Dün, “Dünya Yoksullukla Mücadele Günü” idi

Çocuklar, masum varlıklar, sokakta yaşamayı haketmiyor Gerçek, “Fakirlik yok, tembellik var”… Dün, 17 Ekim, Dünya Yoksullukla Mücadele Günü idi. Bu anlamlı gün, birçok ülkede ve ülkemizde bazı yerlerde gün anlamına uygun şekilde kutlanırken, ilimizde ise her hangi bir etkinlik dikkat çekmedi. Bir sivil toplum kuruluşu Başkanı olan Deniz Kakanas adlı kadının, “Dünya Yoksullukla Mücadele Günü” […]

Çocuklar, masum varlıklar, sokakta yaşamayı haketmiyor

Gerçek, “Fakirlik yok, tembellik var”…

Dün, 17 Ekim, Dünya Yoksullukla Mücadele Günü idi. Bu anlamlı gün, birçok ülkede ve ülkemizde bazı yerlerde gün anlamına uygun şekilde kutlanırken, ilimizde ise her hangi bir etkinlik dikkat çekmedi.
Bir sivil toplum kuruluşu Başkanı olan Deniz Kakanas adlı kadının, “Dünya Yoksullukla Mücadele Günü” ile ilgili kaleme aldığı ve sokaklara mahkum bırakılan çocukların masum varlıklar olduklarını, onların “sokakta yaşamayı hak etmedikleri” temalı yazısını sütunlarımıza taşıyalım istedik. İşte, Deniz Kakanas’ın, “Dünyada bazı durumlar hariç, hiç bir şekilde fakirlik yok, tembellik var arkadaşlar” başlıklı yazısında anlattıkları: 
“Herkesin önünde paylaştığım fotoğraflar için mağdur kişilerden özür diliyorum, fakat sokaklarda gözlemlediğim kadarıyla, dilencilik artık bir meslek hastalığı olmuş. Mesela hırsızlık da öyledir. Ancak bazı hırsızlar ihtiyacı kadar çalar, yani evindeki eksiğini tamamladığında artık hırsızlık yapmaz.
Hepimizin zor zamanları, parasız zamanları, borçları oldu. Tek bir ev alabilmek için yıllarca birçok ihtiyaçtan vazgeçerek çok zor günlerimiz oldu ve ayağımızı yorganımıza göre uzatmayı bildik. Hatta birçok kişi, geçim derdi yüzünden yemedi, çocuğuna yedirdi, giymedi giydirdi. Özele gidersek… Hiç kimseye muhtaç olmamak için doğru-yanlış birçok bedel ödedi, fakat ne el açtı ne de sokağa düştü.
Birçoğumuz anneyiz. Hangimiz, çocukları peşimizden sokaklarda sürükledik, çöp kutularına sokup yiyecek arattık, çöplerde yaşattık. Birçok dilenci, sokak çocuğu ve kağıt toplayan kişiyle konuştum ve onlar da durumlarından vazgeçemediklerini itiraf ettiler.
Mesela geçenlerde bir caminin etrafında her hafta dilencilik yapan kadınlarla konuştum ve önce her zamanki gibi bir sürü yalan söylediler, sonra biri arsasının olduğunu, ev yapıldığını itiraf etti. Kendilerine de izah ettim… Yoksulluğu kabul etmek hiç bir zaman doğru değil. Hayvanlar bile günlük yemek ihtiyacını karşılamak için sabah uyandığında avına çıkar.
Bizim kültürümüzde komşuluk vardır. İnsan, bir komşusuyla oturup bir kahve içmek ya da çalışan bir sürü kadının işini yapmak ve çocuğuna bakmak suretiyle üç beş kuruş kazanabilir. Bir yanda çalışırken, aklı çocuklarında kalan, günün yorgunluğuyla hazır bir çorbaya kavuşamayan insanlar var. Diğer yanda üç beş kuruşu beğenmeyen ve sürekli ülkesini, kültürünü, insanlığını ve özellikle hiç bir suçu olmayan çocukları sokaklarda, taşların üzerinde uyutarak süründürenler var.
Çocuklar, masum varlıklardır. Hiç bir şekilde sokakta yaşamayı hak etmiyorlar. Bir çocuk köyü kurup bu çocukları böyle ailelerin elinden almak gerekiyor.
Dilenci kadınlara, ‘size bir meslek öğretelim, çalışın’ dediğimde hiç bir şekilde kabul etmiyorlar. Ayrıca bazı dilencilerin aç gözlüğü yüzünden, kimin gerçek ihtiyaç sahibi olduğunu bilemediğimiz için gerçekten onlar için de bizim için de durum zor. Allah yardımcıları olsun. -Cemil Yıldız-

 

Exit mobile version