2017 -2018 eğitim öğretim yılına dün girildi, ders zilleri çalmaya başladı.
Milyonlarca genç beyin, eğitilmek, öğretilmek, çağdaş bir birey olarak topluma kazandırılmak için okullara koştular. Veliler, öğrenciler kadar heyecanla yeni ders yılını karşıladılar.
Eğer çağdaş bir dünya içerisinde yer alabilmek istiyor isek, eğer genç beyinlerin çağdaş bilgilerle donatılmasını istiyorsak, eğitimin bu doğrultuda verilebilmesi için herkesin kendine düşeni yapması gerekliliğini bir kez daha hatırlamak zorunludur.
Cumhuriyet daha 4,5 ayını dahi doldurmamış iken, bu devleti kuranlar, Cumhuriyetin temellerini atanlar “ Tevhid-i tedrisat” yasasının yürürlüğe girmesini sağlamak suretiyle, gelecek nesillerin çağdaş bir eğitim anlayışı içerisinde yetişmesinin, çağdaş bilgilerle genç beyinlerin dizayn edilmesinin yollarını bize sonuna kadar açmışlar idi.
Yine aynı kişiler “köy enstitülerini” yaşama geçirmek suretiyle, dünyada benzeri görülmeyen, köyden kente göçü engelleyecek, tarımı, küçük el sanatlarını güçlendirecek, köylerin şehir düzeyinde gelişmesini sağlayacak, gecekondulaşmayı önleyecek ve böylece ülke ekonomisinin hiçbir şekilde ve hiçbir şeyden zarar görmemesinin önünü açacak bir yol ve yöntem izlemeye başlamışlardı.
Öyle ki köy enstitüleri modeli, sadece ülkemizde değil, dünyanın kalkınmakta olan birçok ülkesinde de örnek olarak alınmış ve o ülkeler çağdaş nesillerin yetişebilmesi için bu örnek doğrultusunda eğitime yön vermişlerdi.
Ama ne yazık ki bu süreç içerisinde, özelikle çok partili yaşama girildikten sonra, belli kesimlerin oylarını alabilme uğruna gerek “tevhid-i tedrisat” ilkesinden ve gerekse birçok ülke tarafından rol- model olarak alınan “köy enstitüleri” uygulamasından adım adım vazgeçilmiş ve eğitimin geriye gitmesinin yolları açılmaya başlanmıştır.
Bir süre önce 8 yıllık temel eğitimden vazgeçilerek 4+4+4 modelini eğitim sistemimize monte etmeye kalkışmak suretiyle, eğitimde yeni bir geriye gidişin ayak sesleri duyulmaya başlamıştır.
Bununla da kalınmamış, eğitim müfredatında da önemli değişiklikler yapılmıştır.
Çağdaşlığı ilke edinen ülkeler, eğitim programlarındaki değişikliği, ileriye dönük ve çağdaş bilimi yakalayabilmek amacıyla yaptıkları halde, bizde ne yazık ki bunun tamamen aksine bir yol izlenmeye başlanmıştır.
Sistematik bir şekilde kurtuluş mücadelemiz, Atatürk, onun ilke ve devrimleri ile ilgili bilgiler müfredattan çıkartılma yoluna gidilmiştir.
Benzer bir uygulama evrim teorisinde de yapılmıştır
Müfredatta yapılan olumsuz değişiklikler sonucu, genç beyinlerin çağdaş bilgilerle donatılması ve böylece çağdaşlığa ulaşılabilmesi için gerekenlerin yapılması yerine ,çağın gerisine gidecek yol ve yöntemler yaşama geçirilmeye başlanmıştır.
Ortaokul ve liselerimizin, çağdaş ülkelerin müfredatlarına uygun bir şekilde eğitim verebilmeleri yerine o okulların adım adım din ağırlıklı eğitim verecek düzeye getirilmesine çalışılmaktadır.
İhtiyacın çok çok üstünde imam hatip okulları açmak ve bu okullarda eğitim verilmesini destekleyici yollara başvurmak suretiyle, normal eğitim veren ortaokul ve liselerin önü kesilmek ve gelişmeleri durdurulmak istenmektedir.
Bu gelişmeler üzüntü ile izlenmektedir. Yeni ders yılında çağdaşlıktan uzaklaşmayı gerçekleştirebilecek olan programların uygulamaya konulmak istenmesi, kamuoyunda endişe ve tepki ile karşılanmıştır.
Buna ek olarak atama bekleyen onbinlerce öğretmen yerine geçici ücretli öğretmen ataması yoluna gitmek suretiyle de ayrı bir yanlış uygulama yapılmak istenmektedir.
İşte yeni eğitim- öğretim yılına bu olumsuz koşullar altında girilmektedir.
Temenni ediyoruz ki eğitimde çalan tehlike çanlarının sesi duyulur ve uyarılara kulak verilmek suretiyle yanlıştan dönülür, doğruya ve çağdaşlığa doğru adımlar atılması sağlanır. …
nabiinal@hotmail.com