dizi ve film turizmi, birçok şehrin doğal güzelliklerini yabancıların yeniden keşfetmesini sağlama özelliğiyle de dolaylı yoldan bir çeşit reklam potansiyeli oluşturuyor. Ekranların efsanevi dizisi The O. C’ye ismini veren Kaliforniya’nın sevimli şehri Orange County ya da Julia Roberts ve Hugh Jackman’ın müthiş performansıyla, peri masallarına yeniden inanmamızı sağlayan Notting Hill bunlardan sadece birkaçı.
-ESNAF MEMNUN-
Yerli ve yabancı yapımlar sayesinde çeşitli destinasyonlara oluşan yoğun ilgi, otel sahiplerinin ve esnafın yüzünü güldürürken, bir çeşit pazarlama stratejisi olarak ortaya çıkan özel geziler de madalyonun bir diğer yüzüne vurgu yapıyor. Öyle ki, bir döneme damgasını vurmuş Amelie filminin bordo renkli Fransız sokaklarını ve kafelerini gezmek isteyenler için oluşturulmuş turlar ya da Harry Potter temalı Londra gezileri bugün bile unutulmadı!
-TURİZM CAZİBESİ-
Dizi ve sinema turizmi dediğimizde şüphesiz ilk akla gelen, dünyanın en popüler platosu olan Los Angeles’taki Universal Stüdyoları olacaktır. Jurassic Park, King Kong, Mumya gibi ünlü Hollywood yapımlarının platolarını ziyaretçilere sergileyen dev stüdyo, aynı zamanda ünlü aksiyon sahnelerini yeniden canlandırarak, turistlere eğlenceli bir atmosfer de sunuyor. Universal Stüdyoları, Los Angeles’ın turizm potansiyelinin önemli bir bölümünü oluştururken, özel ve VIP gezilerle ziyaretçilere alternatif güzergâhlar da oluşturuyor.
Tam da bu noktada Antakya’ya dönüp şu soruyu soralım mı? Alternatif turizm olarak altı çizilen ‘Dizi Turizmi’ adına bizler neredeyiz? Paylaşılan pastanın ne kadarlık dilimindeyiz?
-OUTLANDER-
Antakya’da çekilen dizileri ‘terör’ başlığında ya da ‘şiddet’ bağlamında eleştiren ve kent kimliği tartışmalarına girenlere bir diğer örnek, İskandinavya’nın en karanlık çağları olan Viking döneminde geçen hikâye ile öne çıkan, İskoçya’nın misafir ettiği OUTLANDER dizisi. Diana Gabaldon’ın tüm dünyada 20 milyondan fazla satan aynı adlı serisinden uyarlanan Outlander dizisinin sağladığı popülerite, bölgenin turizm potansiyelini tek başına beşe katlamaya yetti.
-İSRAİL ÖRNEĞİ-
Dizi Turizmi’nin ne aşamada olduğunun en net karşılığı ise İsrail. Zira İsrail’de son dönemde, “İstanbullu Gelin” ve “Kadın” başta olmak üzere, adeta Türk dizileri fırtınası esiyor. Hatta durum öyle bir hal aldı ki, Türk dizileri için sosyal medyada kurulan İbranice hayran sayfalarının on binlerce takipçisi bulunuyor. Bu potansiyel ise ciddi bir hareket demek! Nasıl mı?
Turizm firmaları, “İstanbullu Gelin” dizinin çekildiği mekanlara turlar düzenlemeye başladı bile. Firmaların verdikleri reklamlar aracılığıyla duyurmaya çalıştığı turlara İsrailliler yoğun ilgi gösteriyor. Hatta balayı için bu turları tercih edenler bile var.
Dizilerin ya da filmlerin içeriğini değil, ama mekan olarak kullandıkları şehirlere yönelik yarattığı merakı yönetmemiz gerektiğinin altını bir kez daha çizelim mi? Belki bu aşamada, ‘Dizi Turizmi’ başlığında biraz düşünmeye başlarız! Başlar mıyız? -Tamer Yazar-

Exit mobile version