Ekonomik Savaş…

         Bölgemizde büyük bir hareketlilik var, Karadeniz’de sular giderek ısınıyor. Fırsat düşkünleri savaş tamtamlarını şimdiden çalmaya başladılar bile.  Bugünleri gören, olabilecekleri hissederek gereken önlemleri almak suretiyle ülkesinin en az zarardan kurtulabilmesi için çaba sarf eden kişiye de gerçek lider denir.          Gerçek lider aradan yıllar hatta asırlar geçse bile, değeri her geçen gün anlaşılan, yokluğu […]

         Bölgemizde büyük bir hareketlilik var, Karadeniz’de sular giderek ısınıyor. Fırsat düşkünleri savaş tamtamlarını şimdiden çalmaya başladılar bile.  Bugünleri gören, olabilecekleri hissederek gereken önlemleri almak suretiyle ülkesinin en az zarardan kurtulabilmesi için çaba sarf eden kişiye de gerçek lider denir.

         Gerçek lider aradan yıllar hatta asırlar geçse bile, değeri her geçen gün anlaşılan, yokluğu daha çok hissedilen ve ilkeleri giderek etrafa dal budak sarmak suretiyle dünyaya örnek olan kişidir.

         Bunların başında da elbette ki Cumhuriyetin kurucusu gazi Mustafa Kemal Atatürk gelir.

         Daha Cumhuriyet ilan edilmeden, bugünleri ve bugünlerde olabilecekleri gören Atatürk, 1. İzmir iktisat kongresinin toplanmasına ön ayak olmak suretiyle ileri görüşlülüğünü, çağdaşlılığını ve gerçek bir yol gösterici olduğunu tüm dünyaya kanıtlamış idi.

         Cumhuriyetin temelleri bu anlayış doğrultusunda atılmış ve gereken gelişme ve güçlenme yaşanmıştır.

         O tarihlerde sadece tüketen olan ve her türlü gereksinimimizi dışardan sağlamak suretiyle kapitülasyonlara kendisini teslim etmiş olan bir ülke iken, bu anlayış doğrultusunda hareket etmek suretiyle tüketen değil üreten bir ülke haline gelindi.

         Bir taraftan tarımda gereken adımlar atılırken, öbür taraftan sanayi kollarında da olumlu ve etkin hamleler yapılmak suretiyle dünyaya örnek olan bir model uygulamaya geçirilmişti.

         Bir zamanlar yerli mallarının kullanılması için kampanyalar düzenlenir ve yerli malı haftaları kutlanırdı.

         Bir yandan tarım faaliyeti sürdürülürken, sanayide de aynı şekilde ülkenin dört bir yanından bacalar yükselerek fabrikalar üretime başlamışlardı.

         Böylece dışa bağımlı olmaktan kurtulmuş ve kendi kendimize yeten bir hale gelmiştik.

         Ta ki; emperyalizmi benimseyen ülkelerin anlayışı doğrultusunda hareket etmek suretiyle Cumhuriyetin kazanımlarını teker teker elden çıkartmaya başlayıncaya dek.

         Oysaki Cumhuriyetin kurucuları bir ilke benimsemişlerdi: Yurtta sulh cihanda sulh.

         Bu ilke doğrultusunda hareket etmek suretiyle bir yandan ülkemiz içersinde birlik ve beraberliğimizi sağlama yolunda önemli adımlar atılırken, öte yandan da dünya devletleri ile barış içerisinde ve karşılıklı çıkar anlayışı doğrultusunda hareket etme yoluna girilmişti.

         Yurtta sulh cihanda sulh ilkesi ile hareket edildiği takdirde sadece ülke içinde birlik ve beraberlik değil, dünya devletleri içinde de etkin ve saygın bir yer edinebilmenin mümkün olabileceği dünyaya kanıtlanmış ve tüm dünya tarafından da bu durum takdirle izlenmişti.

         Şuan da Karadeniz’deki gelişmeler bilinmelidir ki bir ekonomik savaşın başlangıç işaretleri olarak görülüp anlaşılmalıdır.

         Bugün dünyadaki savaşlar silahtan çok ekonomi üzerinde yoğunlaşmaktadır.

         Bu nedenle ekonomideki emperyalist anlayışın hedefini görmek, anlamak ve ülkemiz içinde oluşturacağı tehlikelerin ışığında gereken önlemleri almak yinede ulu önder Mustafa Kemal Ataürk’ün ilkelerine sımsıkı sarılmakla mümkün olabilecektir.

         Bu nedenle tüketen değil, üreten bir ülke olmalıyız.

         Bu nedenle dışa bağımlı olmaktan kurtulmak için gerekenleri yapmalıyız.

         Ve bu nedenle de siyasi ve ekonomi bağımsızlığımızı kuvvetlendirmeliyiz.

         İşte o zaman yurtta sulh cihanda sulh ilkesini tüm kurum ve kuralları ile yaşama geçirmiş ve ülkemizin esenliğe çıkmasında önemli bir adım atmış oluruz.

         Karadeniz’de  sular sınırken, bunları anımsamak ve anımsatmak gereğini duyuyoruz….

nabiinal@hotmail.com

Exit mobile version