Kurtuluş mücadelesinden önce kadın hakları hemen hemen hiç yoktu.
Nüfus sayımlarında bile kadın sayılmaz erkekler sayılır idi.
Cumhuriyetin ilanından sonra işler değişti.
1935 yılında dünya feminizm kongresi ülkemizde düzenlendi.
36 ülkeden 360 kadın delege katıldı bu toplanıya.
Mısır feminist birliği başkanı doğuda kadın haklarını tanıyan ilk ülke Türkiye’dir diyerek, bu yapılan
işin önemini ve büyüklüğünü dile getiriyordu.
Kongrenin tamamlanmasını takiben Ankara’ya gidenler şu tarihi konuşmaya tanık oldular.
Lütfedip Türkiye’ye geldiğiniz için teşekkür ederim.
Uluslararası kongrenizi İstanbul’da düzenlemeyi kabul ettiğiniz için teşekkür ederim.
Türk kadını hiçbir alanda erkeklerden geri kalmayacak. Türk kadını hiçbir alanda Avrupalı
kadınlardan geri kalmayacak.
Türk kadını daha büyük nesiller yetiştirmeye kabiliyetlidir.
Kadınlarımız için asıl mücadele alanı, asıl zafer kazanılması gereken alan kılık kıyafette başarıdan
çok, bilgiyle, kültürle, gerçek faziletle süslenip donanmaktır.
Türk kadını dünya kadınlarıyla el ele vererek dünya barışı için, dünya huzuru için çalışacak. Buna
emin olabilirsiniz.
Bu konuşmayı dinleyenler Atatürk’ün büyüklüğünü ve değerini bir kez daha anlamış ve takdir
etmişlerdir.
Bu konuşmanın üzerinden tam doksan yıl geçti.
Geçen bu süreç içinde neler yaşandı neler oldu.
Kadına şiddet bütün hızıyla devam etti.
Böylesi bir ortamda kadına çocuk doğur deniyor!
Bunun yenilir yutulur tarafı var mıdır?
Gün geçmiyor ki bir kadın cinayeti ile karşı karşıya kalmayalım.
Bunu göz önünde tutarak adımlarımızı atalım.
Büyük önder Gazi Musta Kemal Atatürk’ün şu sözünü unutmayalım.
…Türk kadını dünya kadınlarıyla el ele vererek dünya huzuru için çalışacaktır.
Doğurmak yerine huzur.
YORUMLAR