Hatay’da deprem öncesi hayatımıza dönmenin ilk belirtileri okulların açılmasıyla birlikte baş gösterir oldu. Antakya bir tık daha hareketlendi diyebiliriz. Ben de deprem öncesi 13 yıldır yalnız yaşadığım evime nihayet dönebildim. Geçtiğimiz hafta başından bu yana tadilatını yaptırdığımız apartmanımdaki evimde yaşamaya başladım. Benim için eskiye dair ama yeni bir yaşam.
Bu yeni yaşam serüveninin ilk günlerinde sıklıkla aklıma gelen ilk şey kayıplarımız oluyor. Açık konuşmak gerekir ise evin içinde perdeler çekildiğinde adeta deprem öncesi hayatımı yeniden yaşıyor gibiyim. Ancak evden dışarı çıkıp şehir sokaklarında gezmeye başladığımda kaybettiklerim ile bir daha yüzleşiyorum.
Sanırım Kasım- Aralık ayına kadar Antakya’da yoğun bir tadilat süreci yaşanacak. Az hasarlı binalarda insanlar deprem sonrası yeni hayatını inşa etmeye çalışıyor. Sağlam kalmış binalar tek tek restore ediliyor, temizleniyor. Ancak bir çoğumuz eski ama yeni hayatımızda bizleri nelerin beklediğini bilmiyoruz. Ancak gün geçtikçe şehir içindeki sağlam binalarda artış gösteren ışıklar umudumuzu yeşertiyor.
Depremde hayatını kaybeden yakınlarımız, dostlarımız ve sevenlerimizin ardından yeni bir hayat kurmak çok zor. Her yalnız kaldığınızda aklınıza hayatını kaybeden o güzel insanlar geliyor. Buna göç eden ve mecburi nedenlerle şehir dışına çıkan dostları da eklediğinizde aslında bu güne kadar biriktirdiğiniz insanların ne denli azaldığını görüyorsunuz. O vakit size yeni bir enerji geliyor. Bu kez şehirde kalanlarla yeni bir iletişim ve arkadaşlık süreci başlıyor. Ama daha çok dayanışma dikkat çekiyor.
Bin bir zorlukla şehirde kalıp buradaki yaşamına devam edecek olanlar yeni birilerini tanımak, arkadaşlık etmek konusunda çok hevesli. Markete gittiğinizde ya da örneğin para çekmeye gittiğiniz ATM nin önünde hemen yeni bir insanla dostluk kuruyor, hoş bir sohbete dalıyorsunuz. Kısa sürede adresler ve telefonlar veriliyor ve yeni bir arkadaşlık yeşeriyor. Sanırım herkes gidenlerin yerini yenileriyle doldurmanın telaşı içinde. Bu da aslında çok güzel bir şey.
Bir diğer dikkat çekici durum ise elbette ki DAYANIŞMA. Depremden sonra şehir dışından yardıma koşan binlerce insan artık yok. Artık bu şehirde sadece bu şehrin gerçek sahipleri var. Biz bize kaldığımızı artık dışardan gelen dayanışmanın yerini içerde yeşerecek yardımlaşma ve dayanışmanın alacağını rahatlıkla söylemeliyiz. Aynı yaraya sahip olduğumuz içindir ki tanıdık tanımadık herkes birbirine yardımcı olmak konusunda çok başarılı. Antakya’da dayanışma duygusu çok yüksek. İşte bu dayanışma sayesinde bu yıkılmış şehir yeniden ayağa kalkacak. Bunu görebiliyorum.
Antakya’da sonbahar ile birlikte eski ama yeni bir hayat başladı. Yıkılmış eski kentimizde yıkılmamış yeni umutlarla dimdik ayaktayız.