Bu dünya senin en iyi öğretmenin. Her şeyde bir ders var. Her deneyimde bir ders var. Öğrenin ve bilge olun. Her başarısızlık, başarıya giden bir basamaktır. Her zorluk veya hayal kırıklığı, inancınızın bir sınavıdır. Her tatsız olay veya günah, içsel gücünüzün bir testidir. Bu nedenle çaresizlik yok. İleriye doğru yürüyüş kahramanı!
Swami Sivananda
İnsanoğlunun bireysel ve toplumsal olarak yaşam kalitesini artırabilmesi için doğduğu andan itibaren eğitimden geçmesi gerekmektedir. İnsan, kendi kendini eğitebildiği gibi mutlaka kendisini eğitecek diğer insanlara da ihtiyaç duymaktadır. En önemlisi de aile eğitimidir çünkü aile, eğitimin başlangıcı yani temelidir.
Eğitim ailede başlar ve yaşam boyu devam eder. Nasıl bir çocuk yetiştireceğimize biz yetişkinler karar veririz. Çocuk eğitiminden ziyade yetişkin eğitimi önemlidir. Yetişkinler rol-modeldir çünkü. Yazının bu bölümünü çok uzatmadan, aşağıdaki öyküyü yetişkinlerin defalarca kez okumasını, ziyadesiyle anlamasını istiyorum.
Hadi o halde kahve tadında öykümüzü okuyalım.
Uzakdoğu’da bir hükümdar varmış. Bu hükümdar tahta oturmadan önce halkı sefalet içinde yaşıyormuş. Hükümdar, yememiş, içmemiş, gece gündüz çalışmış, en nihayetinde halkını ve ülkesini bölgenin en zengin, halkını da en müreffeh halk haline getirmiş. Tabii kendini halkına o kadar çok adamış ki, evlenmeyi dahi unutmuştu. Hükümdar düşünür ve evlenmesi gerektiğine karar verir. Çünkü kendisinden sonra tahtını emanet edeceği kişiyi yetiştirmesi gerekiyordu. Hükümdar evlenir. Belli bir süre geçer. Çocuğu olmaz. Hekime gitme ihtiyacı hissetmez. Eşinden onay alarak ikinci evliliğini yapar. Çünkü hükümdarın amacı evlenmek değil, kendisinden sonraki hükümdarı yetiştirmektir. İkinci evliliğini yapar. Bu evlilikten de çocuğu olmayınca, hekime başvurur. Hekim, hükümdara yaşlılığından dolayı çocuğunun olamayacağını ifade eder. Hükümdar, çocuğu olamayacağından dolayı değil de, halkını iyi yönetebilecek bir hükümdar yetiştiremeyeceğinden dolayı üzülür.
Zaman içinde hükümdar düşünür ve bir karar verir. Hemen yardımcılarını çağırır ve talimatlarını sıralar: Ülkenin dört bir yanına haber verin. Yedi ile oniki yaş aralığında çocuğu olan herkes, bir hafta sonra saray meydanında toplanacak, onlarla konuşma yapacağım der.
Ülkenin dörtbir yanına haber salınır ve o gün herkes meydanda toplanır.
Hükümdar kürsüye çıkar ve halkına seslenir:
Ey halkım!
Sizlerle, bugün burada toplanmamızın nedeni, kendi yerime seçmek istediğim hükümdarı belirlemek için. Kendimi size ve ülkeme o kadar adamışım ki, evlenmeyi, aile kurmayı ve çocuk sahibi olmayı unutmuşum. Evet halkım, bugün, çocuklarınızdan biri benim yerime hükümdar olması için bir aradayız. Bunun için küçük bir sınav yapacam. Hepinizin çocuklarını kendi çocuğum gibi görüyorum. Fakat bir hükümdar seçilecek. Şimdi görevliler sizlere birer tohum verecek. Bu tohumu en iyi yetiştiren çocuk benim yerime geçecek hükümdar olarak seçilecek.
Görevliler tohumları dağıtır. Alanda bulunan herkes tohum için toprak ve saksı alıp evlerine dönerler.
Zamanla herkesin saksısındaki tohumlar filizlenir, boy verir, rengarenk çiçeklere dönüşür. Fakat Jirr adındaki çocuğun saksısı hala boştur. Jirr, annesine söylenir. Sen, benim hükümdar olmamı istemiyorsun. Annesi üzülür fakat çaresizdir. Oğluna: “belki bizim kısmetimiz değildir,” der.
Büyük gün gelmiştir artık. Tüm çocukların ellerinde, içinde rengarenk çiçeklerin olduğu saksılarla, hükümdarın kendilerini seçmelerini beklerken, en arkalarda saksısı boş olan ve ağlamaklı Jirr bulunmaktadır. Kral, tüm çocukların ellerindeki saksılara bakarken, en arkada bulunan, ve saksısı boş olan tek çocuk olan Jirr’in yanına gelir. Senin saksın neden boş der. Jirr: “Annem hükümdar olmamı istemiyor galiba,”der.
Hükümdar, gülümseyerek, kürsüdeki yerini alır ve halkına seslenir:
Ey halkım!
Burda toplanma sebebimizi daha önce sizinle paylaşmıştım. Gördüklerim karşısında dehşete kapıldım. Ben, sizlere daha iyi yaşam koşulları sunmak adına kendimi yok saydım. Sizler ise çocuğunuzun hükümdar olması için her türlü hileye baş vurdunuz. Sizlere dağıttığım tohumları daha önce kaynatmıştım. Kaynayan tohumlar filizlenme özelliklerini yitirirler. Fakat sizler çocuğunuzun hükümdar olması için, dağıttığım tohumları değiştirdiniz. Tabii ki içinizden biri hariç. Çünkü o hiç bir hileye baş vurmadan, verdiğim tohumla yetindi. Hükümdar, Jirr’e seslenir. Yanına çağırır. Ve havaya kaldırarak,
Selam olsun yeni hükümdarımıza! der.