Gastronomi kimliği, yemekleri, kültürü ve tarihiyle

Misafirlerini Mutlu Eden Bir Şehir Suriye savaşı, bölgesel sıkıntılar, artan mülteci kalabalığı ile oluşan sıkıntılar, makro turizm politikalarının yokluğu ve daha birçok sebepten nadasa kalmış bir kent, Antakya… “Aslında ara ara bir araya geldiğimizde, sektör temsilcileri olarak hep aynı şeyi söylüyoruz! Bu kentin, onu anlayacak yöneticilere ihtiyacı var. Şu an yapılanlara teşekkür etsek de o […]

Misafirlerini Mutlu Eden Bir Şehir

Suriye savaşı, bölgesel sıkıntılar, artan mülteci kalabalığı ile oluşan sıkıntılar, makro turizm politikalarının yokluğu ve daha birçok sebepten nadasa kalmış bir kent, Antakya…

“Aslında ara ara bir araya geldiğimizde, sektör temsilcileri olarak hep aynı şeyi söylüyoruz! Bu kentin, onu anlayacak yöneticilere ihtiyacı var. Şu an yapılanlara teşekkür etsek de o kadar geç kalınmış ki tüm bu yapılanlar… Kayıplar, o yüzden hep çok fazla.

Bir diğer sıkıntı da bu kentin iki belediye tarafından bir türlü paylaşılamaması! ‘Şu metreye kadar sen yaptın, o metreden sonra sorumluluk bende’, türünden kavgalar izliyoruz. O yüzden de herkesin kendi Antakya’sı var! Ve herkes, kendi Antakya’sı için projeler üretiyor, geliştiriyor. Ama yapılanlar, asıl resmi tamamlamıyor, tamamlayamıyor. Çünkü herkes ayrı bir halay başı çekiyor. Durum bu olunca da şehir kendi içinde bölünüyor. Finalde de herkes bir diğerini kötülüyor. Olan da emeğe, heba olan kaynaklara, yapılana, bu kente oluyor.”

Hataylı bir turizmcinin altını çizdiği eleştirinin özetinde; Gastronomi kimliği, yemekleri, kültürü ve tarihiyle, gelen tüm misafirlerini mutlu eden bir şehir var. Ancak şehri mutlu eden onca ‘artıya’ rağmen, yetki karmaşası ve makro bir kent politikasının olmayışı, turizm sezonlarını her sene adeta çöpe atmaya devam ediyor.

Tamer Yazar

Exit mobile version