Ülkemiz bu son haftada dünya medyasının ilgisindeydi; TV kanalları, gazeteler, radyolar, internet siteleri, Türkiye’de olanları, izleyici, okuyucu ve dinleyicilerine duyurdular.
Keşke bu ilgi olumlu bir gelişme sayesinde olsaydı. Çoktandır böyle bir imkandan mahrumuz; Türkiye, hiç değilse son on yıldır, genellikle olumsuz haberlerle dünya medyasının gündemine giriyor.
Bu defa da İstanbul’un üç kez seçilmiş büyükşehir belediye başkanı Ekrem İmamoğlu’nun başına gelenler yüzünden ilgi odağıyız.
Haberlerde esas üzerinde durulan, İmamoğlu’nun yapılacak ilk seçimde cumhurbaşkanı olma ihtimali sebebiyle siyaseten önünün kesilip hapise atılması…
***
İngiliz BBC’nin haberinde, “İmamoğlu, Erdoğan’ın en zorlu siyasi rakiplerinden biri olarak görülüyor. Pazar günü yapılacak olan CHP’nin cumhurbaşkanı adayı seçiminde yarışan tek kişi” denildi.
İngiliz haber ajansı Reuters ise “Türk mahkemesi, İstanbul Belediye Başkanı İmamoğlu’nu tutukladı” başlığıyla tutuklama kararını gördü.
Haberde, “Erdoğan’ın başlıca siyasi rakibi olan İmamoğlu’nun cezaevine gönderilmesi kararı, ana muhalefet partisi, Avrupalı liderler ve on binlerce protestocunun İmamoğlu’na yönelik eylemleri siyasi ve antidemokratik olarak eleştirmesinin ardından geldi” denildi.
CNN ise tutuklama haberini “Türkiye genelinde protestocular toplanma yasağına meydan okurken İstanbul Belediye Başkanı hapse atıldı” başlığıyla gördü.
Haberde, “İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun yolsuzluk ve terörle bağlantılı olduğu iddialarıyla gözaltına alınmasına karşı ülke çapında kitlesel protestolar düzenlenirken, Türk mahkemesi pazar günü İmamoğlu’nun yargılanıncaya kadar hapiste tutulmasına karar verdi” ifadeleri kullanıldı.
İtalya da hükümete yakın Il Giornale gazetesi içinde bulunduğumuz tabloyu “Kafka senaryosu” olarak tanımlıyor ve “AKP iktidarının (dış dünyaya yönelik) anlatısı ile ülkenin gerçekliği arasındaki devasa makasa” dikkat çekiyor.
“Anlatı” ifadesi ile gazete, Erdoğan yönetimi ile Avrupa arasındaki son dönem yakınlaşmaya gönderme yapıyor:
“Türk hükümeti bir tarafta Ukrayna barışına katkıdan söz ediyor; beri tarafta içerde 2028 seçimlerine girmesini önlemek amaçlı İstanbul Belediye Başkanının diplomasını elinden alıyor ve kendisini tutukluyor.”
Gazete özetle “Ukrayna barışı için Avrupa’nn güçleri ile aşık atmaya çıkan Türkiye’nin; içerde siyasi tutuklamalar, gösteriler ve bunların ekonomik sonuçlarıyla kendi iç barışını tehlikeye atmasına” dikkat çekiyor.
Avrupa’nın etkili finans gazetesi Financial Times da; “2016’da girilen otoriteryanizm girdabının daha güçleneceğini, Avrupa’nın -barış gücü katkısı uğruna- olan bitene sessiz kaldığını, Trump’ın Ankara’yı hiç frenlemeyeceğini, biricik fren unsurunun yabancı sermaye arayışı olabileceğini, İmamoğlu operasyonunun tam da bu konjonktürden cesaret aldığını” yazıyor.
France 24 TV’ye konuşan bir yorumcu, ”Siyasi analistler yılladır Türkiye’deki rejimin adı tam olarak nedir? Ne olmalıdır?ı… konuşur. İşte bu an, o an. Yıllardır cevaplanamayan o soruya nihayet bir yanıt vereceğiz. Sevindirici olan tek gelişme sivil toplumun tepkisi. İmamoğlu’nun iptal edilen İstanbul seçimlerinde de, seçimlerin yenilenmesinde gene sivil toplum belirleyici oldu…”
***
İçerde ve dışarıda herkesin teslim ettiği bir “kırılma noktası” olarak kayda geçen bu “ya herro, ya merro” dönemecinde uluslararası tepkilere de neden oldu.
Avrupa Belediyeler ve Bölgeler Konseyi (CEMR), Uluslararası Frankofon Belediye Başkanları Derneği (AIMF) ve B40 Balkan Belediyeler Ağı İmamoğlu’na destek mesajı yayımladı.
Paris Belediye Başkanı Anne Hidalgo’nun insiyatifiyle hazırlanan Avrupa Belediyeler destek mesajını Amsterdam, Atina, Brüksel, Roma, Helsinki gibi başkentlerin de aralarında olduğu 23 şehrin belediye başkanları imzaladı.
Belediye başkanları gözaltı kararını “kınadıklarını” belirterek Avrupa kurumlarını “İmamoğlu’nun serbest bırakılmasını sağlamak için derhal harekete geçmeye” çağırdı.
AFP haber ajansına göre, ABD Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Tammy Bruce, konuyla ilgili, “Türkiye’nin insan haklarına saygılı olmasını ve iç düzenlemelerini uygun şekilde ele almasını teşvik ederiz” açıklamasında bulundu.
Uluslararası Af Örgütü Avrupa Bölge Direktör Yardımcısı Dinushika Dissanayake, İmamoğlu’nun gözaltına alınmasını, “barışçıl muhalefete yönelik devam eden baskılar ve ana muhalefet partisi CHP’nin hedef alınmasında büyük bir tırmanış” olarak nitelendirdi.
Almanya Başbakanı Olaf Scholz 20 Mart’ta sosyal medya hesabından paylaştığı mesajda, İmamoğlu’nun tutuklanmasını “üzücü bir olay” olarak nitelendirdi. Almanya Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Sebastian Fischer, Türkiye demokrasisi için “ciddi bir gerileme” olarak yorumladı.
Fransa Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Christophe Lemoine, Paris’in karardan “derin endişe duyduğunu” belirtti.
Avrupa Parlamentosu Milletvekili Dario Nardella, Avrupa’da Paris’ten Amsterdam’a, Barselona’dan Milan’a onlarca kentin belediye başkanlarının “İmamoğlu’nun yanındayız, Türkiye’de demokrasinin yanındayız” dediği bir video mesaj paylaştı.
***
Muhtemelen iktidar dışarıdan gelen tepkileri önemsememek niyetinde; ancak Türkiye kendisini dünyaya kapatmış, kendi yağıyla kavrulmayı bilen, ürettikleri sayesinde ekonomisi tıkırında olan bir ülke değil.
Yabancıların olumlu ilgisini bekleyen kırılgan bir ekonomisi var ülkemizin.
“Yabancı” denilenler ekonomimize kaşımız gözümüz için ilgi duyuyor değiller; paradan para kazanma imkanı var diye Türkiye’ye geliyorlar. Daha büyük zararı engellemek için küçük zararı göze alıp ilk fırsatta kaçmaları bundan…
İktidarın medyadaki dostları, günler öncesinden, sonradan yaşanacakları paylaşabildiklerine göre, gelişmeyi planlayanlar gelişmenin ekonomiye ve genel olarak ülkeye olumsuz yansıyacağını da hesaplarına katmışlardır.
Katmamışlarsa, işte o zaman kötü.
. Pof. Dr. Garip Turunç – Bordeaux (Fransa) Üniversitesi ve İstanbul Galatasaray Üniversitesi Em. Öğt. Üy.
Bordeaux, Pazar 23 Mart 2025
YORUMLAR