Eğitim-İş Sendikası İzmir Demokrasi Üniversitesi’nde örgütlenen öğretim görevlileri ve çalışanlara yönelik mobbing ve işten atılmaları protesto etti. Üniversite önünde gerçekleştirilen basın açıklamasında Konuşan Genel Başkan Kadem Özbay Türkiye Cumhuriyeti’nin bir hukuk devleti olarak kurulduğunu ancak, hukuk devletinin süreç içinde darbelerle kanun devletine, kanun devletinin de tek adam rejimiyle birlikte KHK’lar devletine dönüştüğünü söyledi.
Üniversitelerdeki keyfi görevlendirmeleri ve mobbingleri İzmir’de protesto ededn Eğitim İş Genel Başkanı Özbay ”Bu yapı maalesef ki bilim yuvası olması gereken üniversitelere de sirayet ,etmiştir. Düşünün bir ülkede, ülkenin yurttaşları, muhtarından cumhurbaşkanına kadar seçimlerle göreve gelebiliyor ama aydın insanların bulunduğu üniversitelerde insanlar kendi rektörlerini seçemiyor. Türkiye’nin Anayasasında açıkça tarif edilen demokratik, laik ve sosyal hukuk devleti ilkelerinden yavaş yavaş uzaklaşıyor. Bilim yuvalarındaki bu tablo içimizi acıtıyor. Bunun bir acı örneğini de İzmir’deki Demokrasi Üniversitesi’nde yaşadık. Hukuk devletlerinde hukukun üstünlüğü egemendir. Yine hukuk devletinde tüm kişiler; gerek kurumlar diğer deyişle idare gerekse bireyler hukuk kurallarına uymakla ve hukuka bağlı olmakla yükümlüdür İzmir Demokrasi Üniversitesi Rektörlüğü bizzat Rektör Prof. Dr Bedriye Tunçsper sendikal örgütlenmeye karşı özellikle de Eğitim İş’e karşı çeşitli eylemlerin odağında bulunarak suç işlemektedir. Öyle ki, rektör Bedriye Tunçsper ve Genel Sekreter Dilek Karaman sendikamız üyelerinin bulunduğu iş yerlerine, bürolara giderek üyelerimizi istifaya zorlamış, korku ve baskı ortamı yaratmaya çalışmıştır. Üyelerimizden istifaya zorladıkları olmuş, açıkça suç işlemiştir” dedi.
Demokratik bir ülkede rektörler, atanmaz; seçilir!
Kadem Özbay konuşmasını şöyle tamamladı: Türkiye’nin son yıllarda Dünyanın en başarılı 500 üniversitesi listesine neden giremediğini soranlar; cevabı bilimin, aklın, özgür düşüncenin yuvası olması gereken; özerk, bağımsız ve çağdaş formda kalmaları sağlanması şartken sistematik olarak gericileştirilen üniversitelerimizin getirildiği bu halde aramalıdır. Üniversitelerimizin yaşaması ve toplumsal işlevlerini yerine getirebilmeleri için özgür düşünce ve özerklik şarttır. Buradan bir kez daha ilan ediyoruz, üniversitelerdeki her türlü keyfi ve hukuksuz durumda, üyemiz olsun olmasın, bütün eğitim çalışanlarının yanında olacağız. Türkiye’deki her bir üniversitedeki baskılardan, dayatmalardan, hukuksuzluklardan haberdarız. Tüm üniversite çalışanlarına seslenmek istiyorum; Eğitim-İş üyesi olsun olmasın, hakkı yenen baskıya uğrayan tüm üniversite çalışanlarının yanındadır. (Haber merkezi)