Gazete olarak, bir süredir, evden çalışma metodu ile haber sayfalarımızı bir araya getiriyor, ekip çalışmasını da bu şekilde verimli kılmaya çalışıyoruz. Ama hala hayatın içindeyiz ve ara ara zorunlu alışverişlerimiz için Market ya da benzeri yerlere gitmek durumunda kalabiliyoruz. Bugünün haberini şekillendiren de, yine bir market alışverişi günü, kısa bir sohbet ve korkuyla karışık çözümlerimiz!
Çin’in Wuhan kentinde başlayan, ama bugün geldiği noktada küresel bir tehdit olarak şekil alan koronavirüs, bugüne kadar binlerce can aldı. Vaka sayısı yüz binleri buldu, milyon rakamını geçti. ‘Evde Kal’ gerçeği ile kişisel karantina günleri yaşayanlarımız ise ‘maske’ ve ‘eldiven’ ile korunma çabasında. Tabi çoğu zaman bu da yetmiyor! Doğru ya da yanlış, kendi çözümlerimizi de üretiyoruz, ürettiğimizi sanıyoruz. Bugünün haberinde biraz bu, biraz da ben varım!
Geride kalan gün marketteydim. Zorunlu ihtiyaçların listesinde önce alışverişimi yaptım, ardından da dolan sepetimle beraber kasaya yöneldim. Yaşça benden oldukça büyük biri yanıma yaklaştı ve sepetimdeki sirkeyi işaret edip, “Virüsü öldürüyor” dedi.
Eldeki örneğin Antakya’sından dünyanın birçok kentine, aslında korkunun yarattığı bu tarz çözümler ve şehir efsaneleri yok değil! Hatta “doğru bilinen yanlışların kalabalığındayız” demek, daha doğru olacak belki de! Bugün o yüzden, doğru bildiğimiz yanlışları sıralama günü olsun ve ‘sirke’ ya da ‘alkol’ ile virüsten temizlenebileceğimizi düşünen kalabalığımıza, eldeki ne, onu resimleyelim!
-GERÇEKLER!-
…Koronavirüsüyle ilgili haberler ilk çıkmaya başladığında, havaların ısınmasıyla birlikte hastalığın da kırılabileceği söyleniyordu. Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) verilerine göre, koronavirüs, iklim dinlemeksizin; soğuk, sıcak, nemli ya da kurak tüm bölgelere yayılabiliyor.
…Bir başka inanış da, soğuk hava ve karın mikropları kırdığı şeklinde. Ancak DSÖ’ye göre, bu havaların ne koronavirüsünü ne de başka mikropları ve hastalıkları ortadan kaldırdığına dair bir veri var. Zira sıcaklık ve hava durumundan bağımsız, insanların vücut ısısı daha önemli. Bu ısı da küresel olarak 36,5 ile 37 derece arasında.
…Sıcak banyonun, koronavirüse yakalanmayı engelleyeceği de doğru değil. Dünya Sağlık Örgütü, alınan duşun sıcaklığına rağmen insan vücudunun iç ısısının değişmediğini, yani 36,5 ile 37 derece arasında kaldığını tekrarlıyor.
…Sivrisineklerin, korona virüsü insanlara yaydığına dair bir bilgi de mevcut değil. Dünya Sağlık Örgütü, koronanın bir solunum yolu virüsü olduğuna, öksürme ve hapşırmayla ya da tükürük ve mukustan havaya karışan damlacıklarla bulaştığına dikkat çekiyor.
…Özellikle restoranlarda ve alışveriş merkezlerinin tuvaletlerinde gördüğümüz el kurutucuların koronavirüsü öldürdüğü şeklindeki söylentide de doğruluk payı yok. Dünya Sağlık Örgütü, ellerdeki virüsü kırmanın yolunun su, sabun ya da alkol bazlı el dezenfektanları olduğunu vurguluyor.
…Morötesi (ultraviyole) dezenfekte lambalarının ellerde ve vücudun diğer bölgelerinde kullanılmasını, Dünya Sağlık Örgütü önermiyor. Zira ultraviyole ışınlar, deride tahrişe neden olabiliyor.
…Salgının ilk günlerinde, birçok ülke önlem olarak, özellikle havaalanlarına termal kameralar yerleştirmiş ve ateşi olanları tespit ederek koronavirüse bağlı enfeksiyon taşıyıp taşımadıklarına bakmışlardı. Ancak Dünya Sağlık Örgütü, zaman geçtikçe, koronavirüsün sadece ateşle kendini göstermediğinin anlaşıldığına dikkat çekiyor. Zira enfekte olanların, hasta düşerek ateşlerinin çıkması 2 ila 10 günü bulabiliyor.
…İnsanın tüm vücudunu alkol ya da klorla temizlemesinin koronavirüsü öldürdüğüne dair inanışın da temeli yok. Vücuda zaten giren koronavirüsün ten temizliğiyle yok edilemeyeceğini söyleyen Dünya Sağlık Örgütü uyarıyor: Bu tür maddeler, göz ve burundaki mukoza zarına ve kıyafetlere zarar verebilir. Uygun miktarda kullanılan alkol ve klor, sadece yüzeylerin dezenfekte edilmesinde etkili. Johns Hopkins Üniversitesi Tıp Fakültesi uzmanları da, ayrıca çamaşır suyu ve alkolle gargara ya da bu maddelerin içilmesinin tehlikeli olduğu konusunda uyarıyor. Sirke, steroidler ya da aromalı yağlar da virüsten korunmada etkili değil.
…Koronavirüsün en ağır komplikasyonu, zatürre ve solunum yetmezliği. O nedenle akla gelen ilk sorulardan biri, zatürre aşısının virüse karşı koruma sağlayıp sağlamadığı. Dünya Sağlık Örgütü’ne göre, bu sorunun yanıtı ‘’hayır.’’ Covid-19, yepyeni bir virüs ve kendi aşısının üretilmesi gerekiyor.
…Peki, burnu düzenli olarak tuzlu su ile temizlemek virüsün neden olduğu enfeksiyonu engeller mi? DSÖ’ye göre, bu yönde de bir kanıt yok. Evet, tuzlu su gargarası soğuk algınlığının daha hızlı atlatılmasına yardımcı oluyor. Ancak solunum yolu enfeksiyonları üzerinde önleyici bir etkisi yok.
…Beslenme önerileri de, bağışıklık sistemini güçlendirmek adına, koronavirüs salgını döneminde sık sık konuşuluyor. Sarımsak, mikropları öldürücü özelliğiyle en öne çıkan besin. Ancak Dünya Sağlık Örgütü, sarımsak yemenin, insanları
…Salgının başından bu yana, koronavirüsün özellikle 65 yaş üstünü etkilediği, gençlere bulaşma riskinin düşük olduğu da konuşulmuştu. Ancak koronavirüs, yaş sınırı tanımıyor. Her yaştan insan bu virüse yakalanabilir. Elbette yaşlılar, astım, şeker, kalp hastalığı olanlar bağışıklıkları daha zayıf olduğu için, komplikasyonlara daha açıklar.
…Antibiyotikler de, yaygın kanının aksine, koronavirüsün tedavisinde ya da önlenmesinde rol oynamıyor. Zira bu tür ilaçlar, sadece bakteri kaynaklı hastalıkları tedavi ediyor. Covid-19 ise bakteri değil, virüs. Ancak koronavirüs nedeniyle hastanede tedavi altına alınırsanız, ilave ortaya çıkacak enfeksiyonlar için de gerektiğinde antibiyotik verilecektir.
…Peki, sadece koronavirüsü önleyecek ya da tedavi edecek belirli ilaçlar var mı? Dünya Sağlık Örgütü, bu soruya şimdilik ‘’hayır’’ yanıtını veriyor. Şu anki tedaviler, sadece virüse bağlı gelişen farklı semptomları azaltmaya yönelik. Bazı tedavi denemeleri halen inceleme altında ve klinik deneylerde test edilecek.
…ABD’nin Seattle kentinde ilk aşı denemesi yapılmasının basında yer bulması üzerine, ‘’Aşı bulundu’’ algısı da yayıldı. Ancak bu da yanlış. Johns Hopkins Üniversitesi Tıp Fakültesi, aşı üzerinde çalışmaların daha ilk aşamasında olunduğunu, insanlar için etkili ve güvenli bir aşının tamamlanmasının aylar alacağına dikkat çekiyor.
…Elbette komplo teorileri de var. Koronavirüsün laboratuarlarda kasıtlı olarak yaratıldığı ve çevreye salındığı gibi. Johns Hopkins, bunun da doğru olmadığını, ‘’Virüsler zaman içinde değişebilir. Salgınlar; domuz, yarasa, kuş gibi hayvanlarda yaygın olarak bulunan bir virüsün zamanla mutasyona uğrayarak insana geçebilir hale gelmesiyle ortaya çıkar. Yeni koronavirüs de büyük olasılıkla bu şekilde salgına dönüştü’’ sözleriyle açıklıyor.
…İnternetten alışverişin yoğun olduğu, ürünlerin bir bölümünün de Çin’den geldiği için, akıllardaki bir soru da; Çin’den gelen ürünlerin paketlerinin virüs taşıyıp taşımadığı! Johns Hopkins uzmanlarının bu soruya da yanıtı, hayır! Evet, virüsün plastik ve çelik yüzeyde 3 gün canlı kalabildiğine, karton yüzeyde bu sürenin 24 saat olduğuna dair çalışmalar var. Ancak bu kadar uzun yol kat eden ürünlerin üzerinde virüsün canlı kalma şansı yok. Tamer Yazar