Ezanın, Çanın, Hazanın, Gölgesinde bir bekleyiş

Kentleri farklı kılan kültür ve tarihi miras, kent kimliğinin de yapıtaşıdır. Bu değerler, kentlerin devamlılığının da önkoşuludur.  Peki, Antakya nerede? Kendi devamlılığında nerede? Mimari, arkeolojik, kültürel ve insani değerleri geleceğe taşırken neyi ne kadar başardık, bunun tahlilini iyi yapmak gerekiyor. Ama en çok da, mevcudun korunmasındaki sorumluluğun kent idaresi ve yaşamı içinde orantılı şekilde dağıtılması […]

Kentleri farklı kılan kültür ve tarihi miras, kent kimliğinin de yapıtaşıdır. Bu değerler, kentlerin devamlılığının da önkoşuludur.  Peki, Antakya nerede? Kendi devamlılığında nerede?

Mimari, arkeolojik, kültürel ve insani değerleri geleceğe taşırken neyi ne kadar başardık, bunun tahlilini iyi yapmak gerekiyor. Ama en çok da, mevcudun korunmasındaki sorumluluğun kent idaresi ve yaşamı içinde orantılı şekilde dağıtılması gerekiyor. Bu nedenle en zorlu rol, yerel yönetimlere düşüyor. ‘Niye’ noktasındaki cevap mı? Hep dendiği gibi… Çünkü her tarihi yerleşme, kendine özgü farklı sorunlara sahip ve farklı çözümlere. Bu sorunları ve çözüm seçeneklerini en iyi bilenler ise yerel yönetimler.

Bu konuda istenen ve beklenen sürdürülebilirlik; kent içindeki bütün paydaşların katılımıyla, işbirliğiyle, ortak hareket etmesiyle, etkileşimiyle ve karar mekanizmalarında yer alma anlayışıyla mümkünse eğer, elde biriken görüntüler sınıfta kaldığımızın bir karşılığı mı? Özellikle de uzaktan baktığınızda sihrini hala koruyan Antakya’nın dar sokaklarına girdiğinizde, sizi ağlatacak kadar çökmüş ve kirletilmiş haline şahitlik ettiğinizde…

Tamer Yazar

Exit mobile version