Bizdeki ise Antakya örneği!
‘Prefabrik’ yapım olan Turizm Danışma Ofisi’nin eski Müze binası yanında bir ağaç nedeniyle yaşadığı sıkıntı, ağacın dallarının kesilmesi ile çözümlendi! Peki, prefabrik yapı biraz yana kaydırılamaz mıydı?
Antakya biraz beklesin ve biz, Yalova ile bir başlangıç yapalım, ki ilk ağaç hikayesinin verdiği mesajla da devam edelim… İşte o hikâye:
“Atatürk, bir gün çiftliğe gittiğinde, köşkün hemen yanındaki ulu çınar ağacının dallarını kesmeye çalışan bir bahçıvan ile karşılaşır. Hemen bahçıvanı yanına çağırarak, bunun nedenini sorar. Görevli bahçıvanın cevabı şöyledir: Ağacın dalları uzamış, binanın duvarına dayanmıştır. Aldığı cevaptan tatmin olmayan Atatürk, düşünülmesi bile imkânsız olan bir emir verir: ‘Ağaç kesilmeyecek, bina kaydırılacak.’ Görev, İstanbul Belediyesi’ne intikal eder. Belediye Fen İşleri Yollar Köprüler Şubesi, sorumluluğu üstlenir. Başmühendis Ali Galip Alnar, yanına aldığı teknik elemanlarıyla Yalova’ya gelerek çalışmaya başlar. 8 Ağustos 1930 tarihinde, önce bina çevresindeki toprak büyük bir dikkatle kazılıp, yapının temel seviyesine inilir. İstanbul’dan
-VE BİZ!-
Tarihler, 2017 senesinin Ağustos ayını gösterdiğinde, o güne dair haberimize giriş yaparken şu ifadeyi kullandık: “Antakya kent kimliğinin zenginliğini yansıtan tarihi evlerin taş ve ahşap hikâyelerini bilenler için oldukça anlamlı bir projeyi hayata geçiren Hatay İl Kültür ve Turizm Müdürlüğü, eski Müze binasının hemen yanı başına konumlandırdığı ‘Turizm Danışma Ofisi’ ile ciddi bir eksiği de kapatmış oldu.”
“Atatürk’ün koca bir Yalova hikâyesi var, bilen bilir. Kocaman binayı ne büyük bir mühendislik harikası yöntemle taşıdılar, biraz bunu okusunlar. Orada, olmayacak şeyi oldurdular. Biz mi? Temeli olmayan, prefabrik bir binayı birazcık yerinden oynatmak yerine, ‘ne olacak ki’ deyip, kestik, ki onlar buna ‘budama’ der bir ihtimal. Ama yazık. Çözüm üretebilecekken ‘ağaç’ kesmeyi alışkanlık edindik. Bir de bunu kurum eliyle yapıyoruz. Turizm adına, kültür adına çalışan bir kurum adına. O yüzden de daha da üzücü. Ama ne var ki, durduramıyoruz bu örnekleri. Güpegündüz ağaç keserken birileri, bizler sadece izliyoruz. Sonunda da ne oluyor biliyor musunuz? Koca saksılar içinde ağaçlarla şehri güzelleştirmeye çalışıyoruz. Komik mi? Değil. Trajik!” -Tamer Yazar-