İstanbul sözleşmesi kırmızı çizgimizdir
Hatay Eğitim Sen üyesi kadın öğretmenler, bir açıklamayla, kadına şiddetin ve kadın cinayetlerinin önlenebilmesi için İstanbul Sözleşmesi’nin uygulanması gerekliliğini kaydederek, “İstanbul Sözleşmesi, kırmızı çizgimizdir” dedi.
Hatay Eğitim Sen üyesi kadın öğretmenlerin ortak açıklamasında, her gün basına yansıyan ve yansımayan yüzlerce kadının şiddete maruz kaldığı, kadın cinayetlerinin devam ettiği ülkede, yine bir gece yarısı Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi ile İstanbul Sözleşmesi’nin feshedilme kararının alındığı hatırlatıldı ve şöyle denildi:
“Meclis’te onaylanarak, Anayasa’da tarif edilen usulüne uygun şekilde yürürlüğe girmiş bir sözleşme, tüm hukuki teamüllere ve Anayasa’ya aykırı bir şekilde, tek bir imzayla, bu toplumun en az yarısını oluşturan, yaşamı üreten, dünyayı döndüren kadınların itirazına rağmen feshedildi.
İsmi İstanbul olan, Türkiye’nin ev sahipliği ile imzalanmış bir sözleşmeden ayrılmak, abesle iştigaldir! Hukuk Devleti ilkelerine göre bu kararname hükümsüzdür, Anayasanın 90. Maddesi’ne aykırıdır. İstanbul Sözleşmesi, uluslararası sözleşmedir ve kanun hükmündedir. Yetki gaspıyla TBMM devre dışı bırakılamaz.
İstanbul Sözleşmesi; kadınlara, LGBTİ+lara yönelik ayrımcılığı, şiddeti yaratan koşulların ortadan kaldırılarak şiddetin önlenmesi, kadınların her tür şiddetten korunması, şiddet oluştuğunda ise faillerin kovuşturulması, yargılanması ve cezalandırılması için titizlikle hazırlanmış uluslararası bir sözleşmedir. Sözleşme, toplumsal cinsiyet eşitliğine net vurgu yapar ve devletlere bu noktada sorumluluklarını hatırlatır. Aileyi, sadece evlilik bağı ile tanımlamaz, daha geniş ele alır. O hane nasıl kurulmuş olursa olsun, şiddete uğrayanı korumak üzerine kuruludur. Sözleşmeyi feshetmek, açıkça daha fazla kadının, LGBTİ+nın, erkekler tarafından, cezasız kalacağının garantisiyle öldürülmesi anlamını taşır.
Kadının bir tür mülk haline getirilmesine, kendisine her şeyin yapılabilir olduğuna, erkeğin her arzusunu yerine getirmek zorunda olan bir köle olarak görülmesine değil, erkeklerin bu ayrıcalığını kaybetmesine içerleyen, eşitlik talebinden, eşitlikten tiksinenlerin ‘yatıştırılması’ için sözleşmeden çıkılması, Memur-Sen tarafından övünç kaynağı haline getiriliyor.
Memur Sen’in açıklamasında, sözleşmenin feshi için çağrı yapılıyor. Ancak unutulmamalıdır ki, sendikalar, varlıkları gereği üyelerinin ve tüm çalışanların kazanılmış haklarını korumak ve haklarını geliştirmek için mücadele etmekle yükümlüdür. Toplumsal cinsiyet eşitliği, kadınların eşit haklara sahip olması, bedeni, emeği, kimliği üzerindeki tahakkümün yok edilmesi de bu mücadelenin çok önemli bir parçasıdır.”
-TESLİM OLMAYACAĞIZ-
İstanbul Sözleşmesi’ni kendisine bir tehdit olarak gören, sözleşmenin örf ve adetlerimize, din, kültür ve geleneklerimize uygun olmadığını iddia eden siyasi iktidarın baskıcı ve ataerkil isteklerine teslim olmayacakları mesajını veren Hatay Eğitim Sen üyesi kadın öğretmenlerden oluşan Kadın Meclisi açıklamasında şöyle denildi:
“Şimdi soruyoruz… Babanın aile reisi, kadının kocaya itaatle yükümlü sayıldığı, hiyerarşik, eşitsiz, kadın emeğinin sömürüldüğü, değersizleştirildiği, kadının bir bütün olarak yok sayıldığı geleneklerden mi söz edilmektedir? Dine, gelenek ve göreneğe aykırı buldukları yaşam tarzına sahip kadınların ve LGBT+ ların öldürülmesini, şiddete, tacize, tecavüze uğramasını mı kabul etmemiz istenmektedir?
Ancak bizler, ne İstanbul Sözleşmesi’nden ne de 6284’ten vazgeçmeyeceğimizi inatla ve ısrarla yeniden bildiriyoruz. Biliyoruz ki, kadın cinayetleri politiktir. Yaşamın her alanında kadın mücadelesi ve kadın dayanışması ile eşit ve özgür bir toplumu hep beraber inşa edeceğiz. Yaşam hakkı için, özgürlük için vazgeçmiyoruz, kabul etmiyoruz! İstanbul Sözleşmesi bizimdir, vazgeçmeyeceğiz.” -Cemil Yıldız-