Eşleştirilmiş Trajedi

Bakışlara sığınmak gibi… Her şey anlamının çok ötesi ve her şey anlamsızlığın… Zamanın çözümlenmemiş denklemi ya da duygu körlüğü Ortadoğu, Afrika, Asya ve dahası… Toplumlar üzerine oynanan bir çeşit kumar, bir çeşit zihin bulanıklığı. Özgür bireylerin kabuğuna çekildiği ve şişirilen karmaşanın daha da yoksullaştığı bir algı dünyası… Dünyamız yaşlandıkça, bir tür akıl oyunlarına ve acıların […]

Bakışlara sığınmak gibi…

Her şey anlamının çok ötesi ve her şey anlamsızlığın…

Zamanın çözümlenmemiş denklemi ya da duygu körlüğü

Ortadoğu, Afrika, Asya ve dahası…

Toplumlar üzerine oynanan bir çeşit kumar, bir çeşit zihin bulanıklığı.

Özgür bireylerin kabuğuna çekildiği ve şişirilen karmaşanın daha da yoksullaştığı bir algı dünyası…

Dünyamız yaşlandıkça, bir tür akıl oyunlarına ve acıların sıradanlaşmasına tanıklık ediyor.

İkinci Dünya Savaşı’ndan günümüze kadar yaşanan bu sarmalda, tanımlanamayacak sayıda çocuk hayatını kaybetti…

Kölelik şartlarında çalıştırılan, kaybolan…

“Denize yakın mağaralarda
Günlerce gözlerinin içine baktım,
Ne ben seni tanıdım, ne de sen beni…”i

Neyi kimle eşleştirmeli, hangi acıyla, hangi kaygı?

Adsız bir çağ ya da tanımsız bir zaman dilimi…

Acı var bu sokaklarda, kokuya tutunmuş anlamlar var…

Dikemediğin ağacın gölgesi, sulayamadığı…

Dönüp geriye bakamadan,

Anılara, rüyalara dokunmadan…

Bir kaygı daha, tanıdık bir çığlık, bir ses…

Öylesine yaşamak değil de nedir bu

Gelişine yaşamak değil de ne?

Yelkenler tuz kokusu verir yalnız
Öteki fırtınadan…ii

Yazık ki, yaşanan bunca trajediye rağmen, doğaya evirilemeyen bir dünyanın kaygan ekseniyle yaşamaya mecbur ediliyoruz…

Psikolojik savaş…

Yaşanan travmaları besleyici etkinlikler

Sinir sistemine, düşünce yapısına, hayallerine

Kargaşa, şiddet ve acı…

Toplumun doğal yaşam alanını, belirlenmiş çemberin sınırları içerisine hapseden,

İnsan aklının, daha güzele ilerleyen sürecini, olumsuz bir yöne sarkıtan algılar…

Haritalar,

Grafikler,

Kısa film formatlarıyla, etkisi uzun kaygılı toplumlar yaratmanın çılgın naraları…

“Bekliyoruz ki güneş
Bir çekiç gibi çarpsın sac damlara…”iii

Belirsizlik, endişe, yoğunluklu gerilim eşiği

Her gün binlerce insanın yaşadığı trajediden…

Medyaya magazinsel bir sınıflandırma şeklinde yansıyan trajediler…

Aynı karmaşa 2003 yılında Irak’tan çekildiğinde;

Yüz binlerce sivil hayatını kaybetmişti.

Yaklaşık 900 bin kadın evsiz barksız…

Nüfusun yüzde 45’i temiz suya ulaşamıyordu…

Bir ülkenin çocukluğu, anıları, çevresi, iklimi

Nice medeniyetlere tanıklık eden tarihi…

Ve bugüne geldiğimizde bir havaalanı ve hızlanan bir uçağa ölümüne ulaşmaya çalışan çığlıklar…

Uzayın derinliklerinden,

Dünyadan,

Canlılıktan çalınan koca bir zamanın garip benzerliği…

i Denize Yakın Mağaralarda, Yorgo Seferis, Çeviren : Cevat Çapan
ii Destansı Öykü’den, Yorgo Seferıs, Çeviri : Melih Cevdet Anday
iii Bekliyoruz, Yannis Ritsos, Çeviren : Cevat Çapan

Exit mobile version