TL, döviz karşısında müthiş bir hızla erimeye devam ediyor. Maalesef, bu konuda yetkililerden tek bir açıklama dahi duyamıyoruz. Bir grup üst düzey gelire sahip insan, servetlerine servet katmakta. Fakat diğer yandan asgari ücret seviyesinde yaşayan ve ülkemizin çoğunluğunu oluşturan yurttaşlarımız, günden güne fakirleşiyor, alım gücü zayıflıyor. Her gün arabalarına daha az yakıt, market sepetlerine daha az ürün yerleştirebiliyor.
Piyasada güven ve istikrar bozulmakta. Bugün sorulan bir malın değeri, ertesi gün aynı kalamıyor. Düşünebiliyor musunuz, çikolata üreticisi bile satışlarını durdurur hale geldi. Stokçuluk artmaya başladı.
Tarım sektörünün hali zaten içler acısı. Gübre fiyatları, akıl almaz zamlar yemeye devam ediyor.
Hani bir zamanlar müthiş bir müjde açıklanmıştı, hatırlıyor musunuz? “Türkiye müthiş bir doğalgaz rezervi buldu” diye. O konuyla ilgili bir gelişme oldu mu? Bu rezervi ne zaman nasıl çıkaracağız, ekonomimize etkisi nasıl olacak, bilen yahut duyan var mı?
Geçtiğimiz haftalarda, gıda fiyatlarına zamla ilgili, Rekabet Kurulu zincir marketlere cezalar yağdırdı. Şimdi sormak lazım; marketlerin ne günahı var, bu zam furyasına ve döviz yükselişine gıda fiyatları nasıl zamsız kalabilsin?
Ülkemizde eskiden beyin göçü oluyordu, şimdi buna “para göçü” de eklendi. İnsanlar, paralarını dövizde, altında tutuyor. Bundan da kötüsü, paralarını yurt dışına çıkartıyor. “Panama Papers” evrakları ile ülkemizdeki büyük holdinglerin off-shore hesaplarını ne denli aktif kullandığını bir nebze de olsa görebildik. Londra başta olmak üzere, yurtdışında gayrimenkul yatırımlarının ne denli aktif olduğunu görebildik.
Çünkü insanlar, güven duygusunu artık yitirmiş durumda. Çocuklarını da ülkemizde okutmuyorlar, paralarını da ülkemizde tutmuyorlar.
Büyük şirketlerimiz, erimeye yüz tuttu. Mesela ülkemizin gururu şirketlerinden Türk Hava Yolları’nın birkaç yıl önceki birim hisse değeri 5 dolar iken, bugün 1.5 dolar seviyesine geriledi. Garanti Bankası’nın büyük hissedarı İspanyol ortağı, geçen hafta kalan tüm hisselere de talip olduğunu belirtti. Çünkü yabancı yatırımcı, dolar bazında baktığında, dün 5 lira olan hisseyi bugün 1 liraya alabileceğini görüyor. Umarım, varlıklarımız kelepir satışların kurbanı olmaz.
NE YAPMALI
Aslında bu sorunun cevabı, üç aşağı beş yukarı herkesçe malum.
Bir kere, hemen hukuk reformu yapılması şart. Hukukun üstünlüğünün sağlanmadığı bir ülkede yatırım ortamı oluşamaz, yabancı yatırımcı parasını güvenle tutamaz, istihdama katkı sağlayacak işletmeler oluşturamaz.
Anayasamızda ve kanunlarımızda bağımsız olduğu belirtilen Merkez Bankası, Rekabet Kurumu gibi kurumlarımızın bağımsızlığı temin edilmeli.
İfade özgürlüğü, ülkemizde maalesef çok ciddi bir sorun. İnsanlar, tweet atarken, sosyal medya hesaplarında bir görüş açıklarken ciddi zorluklar yaşamakta. “Silivri soğuktur” cümlesi, insanların bilinçlerine işlemiş durumda. Bir de öyle bir ortam var ki, 6-7 yıl önceki bir tweet bile bugün karşınıza çıkabilir.
Çiftçi üretemez halde, borç batağında. Elektrik ve yakıt fiyatları fahiş noktalarda. Gübre ve tohum fiyatları müthiş bir hızla artmakta.
Hal böyle iken, sağlıklı bir ekonomik kalkınma beklenemez. Orta gelir yok oldu. Azınlık bir kısım, ülke gelirinin çok büyük bir kısmına sahip, çoğunluk da asgari ücret seviyesinde, yarınını kurtarmak derdinde.
Kuru soğan-ekmek yenmesi, az elektrik tüketilmesi tavsiye edilerek ekonomi yönetilemez. Bunlar; gülünç, hiçbir ağırlığı olmayan, insanların akıllarıyla adeta alay eden açıklamalardır.
Kalıcı birçok yönlü reform hareketi başlatılmadan, sağlıklı bir ekonomik kalınma mümkün değil!
bekir.atahan@atahanhukuk.com