Mütegallip devletlerin kendi aralarında taksim ettikleri Osmanlı devletinden yepyeni bir Türkiye’nin sağlam temellerinin atıldığı kurtuluş mücadelesi sonucu yoktan var edilen genç Türkiye Cumhuriyeti devleti, tüm dünyanın saygın bir ülkesi olarak uluslararası camiada yerini almış idi.
Atatürk Türkiye’si dünyanın çağdaş devletleri arasında öylesine etkin ve saygın bir yer edindi ki, kurtuluş mücadelesi veren diğer ülkeler bunu kendilerine örnek aldıkları gibi, çağdaş dünya devletleri de hayranlık dolu bakışları ile bu gelişmeyi takdirle izlemeye başlamışlardı.
İşte Genç Türkiye Cumhuriyeti devleti, kurtuluş savaşı sonu adım adım yaşama geçirilirken, hâkimiyetin kayıtsız şartsız ulusta olduğu ilkesini ödünsüz uygulamak suretiyle, demokrasinin olmazsa olmaz kuralını yaşama geçirmektende çekinmemiştir.
Osmanlı devletinin külleri arasından ortaya çıkan Türk devleti, öyle bir sağlam temeller üzerine kurulmuştur ki; bu devlet dünya durdukça var olacak ve hiçbir gücün onu yıkması mümkün olamayacaktır.
Bunun içindir ki “Türkiye tektir” ve bunun “eskisi veya yenisi” söz konusu olamaz.
Çağdaş dünyada, her devlet, kurulduğu günden itibaren daima çağdaşlığa, aydınlığa ,ileriye dönük adımlar atar ve attığı bu adımlarda var olan devletin daha etkin ve saygın bir konumda dünya devletleri arasında yer almasına çaba sarf eder.
İşte Türk devleti de kurulduğu günden bu yana, aynı ilkeler doğrultusunda kendini kanıtlamak, çağdaş ülkeler topluluğu içerisinde aldığı etkin ve saygın yeri daha da kuvvetlendirmek için, mümkün olan her şeyi yapmayı, her atılımda bulunmayı kendine ilke edinmiştir.
Zaman zaman bu ilkelerden ödünler verilmek istenmesine, etkinliğimizi ve saygınlığımızı zedeleyebilecek tutum ve davranışlar içerisine girişilmeye kalkışılmasına rağmen, atılan temelin sağlamlığı nedeniyle Türkiye uluslararası toplumda var olan yerini korumasını bilmiştir.
Durum böyle iken son zamanlarda sanki “Türkiye’nin eskisi varmış gibi” bu kez “ Yeni Türkiye” söylemleri ortaya atılmaya başlandı.
“Türkiye’nin eskisi yoktur ki yenisi olsun.” Bir devlet hiçbir zaman eskimez. Bu nedenle bir devletin eskisi yada yenisi olamaz. Her devlet ve o devleti yönetenler bulunulan noktadan daha ileriye götürebilmek için çalışmak zorundadır.
Bu çalışmayı yaparken de “eski ve yeni” anlayışı ile hiçbir zaman hareket edilmemelidir. Elbette ki hiç bir şey olduğu yerde kalmaz. Bunun aksini düşünmek tabiat kanuna aykırıdır.
Hiçbir konuda, hiçbir olayda “ duraganlık” söz konusu olamaz. “Değişim ve gelişim bir doğa kanunudur. “
Yönetimlerin görevi bu değişim ve gelişimi, o ülkenin yararına en doğru ve en uygun bir biçimde yaşama geçirmek olmalıdır.
Bir şeyin yeniden inşa edilmesi için onun yıkılmış olması yada iradi bir hareketle yıkılmasının tamamlanması gerekir. Yıkılmayan ve yıkılması içinde hiçbir neden olmayan bir şeyin yeniden inşası söz konusu olamaz.
AKP Genel başkanı ve Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın 1 Ekim’de TBMM açılış konuşmasında yapmış olduğu “ yeni Türkiye’yi birlikte inşa edelim….”sözü bize bunları hatırlattı.
“Türkiye tektir. Türkiye’nin eskisi ve yenisi söz konusu olamaz.” Bu nedenle yeni Türkiye’yi inşa etme diye bir husus olduğunun düşünülmemesi gerekir. “ Bunun yerine Türkiye’yi çağdaşlığa , aydınlığa ,etkinliğe, saygınlığa….” götürecek adımları atmak ve bu doğrultuda inşa etmek suretiyle,dünya durdukça var olacak “tek bir Türkiye’nin olduğunu” cümle alem herkese duyurmak gerekir….
nabiinal@hotmail.com