Müze Oluyor!
1932 yılında Antakya ve çevresinde başlayan kazı çalışmalarından esinlenerek,Fransız Arkeolog M. Prost’un tavsiyesi üzerine başlatılan bir çalışma ile hayata geçen Antakya Arkeoloji Müzesi, son taşınma işleminin ardından boş kalan sergi alanlarını ziyaretçilerle dolduracağı günü beklemeye başladı. Atıl durumdaki binanın ‘Etnoğrafya Müzesi’ olması yönünde çalışmalar başladı bile!
2017 rakamlarına göre, Türkiye çapında Kültür ve Turizm Bakanlığı’na bağlı 197 müze, 125 türbe, 139 örenyeri ve yine Bakanlık denetiminde faaliyet gösteren 231 özel müze bulunuyor. Etnoğrafya Müzeleri ise Adana’dan Ankara ve İzmir’e birçok şehre yayılmış durumda.
-YENİ MÜZE-
Kültür Bakanlığı’nın bu kalabalık müze listesine yeni bir ‘müze’ eklemeye daha hazırlanan Hatay’ın Antakya merkezinde eski ‘Arkeoloji Müzesi’ binasında başlanan inşaat çalışmalarını meraklı gözlerle izleyenler, binayı tamamiyle çevreleyen demir tentelerin üzerindeki ‘Hatay Etnoğrafya Müzesi Restorasyonu’ yazısının ardından gelecekleri bekliyor. Adana Rölöve ve Anıtlar Müdürlüğü koordinasyonunda gerçekleşen çalışmanın ne kadar süreceği ve sonunda nasıl bir çalışma ortaya konacağı henüz net değil, ancak söz konusu alanın düzenleme işini aldığı gözlenen inşaat firmasının bu yöndeki çalışmalara başladığı ifade ediliyor.
-REFERANSLAR-
Eski müze alanında inşaat çalışmalarını sürdüren Ankara merkezli “MBD Group” adlı firmanın referanslarına bakıldığında, ‘Devam Eden Projeler’ ve ‘Biten Projeler’ başlıklarında her hangi bir müze çalışmasına rastlanmaması dikkat çekiyor. Şirket web sitesinde yer alan ‘proje listesi’ noktasında ‘müzecilik’ deneyimi olmadığı izlenen bir firmanın ‘Hatay Etnoğrafya Müzesi
-NEREDEYİZ?
Yapılanı izlerken binlerce yıllık geçmişi ve sahip olduğu tarihi-kültürel birikimiyle, Hatay’ın, ‘ziyaretçi istatistiklerinde’ neden sürekli geride olduğunu da soralım mı? Bunu sorarken de, mevcut tarihi ve kültürel alanların bakımsızlığına ve terk edilmişliğine de dikkat çekelim ama! Bunu yaparken de; Saint Simon Manastırı’ndan Dor Mabedi’ne, Beşikli Mağarası’ndan kent kimliğinin yüzlerce yıllı ahşap evlerine, kent merkezinde bulunan isimsiz ve sahipsiz ‘tarihi emanetlerden’ betona teslim ‘dünyanın ışıklandırılmış ilk caddesine’ kadar uzayıp giden listemizi hem Müze idaresine, hem İl Kültür ve Turizm Müdürlüğü’ne, hem de Hatay Valiliği’ne teslim edelim!
Soru oldukça net. Ancak, Kültür Varlıkları ve Müzeler Genel Müdürlüğü’nün “2017 yılında en çok ziyaret edilen 10 müze” listesinde yokuz! Peki, hangi şehirler ve hangi müzeler var o listede, biliyor muyuz? İlk sırada, Konya Mevlana Müzesi var, 2.480.433 ziyaretçi sayısıyla. Diğer şehir ve müzeler ise şöyle sıralanıyor:
İstanbul Topkapı Sarayı Müzesi, 1.932.726 ziyaretçi… İstanbul Ayasofya Müzesi, 1.892.250 ziyaretçi…
Nevşehir Hacıbektaş Müzesi, 498.880 ziyaretçi… Ankara Cumhuriyet Müzesi, 360.879 ziyaretçi… İstanbul Topkapı Sarayı – Harem Dairesi, 353.285 ziyaretçi… İstanbul Arkeoloji Müzeleri, 299.616 ziyaretçi…
Antalya Aziz (St.) Nikolaos Müzesi, 287.581 ziyaretçi… Ankara Anadolu Medeniyetleri Müzesi, 189.246ziyaretçi… Gaziantep Zeugma Mozaik Müzesi, 167.958 ziyaretçi…
Kültür Varlıkları ve Müzeler Genel Müdürlüğü’nün “2017 yılında en çok ziyaret edilen 10 örenyeri” listesinde de yokuz! Peki, bu ikinci listede hangi şehirler ve hangi müzeler var, biliyor muyuz? İlk sırada, Denizli Pamukkale (Hierapolis) Örenyeri var, 1.494.893 ziyaretçi sayısıyla. Diğer şehir ve örenyerleri ise şöyle sıralanıyor:
İzmir Efes Örenyeri, 996.800 ziyaretçi… Nevşehir Göreme Örenyeri, 682.785 ziyaretçi… Aksaray Ihlara Vadisi Örenyeri, 386.590 ziyaretçi… Çanakkalae Troia Örenyeri, 329.258 ziyaretçi… Nevşehir Kaymaklı Yeraltı Şehri,
311.675 ziyaretçi… Nevşehir Derinkuyu Yeraltı Şehri, 292.465 ziyaretçi… Antalya Alanya Kalesi, 241.418 ziyaretçi… Antalya Aspendos Örenyeri, 229.354 ziyaretçi… Antalya Myra Örenyeri, 187.174 ziyaretçi…
Buradan kent idarecilerine soralım mı? Vatikan’ın tescilinde dünyanın ender “HAC” merkezlerinden biri olarak kabul edilen, hatta Kudüs ve Roma ile bu konuda kıyaslanan Antakya, sahip olduğu Müze’nin ve örenyerlerinin ayrıcalıklı konumlarını neden kullanamıyor? Bu konudaki sorun nedir? Tanıtım mı? Reklam mı? Pazarlama mı? Bütçe mi? Tarihe ve kültüre yeterince sahip çıkamamamız mı? Yoksa temel sorun yönetimsel mi?
-İÇERİK-
Hatay’ın tanıtımında uzun yıllardır yaşanan ‘başarısızlığın’ istatistiklere de ‘resmi’ olarak yansıdığı bu tabloya son eklenmek istenen Hatay Etnoğrafya Müzesi de beraberinde birçok soruyu taşıyan bir diğer başlık!
Özellikle de, “Etnografya müzeleri, günümüzde anlamlarını kaybetmiş ve birer gündelik eşya deposuna dönüşmüşlerdir” eleştirisini
sıkça paylaşan ve o eleştirinin devamında da, “… Çeşitli tarihlerde satın alma yoluyla müzelere
giren eserler; bu bölümde sergilenen eserler, hemen tüm Türkiye müzelerinde birbirine şaşılacak bir benzerlik göstermekle; genel olarak bir kaç halı, bindallı entari, sırma veya sim işlemeli kadife cepken, hemen her müze vitrininde gördüğümüz gümüş kemer, bilezik, bir kaç takı, uzun namlulu pistol, çeşitli kilit ve anahtardan oluşmaktadır. Bu malzemeyi bazen bir iki sedef kakmalı çekmece veya sehpa zenginleştirmekte, bazen de hangi bölgeden, hangi şemaya göre düzenlendiği meçhul sedirli mangallı bir Türk odası çerçeveyi tamamlamaktadır. Bütün bu malzemenin ne derece otantik olduğu, yakın-uzak, bölge kültürünü ne derece yansıttığı tartışmaya değer…” diyenler noktasında!
Tüm bu anlatılanların ışığında, Türkiye’de, Ankara Etnografya Müzesi dışında bu adı taşıyabilecek nitelikte bir kurum olmadığını söyleyenlerin eleştirisinden uzakta nasıl bir ‘müze’ konsepti yaratılacağı şimdiden merak konusu. -Tamer Yazar-