Geççek, Geççek….

      Tarkan’ın söylediği bir şarkı gündeme neredeyse bomba gibi düşüverdi.       Sözleri ve bestesi Tarkan’a ait olan Geççek geççek elbet bu da geççek… şarkısı milyonlarca insanın dinlediği, üzerinde yorum yaptığı bir hale hemencecik geliverdi.       Kimileri Tarkan’ın bu şarkısını siyasi mecraya çekti. Kimileri ise pandemi için yazıldığını ifade etmeye başladı.       İster siyasi amaçla, ister […]

      Tarkan’ın söylediği bir şarkı gündeme neredeyse bomba gibi düşüverdi.

      Sözleri ve bestesi Tarkan’a ait olan Geççek geççek elbet bu da geççek… şarkısı milyonlarca insanın dinlediği, üzerinde yorum yaptığı bir hale hemencecik geliverdi.

      Kimileri Tarkan’ın bu şarkısını siyasi mecraya çekti. Kimileri ise pandemi için yazıldığını ifade etmeye başladı.

      İster siyasi amaçla, ister pandemi salgını için yazılmış olsun bu şarkı bize unutmak üzere olduğumuz bazı hususları da hatırlamamıza vesile oldu.

      Siyaset dahil her konuda beğenmediğimiz, olumsuz etkiler yapacağını düşündüğümüz, ya da olumsuz etkilerinin sonucu olarak içine girdiğimiz sıkıntılı durumları kendi kendimize düşünür, içimizden şikâyet dolu sözler söyleriz. Ama bir türlü bunları yüksek sesle ifade etme ve kamuoyununda bilgisine sunabilme yoluna gitmeyiz.

      Gitmeyiz diyoruz. Bunu şu şekilde de ifade edebiliriz: Gidemiyoruz.

      Böyle olunca da konuşan, düşüncelerini açıklayan eleştirilerini yapabilen bir toplum olma yerine suskun bir toplum haline dönüşüyoruz.

      İlk adımın başkaları tarafından atılmasını, şikâyetlerin, eleştirilerin başkaları tarafından dile getirilmesini ister ve bekler hale geldik.

      Hâlbuki demokrasi ile yönetilen ülkelerde yasaların izin verdiği kurallar doğrultusunda konuşmak, söylemek, fikirlerini açıklamak, eleştiriler yapmak ve beğenmediği hususları dile getirerek doğru olan yolu göstermeye çaba sarf etmek normal bir harekettir. İşte biz bu normali yapmıyor ya da yapamıyoruz. Bunu başkalarından bekliyor ve umudumuzu başkalarının atacağı adımlara yöneltiyoruz.

      Böyle olunca da tıpkı Tarkan’ın geççek geççek elbette bu da geççek şarkısına balıklama atladığımız, sımsıkı sarılmak suretiyle derin bir nefes aldığımız gibi.

      Tarkan bu şarkıyı ister pandemi için, ister siyasi durum için yazmış ve bestelemiş olsun. Umudumuzu Tarkan’ın yazdığı şarkının sözlerine ve bestesine bağladı isek vay halimize.Bu nedenle oturup uzun uzun düşünmek ve neden bu durumlara geldik diye kendi kendimize soru sormak ve yanıtını aramak durumunda kaldığımızı anlamalı ve bilmeliyiz.

      Neden suskun bir toplum haline geldik?

      Neden düşüncelerimizi serbestçe ifade edemiyoruz?

      Neden eleştiri hakkımızı kullanmak suretiyle yanlış bulduğumuz hususları, hatalı atılan adımları işaret etmiyor ve doğru yolu neden göstermiyoruz?

      Neden, Neden, Neden….

      Bu neden sorularını çoğaltmak elbette ki mümkün. Ama bunlar bile içinde bulunduğumuz durumu özetlemeye yeter de artar bile.

      Konuşan bir toplum olma yerine suskun bir toplum olarak kaldığımız sürece, bu soruları sık sık sorma ve bir şarkıdan medet umma durumu ile karşı karşıya kalacağımızı unutmamak gerekir.

      Bunun için bir kez daha yazıyor ve hatırlatıyoruz: Yasaların izin verdiği kurallar çerçevesinde yazalım, konuşalım, düşüncelerimizi açık bir şekilde ifade edelim, eleştirilerimizi yapalım, hatalı bulduğumuz yerleri ve yolları gösterelim. Doğru adımların nasıl atılacağını işaret etmek suretiyle yurttaşlık görevimizi yerine getirelim.

      İşte o zaman; geççek geççek elbet bu da geççek diye şarkı sözleri yazan ve besteleyen Tarkan’ın söylediklerinden kendimize göre bir sonuç çıkarmaya hakkımız olacak…..

                 nabiinal@hotmail.com

Exit mobile version