Dünya Çocuk Kitapları Haftası ( 13-19 Kasım 2023)

Özellikle ilköğretim okullarında öğretmenlik yaptığım yıllarda, gerekli gereksiz onlarca “Belirli Gün ve Hafta” vardı. Sanırım günümüzde farklı haftalar eklendi buna. Dünya Çocuk Kitapları Haftası, Kütüphaneler Haftası, Yeşilay Haftası, Kızılay Haftası her zaman önemsediğim ve hakkıyla kutladığım haftalar olmuştur. Her yıl, Kasım ayının ikinci Pazartesi günü ile başlayan hafta, dünyada ve ülkemizde” Dünya Çocuk Kitapları Haftası” […]

Özellikle ilköğretim okullarında öğretmenlik yaptığım yıllarda, gerekli gereksiz onlarca “Belirli Gün ve Hafta” vardı. Sanırım günümüzde farklı haftalar eklendi buna.

Dünya Çocuk Kitapları Haftası, Kütüphaneler Haftası, Yeşilay Haftası, Kızılay Haftası her zaman önemsediğim ve hakkıyla kutladığım haftalar olmuştur.

Her yıl, Kasım ayının ikinci Pazartesi günü ile başlayan hafta, dünyada ve ülkemizde” Dünya Çocuk Kitapları Haftası” olarak kutlanmaktadır.

Haftanın amacı, “çocukların kitap okuma alışkanlığının geliştirilmesine öncülük etmek, çocukları kütüphane kullanmaya teşvik etmek ve çocuklara kütüphane konusunda algı ve farkındalık kazandırmaktır.”

Gerek üniversite yıllarımda gerekse öğretmenlik yıllarımda hatırı sayılır sayıda kitabım vardı (hâlâ vardır) ve hafta içinde kitaplarımı birçok okulda sergilediğimi anımsıyorum. Kitap sergileri hem çocuklar hem de veliler tarafından büyük bir ilgiyle karşılanırdı.

Öğretmenlik yıllarımda, hafta içinde öğrencilerimi mutlaka kütüphaneye ve kitapçıya götürdüğümü anımsıyorum, çünkü çocukların her yaşta kütüphaneyle tanışmalarını, kütüphanelerden yararlanmalarını çok önemsiyordum. Çünkü o yıllarda kitaplara ulaşmak kolay değildi.

1919 yılından itibaren Amerika’da kutlanmaya başlanan Dünya Çocuk Kitapları Haftası, ülkemizde 1947 yılından beri kutlanmaktadır.

Okuma alışkanlığı konusunda iyi bir yerde oluğumuz söylenemez. Velilerimiz, öğretmenlerimiz, öğrencilerimiz okumuyor… Okullarımızın çoğunda kitaplık vardır. Bu kitaplıklarda binlerce kitap el değmeden bekliyor. Bir öğrenci okuma alışkanlığı kazanmadan liseyi, hatta üniversiteyi bitirebiliyor. Çocuklar için temel kitap sayılan İki Yıl Okul Tatili’ni, Küçük Prens’i, Sait Faik’in Son Kuşlar’ını, Robinson Crusoe’yi okumayan çocuklarımız çoğunluğu oluşturuyor. Oysa kitap okuma, her insan için yaşamsal bir gereksinimdir.

Okuma alışkanlığı kazandırılmasında en büyük pay anne babaya düşer.

Okuyan anne baba en iyi modeldir. Okuma sevgisi en iyi, yaşayarak kazandırılabilir.

Haldun Taner, çocukların kitap okumayı sevmesi ve okuma alışkanlığı kazanması için şöyle demiş:

“Ben okumaya evde başladım. Anam, babam, büyükbabam, dayılarım, teyzem, halam hepsi bir şeyler okurdu. Evimizde kitaptan duvar görünmezdi. Kitapsız evleri bugün dahi, istedikleri kadar lüks döşeli olsunlar, özsüz, yoksul, soğuk ve ruhsuz buluyorum. Sahiplerini önemseyemem.”

Suut Kemal Yetkin, “Canım Kitap” adlı denemesinde “Niçin Okumalıyız?” sorusuna yanıt arıyor ve şöyle diyor: “Düşünüyorum da, şu dünyadan kitaplar yok oluverse, yaşmak ne kadar güçleşir, çekilmez bir ağırlık olur.

Romancı veya şair için yazmak nasıl dayanılmaz bir ihtiyaçsa okur için de yazılanları okumak öyledir. En kötümser zamanlarımızda yardıma onlar koşar, Ataç, ölüm yatağında kendisini görmeye gelen bir dostuna: ‘Hastalıkta ağrıları dindiren en iyi ilaç şiirmiş. Boyuna şiir okuyorum.’ dememiş miydi?”

Eğer bir insan okuma alışkanlığı kazanamamışsa bunda hem aile hem de okul sorumludur. Evde anne-baba, okulda öğretmen bu konuda iyi örnek olamıyorsa, çocuk bu alışkanlığı nasıl kazanabilsin?

Edebiyat araştırmacısı Cevdet Kudret: “Okullar, okuma alışkanlığı kazandırabilirse başka hiçbir şey kazandırmazsa da olur.” demişti.

Büyük eğitimci İsmail Hakkı Tonguç 13.12.1943 tarihli, bütün Enstitü müdürlerine yazdığı mektubun bir yerinde şöyle der: “Enstitülerin çoğunda öğretmenleri, öğrenciyi tatmin edecek şekilde, kitap okumaya hevesli görmedim. Türkçe öğretmenlerinden bazıları bile istenilenden çok az kitap okumaktadır.

Bu durum öğretmenin şahsından ziyade öğrencilerin, enstitünün zararınadır. Okuma isteği kıt öğretmenlerin çoğunluk teşkil ettiği enstitülerde hayat basitleşmekte, durgun ve sıkıcı bir manzara göstermektedir.”

Köy Enstitüsü çıkışlı bir başka değerli yazar Mahmut Makal anlatır: “Ben öğrenme sevincinin ne olduğunu Köy Enstitülerinde gördüm. Hiç unutmam. On sene kadar oluyor, bir gün Ankara’nın yanı başındaki Hasanoğlan Köy Enstitüsü’ne gitmiştik. Burada gördüklerimin yalnız birkaç sahnesini size anlatacağım. Okulun koca baş hayvanlarını barındıran ahırda bir çocuk gördüm. Gece nöbeti ona düşmüş, elinde bir kitap vardı, dalmıştı. Shakespeare okuyordu. Okuduklarını nasıl kavradıklarını da ertesi günü oynadıkları piyeste gördük. Ben ömrümde bu kadar güzel tiyatro seyretmedim dersem eş dost gücenmesin.”

Yaşam, okudukça anlam kazanır. Önce kendimiz okuma alışkanlığı edinelim, sonra öğrencilerimize okuma alışkanlığı kazandırıp onlara okumayı sevdirelim. Eğitimin en ağırlıklı yanı budur. Kitapları görerek, kitapları göstererek Dünya Çocuk Kitapları Haftası’na “merhaba” diyelim.

Exit mobile version