Öncelikle Tarafsız-Bağımsız Yargı Gereklidir
Türkiye son 15 yılda, ekonomik olarak, inşaat ekonomisi ve kredilerle büyümeyi tercih etti. Eğitim, katma değer yaratan ürünler, üretim gibi alanlar, inşaat ekonomisine göre geride kaldı. Nerede bir boş arsa görülse, hemen oraya AVM-Rezidans çıkarıldı. Tabii bu ekonomi modelinin de bir yere kadar gidebileceği malumdu ve artık inşaat ekonomisi 10 yıl önceki noktada değil. Kalkınma için tabii inşaat da gereklidir. Fakat tüm ağırlığın inşaata verilmesi, sağlıksız bir büyüme oluşturdu. Enflasyon arttı, Türk Lirası değer kaybetti. Türkiye’nin artık büyüme stratejisini tekrar gözden geçirmesi, inşaat ekonomisine dayalı ekonomik modeli bırakıp üretim ekonomisine geçmesi, borçlanmayı azaltacak adımlar atması gerekir.
Bu ekonomik sıkıntıları toplumun her kesimindeki yurttaşlar yaşamakta. Düşük gelir grubu da, orta gelir grubu da. Mutfak ihtiyaçları kalemine bakıyorsunuz; meyve-sebze, gıda, temizlik ürünleri fiyatı her geçen gün artıyor. Fakat gelir, aynı noktada, hatta azalma eğrisinde. Otomobil fiyatlarını 2 yıl öncesi ile kıyaslıyorsunuz, neredeyse %100’lük bir artış söz konusu. Hem sıfır araçlarda, hem ikinci el araçlarda. Dövizdeki artış da herkesin malumu. Fakat gelir, bu oranda artmamış. Hatta birçok sektörde azalmakta. Kısacası, adı konulmayan bir kriz mevcut. Peki ne yapmalı?
Türkiye’nin Yeni Bir Hikayeye İhtiyacı Var…
Yurttaşlara bakıyoruz… Hemen her kesimde, her siyasi görüşten insanda bir motivasyon düşüklüğü var. Kamu kurumlarımız ciddi ölçüde hantallaşmış. Vatandaşın direkt olarak cebine etki edecek, hayat kalitesini artıracak adımlar maalesef atılmıyor. Kamu kurumlarımıza sorsanız, bize, onlarca sayfalık icraatlarını anlatırlar. Ama sokağa adım attığımızda, bunların hiçbirini göremiyoruz. Belediyeler hantallaşmış. Bugün borç batağında olmayan belediye yok. Diğer kamu kurumları için de aynı şeyleri söylemek mümkün. Buna neden olan; hantallıktır, denetimsizliktir, hesap verilebilirliğin olmamasıdır, israftır.
Bugün, İstanbul Valiliği’nin makam odasına bakıyorsunuz… Bilmeyen varsa, lütfen arama motoruna bir yazsın. İnanılmaz bir şatafat, inanılmaz bir lüks. Böylesi ağdalı bir makam odasına ne gerek var? Aynı şekilde makam araçları. Buralarda hesap verilebilirlik olsa, bu yöneticiler, bu kadar yüksek masrafları yapmaktan kaçınır. Evimize bir sabun alırken, 3-4 markayı karşılaştırıp, en uygun fiyatlı ve en kaliteli olanı alırız. Ama kurum yöneticilerimiz maalesef bu zihniyetten yoksun. Nasıl olsa cepten çıkmadığı için, hesap verme gereği de olmadığından, lüksün ağdalı makamların sonu olmuyor. Yöneticilerimizin, kamu kaynaklarını kendi paralarıymış gibi sahiplenmediği sürece, bu tip sıkıntıları uzun yıllar yaşamaya devam ederiz.
Yeni Hikayede Olmazsa Olmaz, Tarafsız-Bağımsız Yargıdır…
Bugün, Türkiye’de yargıya olan güven yerlerdedir. Yargı tarafsızlığı ve bağımsızlığı, maalesef ülkemizde son yıllarda ciddi yara almıştır. Hakim-Savcı adayları ile görüşün, tüm adaylar, bir “torpil” olmadan atamalarının çok zor olacağını ifade ederler. Bu durumu değiştirmemiz lazım. Van’daki adayın da, Hatay’daki adayın da, İzmir’dekinin de, İstanbul, Ankara, Karadeniz’deki adayın da, sadece ve sadece liyakat ile mesleğe kabul edilebileceklerini özümsemeleri gereklidir. Adayların harıl harıl “torpil” aramamaları gerekmektedir.
“Adalet, mülkün temelidir”. Adalet olmazsa huzur olmaz, yurttaşın devlete olan gönül ve güven bağı kesilir. Türkiye’de, tarafsız ve bağımsız yargı sağlansa idi, bugün yurttaşların bir motivasyon sorunu olmazdı. “Zor zamanlar geçiriyoruz, fakat önümüz açık” diyebilirdi. Bugün yurttaşlarımız maalesef bu noktadan çok uzak.
Tarafsız-bağımsız yargı, yerli yatırımcı için de, yabancı yatırımcı için de olmazsa olmazdır. Üretmemiz için, enflasyonu ve işsizliği azaltıp, motivasyonumuzu artırabilmemiz için fabrikalarımızın bacalarının tütmesi gereklidir. Organize sanayi bölgelerinin artması gereklidir. Fabrikalarımızın kapasitelerinin artırması gereklidir. Dış yatırımcı, olmazsa olmazdır. Dış yatırımcı da, yerli yatırımcı da “hukuk güvenliği” görmez ise, parasını bankada tutar, arsada tutar. Oysaki paranın ekonomiye girmesi gereklidir. O paradan müteşebbisin de, çalışanın da, devletin de kazanması gereklidir.
Müteşebbis, kaygı görürse, yatırım yapmaz. O yüzden yeni bir hikayeye ihtiyacımız var. bu hikayedeki ilk başlık ise, tarafsız-bağımsız bir yargı olmalıdır.