Dünden bugüne değişmiyor hikâyemiz…

Eski kentin, kapanan kapılarındayız… Kimi terk edilmiş, kimi yıkık dökük haliyle korkutmuş, kimi ‘buradayım’ derken aslında yardım istemiş, kimi hala nefes olmuş, ev olmuş. Burası, kadim kent Antakya’nın yorgun, hikâyesi bol, yaşamları iç içe geçmiş parçası, eski kentin dar sokakları! Eski kentin eski evlerine dair anlatılan bir hikâye gelsin ve hala nefes alıp veren bu […]

Eski kentin, kapanan kapılarındayız…

Kimi terk edilmiş, kimi yıkık dökük haliyle korkutmuş, kimi ‘buradayım’ derken aslında yardım istemiş, kimi hala nefes olmuş, ev olmuş. Burası, kadim kent Antakya’nın yorgun, hikâyesi bol, yaşamları iç içe geçmiş parçası, eski kentin dar sokakları!

Eski kentin eski evlerine dair anlatılan bir hikâye gelsin ve hala nefes alıp veren bu evleri bizim için bir kez daha resimlesin…

“Eski, virane ya da terk edilmiş evleri görünce, durur bir hayale bırakırım kendimi. ‘Bir zamanları’nı canlandırmaya çalışırım. ‘Orada kimler yaşardı, neler konuşulurdu’ diye düşünürüm. Dikkatimi en çok pencereler çeker. Onun önünde hangi zaman kim oturdu, neler geçti o pencerenin önünde, merak ederim…

O yüzden severim bu evleri… Bir gün bizim de yapayalnız kalacağımızı anlatırlar bana…

Anneannem ve dedemin bugünlerini inşa ettikleri sarı boyalı tek katlı evleri canlanır gözümde. Üstü asma dolu, önü erik ağaçlı, etrafı tuğla ve pirketlerle çevrili o bir zamanların neşeli evi… Ben, kendimi bildiğimde, o evde kiracılar oturuyordu. Anneannemler bizimle aynı binadaydı. Sonra, sarı boyalı evin erik ağacı devrildi yere, boylu boyuna… Ardından kendisi yerini dev bir apartmana bıraktı. Herkes ve her şey yer değiştirdi onunla. O sarı badanalı evin penceresinden bakanlar hala çocukluğumun hafızasında, rahmetli anneannemin birinci kattaki mutfak penceresinin tülünden sızan yeşil gözleri de…

Şimdi nerede o evdeki canlı hayatlar, soluk alıp verenler… Haydi, topla toplayabilirsen o eve bir zamanlar nefesleriyle hayat verenleri… Kimi insanlar göçüp gidiyor öteki tarafa, evleri mahzun kalıyor. Kiminin evleri yıkılıyor, evsiz kalıyor…” Tamer Yazar

Exit mobile version