2025’in ilk üç ayında gazetecilere yönelik baskılar alarm verdi. 157 gazeteci yargılandı, 50’si gözaltına alındı, RTÜK milyonlarca liralık ceza kesti. Muhalif medya hedef tahtasında. Yeni Siber Güvenlik Kanunu ise dijital içerik üreticileri için yeni tehdit.
Expression Interrupted platformunun yayımladığı yeni rapor, gazetecilere yönelik baskıların boyutunu gözler önüne serdi. 2025 yılının ilk çeyreğini kapsayan rapor, hem mahkemelerin hem güvenlik güçlerinin hem de RTÜK’ün medya üzerindeki baskısını sistematik hale getirdiğini ortaya koydu.
“157 gazeteci 90 ayrı davada yargılandı” başlığı ne anlatıyor?
Ocak-Mart 2025 döneminde yerel mahkemelerde toplam 90 dava görüldü ve bu davalarda 157 gazeteci sanık olarak yer aldı. Bu süreçte sonuçlanan 32 davanın 19’unda mahkûmiyet kararı çıktı. Toplamda 28 gazeteciye 41 yıl 1 ay 12 gün hapis cezası verilirken, 8.850 TL tutarında adli para cezası da uygulandı.
“Gazeteciler en çok hangi suçlamalarla yargılandı?”
En yaygın suçlama, “örgüt üyeliği” oldu. TCK 314/2 maddesi kapsamında 27 davada bu iddiayla yargılama yapıldı. İkinci sırayı “örgüt propagandası” aldı; TMK 7/2 maddesine dayanan 21 dava açıldı.
Bunun dışında 14 davada “kamu görevlisine hakaret”, 9 davada ise “Cumhurbaşkanına hakaret” suçlaması yer aldı. Ayrıca “devlet kurumlarını aşağılama” ve “dezenformasyon yayma” suçlamaları da dikkat çekti. Özellikle TCK 217/A maddesinin 7 farklı dosyada kullanılması, yeni yasaların basını susturma aracı haline geldiğini gösteriyor.
“Protestoları takip eden gazeteciler hedefte mi?”
2025’in ilk çeyreğinde yaşanan protestolarda 50 gazeteci gözaltına alındı, bunlardan 22’si İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun tutuklanması ve Van’daki kayyum atamalarına dair protestoları izledikleri için hedef oldu.
Bu süreçte yaşanan beş farklı şiddet içeren polis müdahalesi, gazetecilerin fiziksel güvenliğini de tehdit eder hale geldi. Yıl başında 33 olan tutuklu gazeteci sayısı, üç ay sonunda 34’e yükseldi.
“RTÜK hangi televizyonlara ceza verdi?”
RTÜK, 2025 yılının ilk üç ayında Halk TV, NOW, SZC TV ve TELE 1 başta olmak üzere çok sayıda muhalif kanala toplamda 25 milyon 344 bin TL’yi aşan para cezası kesti. Özellikle İmamoğlu’nun tutuklanmasına dair yayınlar bu cezaların temelini oluşturdu.
Ayrıca SZC TV’ye 10 günlük ekran karartma cezası verildi. RTÜK, “vatandaşları karamsarlığa sürüklemek” gerekçesiyle uyarılar yayımlayarak sansürü kurumsallaştırma yönünde adımlar attı.
“RTÜK YouTube kanallarını da denetliyor mu?”
Bu dönemde RTÜK’ün denetim yetkisi YouTube platformuna da taşındı. Cumhuriyet gazetesi, Fatih Altaylı ve FluTV gibi bağımsız dijital içerik üreticilerine lisans alma zorunluluğu getirildi. Bu gelişme, dijital medyanın da resmi denetim altına alınacağının habercisi olarak yorumlandı.
19 Mart’ta yürürlüğe giren Siber Güvenlik Kanunu, medya örgütlerinden büyük tepki aldı. Özellikle 16. maddeyle getirilen, “veri sızıntısı varmış gibi göstermek” suçlamasıyla 2 ila 5 yıl hapis tehdidi, basın açısından yeni bir sansür aracı olarak değerlendiriliyor.
Ayrıca savcılara, hâkim kararı olmadan dijital materyallere el koyma yetkisi tanıyan madde de eleştirilerin odak noktası oldu.
“AYM ve AİHM ne diyor?”
Anayasa Mahkemesi, 2025’in ilk çeyreğinde “örgüte üye olmadan yardım etme” suçlamasına dair hükmü bir kez daha iptal etti. Aynı dönemde en az iki gazetecinin başvurusu sonucunda adil yargılanma ve basın özgürlüğü ihlali kararı verildi.
Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi ise Türkiye’nin ifade özgürlüğü ihlallerinde Avrupa’da ilk sırada olduğunu açıkladı. AİHM’de bekleyen 60 binden fazla dosyanın yaklaşık 21.600’ü Türkiye’den geldi. Bu oran %35,8’e denk geliyor.