Doç. Dr. Necmettin Çalışkan: “Şu an sokaklar boş, ama evlerin içi dert ve tasa dolu. Geçim sıkıntısı en büyük problem. İşini kaybeden insana, ‘aç kal, ama yeter ki evde kal’ denmeyeceği bilinmeli.”
Koronavirüs nedeniyle yaşanan küresel salgının Türkiye ayağında alınan tedbirler, iş hayatında da ciddi değişimleri beraberinde getirirken, ‘evden çalışma metodu’ ya da ‘ücretsiz izinler’, yeniden şekillenen hayatların yeni formu olarak ortaya çıkıyor.
Şu ana kadar alınan tedbirlerin, sürecin işsiz ya da aç bırakacağı kalabalıkları tam anlamıyla hesaba katmadığını ifade eden isimlerden biri, Saadet Partisi’nin Hatay’daki önemli ismi, Genel İdare Kurulu (GİK) üyesi Doç. Dr. Necmettin Çalışkan oldu.
“İçinde bulunduğumuz bu günler geçtikten sonra, sağlıktan çok, ekonomik yıkımlarla baş başa kalacağımız muhakkak” diyen ve “Değişik kesimlerde çeşitli mağduriyetler yaşanıyor. Özellikle alt gelir grubu ve ücretli kesimin durumu daha vahim” tespitlerini paylaşan Çalışkan’ın değerlendirmesi ara başlıklar halinde şöyle:
Ekonomik krize yönelik paket, heyecan oluşturmadı. Elektrik, su, telefon, doğalgaz faturalarına, temel gıda maddelerine yönelik herhangi bir yardım olmadı ve neredeyse tüm sektörlerde fiyat artışları meydana geldi.
Krizden esas etkilenen kesim; kapanan atölyelerdeki işçiler, küçük esnaf, günübirlik kazanan pazarcı, inşaatta çalışan amele, AVM’lerde çalışan tezgâhtarlar, lokantalardaki garsonlar, otel temizlikçileri ve kapatılan hizmet sektörüne ait işyerlerindeki birçok çalışandır. İşsizler ordusundan söz etmiyoruz bile.
Kısa çalışma ödeneği de, sigortalı işte çalışıp ara verenlere yarıyor. İşveren, çalışanını çıkarsa, zalim patron oluyor. Çıkarmasa ,çarkı nasıl döndürecek? Piyasada işler durma noktasında.
Tedbirler kapsamında; sağlık durumu riskli olanlar ve yaşlıların çalışmasına izin verilmiyor. Kamudaki neyse de, özel sektördekilerin hali ne olacak? Adamın zaten hastalığı nedeniyle gideri daha fazla, kendisi zorda, bir de “hastasın, evinde git yat” deniliyor.
-FACİA!-
İki milyon kişiye yardım yapılacağı söylense de, bu haber halka güven vermiyor. Çünkü şeffaflık, dürüstlük, tarafsızlık ve güvenirlilik, günümüz idarecilerinin en büyük problemi maalesef.
Açıklanan pakette en düşük emekli maaşının 1500 lira olacağı söylendi. Bu tam bir facia. İncili çavuşun, “özrü kabahatinden büyük” hikâyesini hatırlatıyor. Halen 1150-1200 lira alan emekli, 1500 alacak! 1500 lirayla karın tokluğu ile bile geçinilmez. Hele ki emeklilerin dramı herkesten fazladır.
Bir başka mağduriyetin yaşandığı sektör, “eğitim”. Eğitime ara verildi ve okullara yardım yapılmadı. Öğrenci servis hizmetleri durdu. Özel okullarla ilgili bir açıklama yok. “Nasılsa telafi edilir” deniliyor.
Ücretli öğretmenler, derslere giremediği için mağdur. “İşçi çıkartmayın, sabredin” diyen hükümet, kendi çalışanına para veremeyeceğini söylüyor. “Her şey halkın sorumluluğunda” gibi bir anlayış var. Sosyal devlet anlayışı ciddi bir şekilde gözden geçirilmeli.
-İLGİNÇ!-
Açıklanan paket, yine holdinglere yarayacak gibi duruyor. Bol bol kredi tahsis edilerek, borçlar bir süreliğine ertelendi. Kamuoyu baskısı karşısında, sanki karşılıksız lütufta bulunuluyormuş gibi esnafa da kredi paketleri açıklandı.
Açıklanan pakette; uçak biletlerinde KDV yüzde 18’den 1’e indi. Otelde konaklama vergisi kalktı. Uçaktaki indirim bir
-ACİL TEDBİR-
Anlaşılan, güç odakları ve lobiler tuttuğunu kopardı. Alt gelir grubu ise yine ezilmeye mahkûm bırakıldı. Acilen paketin gözden geçirilmesi ve ezilen kitlelerin hesaba katılması gerekiyor. Aksi halde bu kriz sonunda ülkemizi büyük bir sosyal facia bekliyor, acilen tedbir alınmalı.
Şu an sokaklar boş, ama evlerin içi dert ve tasa dolu, geçim sıkıntısı en büyük problem. İşini kaybeden insana, “aç kal, ama yeter ki evde kal” denmeyeceği bilinmeli. Bu noktada, yeni bir tedbir paketi çok acilen açıklanmalı, kepenk kapatan esnafın, işsiz kalan insanların ve geniş halk kitlelerinin yarasına merhem olunmalıdır. Tamer Yazar