İçinde bulunduğumuz hafta, tarihte önemli olayların yaşandığı bir haftadır.
23 Temmuz, Erzurum Kongresi’nin 100. Yılıydı.
Erzurum Kongresi, 23 Temmuz-7 Ağustos 1919 tarihleri arasında Erzurum’da toplanmıştır.
100. yıldönümünü kutladığımız Erzurum Kongresi’nde “Milli sınırlar içinde vatan bir bütündür parçalanamaz” kararı ile ulusal sınırlar ifadesi ilk kez kullanılmış, vatanın bir bütün olarak savunulacağı ilk kez belirtilmiştir.
Erzurum Kongresi’nde alınan kararlar, Kurtuluş Savaşı’nı da şekillendirmiştir.
Mustafa Kemal Atatürk, kongredeki kapanış konuşmasında; “Tarih şüphesiz bu Kongremizi ender ve büyük bir eser olarak kaydedecektir.” sözleriyle ortaya koymuştur.
Türkiye’nin parçalanmasına ve işgaline karşı direnmenin ilk örneklerinden biridir, Erzurum Kongresi.
***
23 Temmuz, Hatay’ımızın anavatana katılma günüdür.
TBMM, 30 Haziran 1939’da, Ankara Antlaşması’nı onaylamış ve 23 Temmuz 1939 günü yapılan törenle de Hatay Türkiye’ye katılmıştır.
Hatay’ın anavatana katılması, Yüce Atatürk’ün en büyük arzusuydu.
1938 yılı. Atatürk hastadır. Doktorların karşı çıkmasına rağmen Atatürk Mersin ve Adana’ya ziyarette bulunur. Amacı Fransa’ya gözdağı vermektir. Gezi amacına da ulaşmıştır.
Yapı Kredi Yayınları’ndan çıkmış olan, Hasan Rıza Soyak’ın “Atatürk’ten Anılar” adlı yapıtı Hatay’ın anavatana katılma sürecini ayrıntılarıyla anlatır.
***
24 Temmuz, Lozan Antlaşması’nın 96 yılıydı.
Ara ara tartışılsa da, Lozan Antlaşası Ülkemiz tarihinde büyük önem taşır
Kurtuluş Savaşı’nda kazanılan zafer sonrası Lozan Antlaşması, 24 Temmuz 1923 tarihinde İsviçre’nin Lozan şehrinde, Türkiye Büyük Millet Meclisi temsilcileriyle Birleşik Krallık, Fransa, İtalya, Japonya, Yunanistan, Romanya, Bulgaristan, Portekiz, Belçika ve Yugoslavya temsilcileri tarafından, Leman gölü kıyısındaki Beau-Rivage Palace’ta imzalanmıştır.
Lozan Anlaşması, Osmanlı’nın Sevr anlaşması ile kaybedilen Anadolu’yu yeniden kazandıran anlaşmadır.
Lozan Anlaşması Atatürk ve İsmet paşa’nın diplomatik zaferidir.
***
24 Temmuz, “Gazeteciler ve Basın Bayramı” idi. Osmanlı’nın son dönemlerinde, çıkan her gazete önce sansür heyetine yollanır; Sansür Heyeti keser biçer, uygun gördüğünü onaylar, görmediğini onaylamazdı. Bu uygulamaya, 24 Temmuz 1908’de 2. Meşrutiyet ilan edilince son verilir… “Bundan 111 yıl önce “Sansürün kaldırılışı” günü olarak saptanır, 1946’da kurulan Türkiye Gazeteciler Cemiyeti’nin (TGC) girişimiyle “Basın Günü”, “Gazeteciler ve Basın Bayramı” olarak ilan edilir.”
Bilmiyorum kutlanacak bir şey kaldı mı?